SURİYE KRİZİ / Canlı Takip

ABD, İngiltere ve Fransa’dan Suriye’ye Müdahale Konusunda Geri Adım! Suriye krizinde tansiyon düşmeye başlıyor. ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı Cameron’un açıklamaları Suriye operasyonu ile ilgili geri adım sinyali olarak yorumlandı. New York Times’ın a...

SURİYE KRİZİ / Canlı Takip (29 Ağustos 2013)

ABD, İngiltere ve Fransa’dan Suriye’ye Müdahale Konusunda Geri Adım!

Suriye krizinde tansiyon düşmeye başlıyor. ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı Cameron’un açıklamaları Suriye operasyonu ile ilgili geri adım sinyali olarak yorumlandı.

New York Times’ın aktardığına göre, ABD ‘li yetkililer dün yaptıkları açıklamalarda saldırıyı doğrudan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlayan kesin kanıtlar olmadığını belirterek istihbarat sunumuyla ilgili beklentileri düşürmeye çalıştı. Yetkililer raporda Suriyeli komutanların telekulağa takılmış konuşma kayıtları ya da sahadaki ajanlardan ve kaynaklardan doğrudan raporlar bulunmayacağını vurguladı.

Ancak yetkililer Esad’ı saldırıya bağlayan elle tutulur kanıtlar olmasa da Suriye ordusunun eylemlerinde sorumluluğun Esad’da olduğunu ve dolayısıyla hesabın kendisinden sorulması gerektiğini belirtti.

Öte yandan BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un müfettişlere daha fazla zaman verilmesi yönündeki çağrısı da etkili olacak gibi görünüyor.

İNGİLTERE MUHALEFETİ FREN KOYDU

ABD’nin operasyon hazırlığı sırasındaki en önemli müttefiki Londra’da da geri adımlar atılıyor.

Bugün Avam Kamarası’nda yapılacak kritik oylama öncesi İşçi Partisi’nin yoğun muhalefetiyle karşılaşılınca Suriye’ye askeri müdahaleye katılımının önüne sert bir fren koyuldu.

Önceki gün İşçi Partisi Başkanı Ed Miliband muhalefetin Cameron’ı destekleyeceğine işaret etmişti. Ancak dün gece yeniden devreye giren muhalefet, destek karşılığında altı talepte bulundu. Bu talepler arasında denetçilerin raporuyla ilgili bir BM Güvenlik Konseyi oylaması yapılması, Avam Kamarası’na detaylı raporlar verilmesi, İngiltere eyleme geçmeden önce ikinci bir oylama yapılması, Esad rejiminin kimyasal saldırısından sorumlu olduğuna dair “ikna edici kanıtlar” bulunması ve müdahale için “uluslararası hukukta açık bir temel” olması.

Gölge kabinenin dışişleri bakanı Douglas Alexander bu talepler karşılanmadıkça ‘evet’ oyu vermeyeceklerini belirtirken “Başbakan’a açık çek vermeye hazır değiliz” dedi.

CAMERON İKİNCİ OYLAMAYI KABUL ETTİ

İşçi Partisi’nin tepkileri karşısında Cameron olası bir ayaklanmayı önlemek için ikinci bir oylamaya gidilmesini kabul etmek zorunda kaldı.

Guardian’a konuşan kaynaklar ABD’nin saldırıyı bu hafta sonu gerçekleştirmeyi planladığını ancak İngiltere’nin yokluğunda B planına geçerek operasyonu Obama’nın G20 zirvesi için Rusya’ya gideceği salı gününe sarkıtabileceğini belirtti.

Böyle bir hamleyle Obama yönetimi Cameron hükümetine bir can simidi uzatmış olacak.

ŞAM HALKI DA HAZIRLANIYOR

Suriye’nin başkenti Şam’da da her an bir saldırı olabileceği beklentisiyle hazırlık yapılıyor.

Vatandaşlar kendilerini evlere kapattı, askeri binalar boşaltıldı ve askerler kontrol noktalarına yığıldı.

Sokaklar her zamankinden daha boş zira birçok kişi ya işe gitmeyip evinde kalıyor ya da komşu Lübnan’a kaçıyor. Bazıları ekmek stoklamak için kuyruklara giriyor. Bu esnada ordu da üzerine düşeni yapıyor.

Muhaliflerin aktardığına göre, geçtiğimiz yıl iki bombalı saldırının hedefi olan Emevi Meydanı’ndaki ordu karargahı ve istihbarat binaları kısmen boşaltıldı. Üst düzey yetkililer de alternatif toplanma noktalarına gönderildi. ( Hürriyet / Radikal )

ABD ve İNGİLİZ BASININDAN SURİYE’YE MÜDAHALEYE KARŞI TAVIR

Guardian gazetesi yazarlarından Seamus Milne, dünkü yazısında, Batı’nın Arap dünyasına yapacağı yeni bir saldırının, kimyasal silah tehdidini ortadan kaldırmak yerine, durumu daha da kızıştıracağını ve geri tepeceğini belirtmişti.

