İshak Paşa Sarayı’nın Restorasyonunda 50 Yıllık Bilinçsizliğin Üzücü Öyküsü

Gündemde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yanı sıra konuşulan başka bir saray daha var. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla İshak Paşa Sarayı’nın restorasyonu bir kez daha sanki yeni yapılmış gibi gündeme geldi. CHP konu ile ilgili TBMM’de Kült&uum...

İshak Paşa Sarayı’nın Restorasyonunda 50 Yıllık Bilinçsizliğin Üzücü Öyküsü (7 Kasım 2014)

Gündemde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yanı sıra konuşulan başka bir saray daha var. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarla İshak Paşa Sarayı’nın restorasyonu bir kez daha sanki yeni yapılmış gibi gündeme geldi. CHP konu ile ilgili TBMM’de Kültür ve Turizm Bakanı’na soru önergesi verdi. Oysa söz konusu son restorasyon en az 15 yıllık ve tarihi yapının bu konudaki talihsizliği de çok eski yıllara dayanıyor.

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan görkemli İshak Paşa Sarayı restorasyon konusunda yıllardır büyük bir talihsizlik yaşıyor.

Osmanlı döneminin Lale Devri’ndeki son büyük eseri ve saraydan öte bir külliye olan İshak Paşa, İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra Osmanlı’da yapılan en ünlü yapılardan birisi.

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinin 5 kilometre doğusunda, bir dağın yamacındaki tepe üzerine kartal yuvası gibi kurulan saray, 18. yy. Osmanlı mimarisinin belirgin örnekleri arasında yer alıyor. Sanat tarihi yönünden de büyük değer taşıyan sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlatılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’te (99 yılda) tamamlanmış. Tarihî sarayın mimarı ise Ahıskalı ustalar. Saray, I. Dünya Savaşı’na kadar Beyazıt Sancağı’nın yönetim merkezi olmuş. Sarayın Ağrı Dağı’nı görmeyecek şekilde yapılması dikkat çekiyor. Bir rivayete göre, genç ve güzel kızının Ağrı Dağı’nda yaşayan bir eşkıyaya âşık olmasından rahatsız olan paşanın, sarayı dağı görmeyecek şekilde yaptırdığı anlatılıyor.

İshak Paşa’nın okumayı çok seven biri olduğu ve bu nedenle bölgenin en büyük kütüphanesini de bu sarayda kurduğu da söyleniyor. Saray içerisinde oluşturulan medresede ise çağın eğitmenlerinin ve aydınlarının yetiştiği belirtiliyor.

Görkemli özel mimari yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, selamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şaheser olarak değerlendirilen sarayın her tarafı sır dolu. Türk mimarisinin en güzel örneklerinden olan İshakpaşa Sarayı, Türkistan, Selçuklu ve Osmanlı mimari özelliklerini birleştiriyor. Caminin kubbeleri Türkistan kubbelerini andırır. Kapıları ise Selçuklu stilindedir. 50X115 metre alanı kapsayan sarayın Harem Dairesi iki katlı, diğer bölümleri ise tek kattan oluşuyor. Günümüzde ikinci kat tamamen yıkılmış durumda. Saraya ancak doğudaki tepeden açılan bir kapıdan girilir. Diğer tarafları 20-30 metre yükseklikte sağlam duvarlarla çevrili. Kapıdan, önce dış avluya girilir. Dış avlunun etrafında uşak ve seyis odaları ve tavlalar bulunur. Dış avludan iç avluya kemerli tak şeklinde büyük bir kapıdan girilir. İç avluda çeşitli odalar ve koğuşlar vardır. Ortadaki harem dairesinin duvarlarında İshakpaşa Sarayı’nı öven yazılar bulunmaktadır. Kapının iki yanında iki aslan heykeli vardır.

Ruslar Doğubayazıt’ı işgal ettiklerinde, burasını karargâh olarak kullanmış ve saraya ait kıymetli eşyaları yanlarında götürmüşler. Bugün sarayın 13×6,5 metre ebadındaki som altından yapılmış kapısı Moskova Müzesi’nde sergileniyor. Aynı zamanda, dünyada ilk kalorifer tesisatı döşenen saraydır. Ova tarafında evler, diğer yanlarında camiler, mezarlık ve yapılar vardır. Fakat yapıların hepsi yıkılmıştır. Saray son yıllarda yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtarılmaya çalışılmıştır. Sarayın bölümleri ise şöyle: Dış cephe, birinci ve ikinci avlu, selamlık dairesi, cami binası, hamam, harem dairesi odaları, merasim ve eğlence salonu, cephanelik ve erzak odaları, türbe binası, fırın, zindan, iç mimariden bazı bölümlerden (kapılar, pencereler, dolaplar, şömineler vs.) oluşuyor.

1923’den sonra saray atıl durumda kalmış koruma altına alınmamış, bölge halkı devlet tarafından belirlenen ve o dönemde bataklık olan Sarı ova bölgesine yerleştirilmiş ve terk edilen saray ve çevresi doğanın tahribatına uğramıştır.