İngiltere’de gazeteler bugün de Suriye’ye askeri müdahale yapılabilmesi için hükümetin İngiliz Parlamentosu’na öneri sunmasına dair gelişmeleri ve iç savaşın Suriye’nin komşularına etkilerini ele aldılar.

Financial Times, manşetten duyurduğu haberde İngiltere Parlamentosu’na Suriye’ye müdahale edilmesine izin verilmesi için önerge sunma hazırlığında olan Başbakan David Cameron’ın 180 derece dönmek zorunda kaldığını yazıyor.

Guardian gazetesi ise, Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’ye askeri müdahale başlatması durumunda olabilecekler üzerine Suriye’nin Birleşmiş Milletler büyükelçisinin sözlerine yer veriyor.

Londra’da Parlamento önünde askeri müdahaleye karşı protesto yapıldığına da dikkat çekiyor Guardian.

Gazetenin bir başka haberiyse Suriye’ye askeri müdahalenin yasallığıyla ilgili. Guardian, konuştukları hukukçuların, Amerika ve müttefiklerinin Suriye’ye müdahale için uygun yasal bir argüman sunabileceğine inanmadıklarını söylediklerini yazıyor.

Gazetenin haberi, savaşın meşru kılınması için uluslararası ortamda kabul edilen tek savın meşru müdafaa olduğunu; Amerika’nın da Suriye’deki iç savaşın kendilerine bir tehdit unsuru oluşturduğunu savunmakta zorlanabileceğine dikkat çekiyor.

Telegraph gazetesi de, Suriye’yle ilgili haberlerinde öncelikle, askeri müdahale olması durumunda ülkenin nasıl misilleme yapabileceğini yazmış.

Aralarında İsrail, Ürdün, ve Suriyeli muhaliflerin de olduğu olası misilleme listesinde bir seçenek de Türkiye. Gazete, Esad karşıtı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sınırdan muhaliflerin ve silahların geçmesine izin verdiğini hatırlatıyor ve ekliyor: “Ama Esad’ın yaptığı söylenen Reyhanlı’daki bombalı saldırı, Erdoğan’ın Suriye politikasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirmek isteyen yerel halkı sokaklara döktü.

Bunun gibi saldırıların devam etmesi kendisinin otoritesine darbe vurabileceği gibi, Suriye’nin de önemli bir NATO üyesinin güvenliğini tehdit edebileceği yönünde Amerika’ya açık ve net bir mesaj gönderecektir.”

N Y T: ‘SURİYE’DE DAHA ÇOK YANITA GEREKSİNİM VAR’

ABD’nin en etkili gazetesi New York Times’ın bugünkü başyazısında Washington’ın önümüzdeki günlerde düzenlemeyi planladığı Suriye operasyonu sert bir dille eleştirildi.

“Suriye’de daha çok yanıta gereksinim var” başlıklı yazıda, “Şişirilmiş tehditlere ve hızlanan askeri hazırlıklara karşın Başkan Obama henüz Suriye’ye yönelik askeri operasyon konusunda ikna edici bir hukuki ve stratejik savunma ortaya koyabilmiş değil. Geçtiğimiz hafta yüzlerce sivili öldüren kimyasal silah saldırısına karşı bir çeşit uluslararası yanıt verilmesi gerekse de Obama henüz bu yanıtın kimyasal silahların gelecekteki kullanımını nasıl caydırabileceğini açıklamadı” yorumu yapıldı.

Gazete operasyonla ilgili en önemli sorunun da altını çizdi: “Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın saldırıyı gerçekleştirdiğinin kanıtı nerede?”

Yazıda ABD’li, İngiliz, Fransız ve Türk yetkililerin saldırı konusunda Esad’ı suçlamak yönünde tereddüt etmediği ve Suriye rejiminin kimyasal silahlarını kontrol edemediği düşünüldüğünde bu durumun olası olduğu da ifade edildi.