YILLARDIR YANLIŞ RESTORE EDİLİYOR

Yerden ısıtmalı sistemi ile dünyada bir ilk olan İshak Paşa Sarayı, güzelliği ile olduğu kadar makus talihi ile de çok konuşuluyor. Kapıları Moskova Müzesi’nde olan saray 50 yıldır yanlış restorasyon kurbanı.

Yapılan son araştırmalar, mimari yapısı ile dünyanın önde gelen eserlerinden biri olan İshak Paşa Sarayı’nın 48 yıldır yanlış restore edildiğini ortaya çıkarmıştı. Sarayın mimari yapısının kaybolmaması için yaklaşık yarım asırdır yapılan restorasyon çalışmalarının tarihî saraya zarar verdiği ifade edildi. Uzmanına değil, müteahhide restore ettirilince zarar gördüğü bilimsel kurulun raporuyla da tespit edilen sarayın yeniden restore edilmesine karar verildi.

2006 yılında dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, ziyaret ettiği İshak Paşa Sarayı’nda çalışmaların iyi yapılmadığından yakındı, Ağrı Valiliği de talimatlar üzerine bilimsel bir kurul oluşturdu. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim üyelerinin de aralarında bulunduğu 20 kişilik bilim kurulu, sarayda 1958’den beri devam eden restorasyon çalışmaları hakkında yaptıkları incelemeler sonrası restorasyon yanlışlıkları ile saraya verilen zararları raporlaştırdı.

 

SON RESTORASYON ÇALIŞMASINA 2010 YILINDA BAŞLANDI

Uzmanların yaptığı inceleme sonucunda restorasyonda kullanılacak malzeme belirlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü’nce 2010 yılının kasım ayında restorasyon ihalesi yapılarak, yaklaşık 8 milyon 100 bin liralık ihalenin ardından 50 kişilik bir ekiple 3 yıl sürecek çalışmalara yeniden başlandı.

Sarayın büyük bir bölümü,  yazın güneşten kışın da kar ve yağmurdan korumak düşüncesiyle sarayın tarihi dokusuyla uyuşmayan 7 bin metrekarelik cam ve alüminyum çatı ile kaplandı.

Çalışmalar sırasında tarihi dokuya zarar vermemek için ahşap taşıyıcılar üzerine önce çelik konstrüksiyon, ardından da alüminyum skylight “koruyucu üst örtü” uygulandığı belirtildi.

Restorasyon çalışması için toplam 10 milyon lira harcandı.

CHP’DEN SORU ÖNERGESİ

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran,  İshak Paşa Sarayı’nın restorasyonunu Meclis gündemine taşıyarak, “1784’te kullanılmaya başlanan İshak Paşa Sarayı’nın çatısı neden 2014 model yapı elemanlarıyla kapatıldı?” diye sordu.

ANKA Ajansı’nın haberine göre Oran, Kültür ve Turizm Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde şöyle dedi:

“Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan 230 yıllık İshak Paşa Sarayı’nın, çelik, alüminyum ve PVC kullanılarak çatısının 21. Yüzyıl tarzıyla kapatılması şeklindeki restorasyonunu kim yaptı? Bu restorasyonun sorumlusu, danışmanı kimdir, kimin yönetiminde bu iş yapıldı?

Bu restorasyonun bakanlığınız ve ODTÜ kontrolünde yapıldığı bilgisi doğru mudur? ODTÜ’den restorasyon için gelen öneri ve raporlara tamamen uyuldu mu?

İshak Paşa Sarayının ‘restorasyon’ sonrasında ortaya çıkan bu ‘modern’ çatılı görüntüsüne ODTÜ’den herhangi bir onay verilmiş midir? Yoksa bu çatı işi tamamen bakanlık bürokratlarınızın inisiyatifinde mi gerçekleştirildi?

Bakanlığınızın yaptığı restorasyonlarda, tarihi yapının inşa edildiği dönemdeki orijinal görünümüne uyulması, o dönemi yansıtması gibi kaygılar güdülmüyor mu? 1784’te kullanılmaya başlanan İshak Paşa Sarayı’nın çatısı neden 2014 model yapı elemanlarıyla kapatıldı? Bu restorasyonda neden taş, ahşap, orijinal görünümlü kil kiremitler kullanılmadı?

Çatının restorasyonunda, en azından dışarıdan bakıldığında fark edilmesi güç, renksiz, şeffaf cam benzeri malzemeler neden kullanılmadı?

Ultramodern çatı sistemiyle tarihi yapının taşıyıcı unsurlarına, duvarlarına bindirilen çelik ağırlığı ile binanın statik yapısına daha fazla zarar verilmiyor mu? Bu yeni çatı nedeniyle İshak Paşa Sarayının ömrü daha da kısaltılmış olmuyor mu?

Bu restorasyon işi için ihaleye çıkıldı mı? İhaleye çıkıldı ise kim hangi bedelle bu işi aldı? İhaleye çıkılmadıysa dahi bu restorasyon işi kime/kimlere kaç TL bedele yaptırıldı?”