Ancak iddiayı destekleyen bir kanıt olmadığının altı çizilerek, “Eğer Obama yönetiminin elinde böyle bir kanıt varsa hemen kamuoyuyla paylaşılmalı. Amerika’nın Irak’taki büyük başarısızlığı düşünüldüğünde kanıtlarla ilgili standartların şu an çok yüksek. Aynı zamanda Suriye’de kurbanlardan örnekler alan ve görgü tanıklarıyla görüşen Birleşmiş Milletler denetçilerinin ulaştığı sonuçları da duymak istiyoruz. Dün de Suriye hükümeti geçtiğimiz hafta yaşanan ve daha önce açıklanmayan üç kimyasal saldırıyla ilgili isyancıları suçlayarak ortalığı biraz daha bulandırdı. Bu iddialar da soruşturulmalı” denildi. (Hürriyet)

RUSYA’DAN SERT ÇIKIŞ ve KRİTİK HAMLE

DHA’nın haberine göre, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennadiy Gatilov, dışişleri bakanlığının resmi internet sitesinden yapılan açıklamaya göre dün BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile bir araya geldi ve Suriye’nin son durumu ile ilgili bilgi alışverişinde bulundu.

Gatilov, bazı devletlerin Suriye’ye bir askeri harekat için planlarını ilan etmesinin BM ve diğer uluslararası hukuk kurallarına açık bir meydan okuma anlamına geldiğinin altını çizdi. Gatilov, “Şuanda siyasi ve diplomatik araçların maksimum şekilde kullanılması gerekiyor. Suriye’de olası kimyasal silah kullanımını araştıran BM uzmanlarının çalışmalarını tamamlamaları ve BM Güvenlik Konseyi tarafından yapılan çalışmanın rapor edilmesi sağlanmalıdır” dedi.

Rusya’dan ‘savaşa girmeyeceğiz’ açıklamasının ardından bunun tam tersi yönde çok kritik bir hamle geldi. Rus Interfax haber ajansının haberine göre Rusya, Akdeniz’de Suriye açıklarına bir denizaltı avcısı destroyer ve 2 savaş gemisi gönderdi.

SICAK GELİŞMELER

Suriye Parlamentosu Başkanı, bugün İngiliz Parlamentosu’nda yapılacak Suriye tartışması öncesi İngiliz mevkidaşına ‘siz de kimyasal silah uzmanı gönderin’ çağrısı yaptı ve olası saldırının sorumlularına İngiliz mahkemelerinde dava açılacağını söyledi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, dün 4 güne ihtiyacımız var derken, bugün BM denetçilerinin Cumartesi Suriye’den ayrılacaklarını açıkladı.

AFAD, Suriye’ye sınır illerde yaşamsal maddeler, ilaç ve gaz maskeleri stoklandığını ayrıca 7 noktada sığınak yeri belirlendiğini açıkladı.

ESAD: ‘SALDIRIRLARSA KENDİMİZİ SAVUNURUZ’

ABD ve müttefiklerinin askeri operasyon düzenlemeye hazırlandığı Suriye’nin Devlet Başkanı Beşşar Esad, müdahaleye karşı savunmaya geçeceklerini ifade etti.

ABD ve müttefiklerinin askeri operasyon düzenlemeye hazırlandığı Suriye ’nin Devlet Başkanı Beşşar Esad, müdahaleye karşı savunmaya geçeceklerini ifade etti.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, ABD ve müttefiklerinin olası askeri müdahalesine karşı alacakları önlemi açıkladı.

Açıklaması Suriye devlet televizyonunda yayımlanan Beşşar Esad, saldırı tehditlerinin sadece ilkelerimize bağlılığı ve Suriye halkının bağımsızlık isteğini artıracağını söyledi.

Her türlü saldırıya karşı koruyacaklarını belirten Esad, “Düzenlenecek askeri bir operasyon karşısında Suriye’de savunmaya geçecektir” diye konuştu. (Radikal)

İRAN: ‘ABD’NİN SURİYE’YE MÜDAHALESİ İSRAİL’İN SONU OLUR’

İran Devrim Muhafızları Komutanı Muhammed Ali Caferi, ABD’nin Suriye’ye olası bir askeri müdahalesinin İsrail’in yok olmasıyla sonuçlanacağını söyledi.

Suriye’ye askeri müdahale tartışmaları hakkında Tasnim Haber Ajansı’na konuşan Caferi, “Uzun yıllardır bölgedeki terörist grupları destekleyip silahlandırarak direniş eksenini kırmaya çalışan ABD ve müttefikleri, şimdi de Suriye’de onlar adına savaşan teröristlerin kayıp vermelerinin ardından askeri tehditlerde bulunmaya başladı. Ancak Siyonistler şunu iyi bilsin ki ABD’nin Suriye’ye olası bir askeri müdahalesi İsrail’in yok olmasıyla sonuçlanacaktır” diye konuştu.

 “ABD, en utanç verici yenilgisini tecrübe edecek”

“ABD, Afganistan ve Irak’taki acı tecrübelerin ardından Suriye’ye askeri müdahalede bulunursa yenilgi dominosunu tamamlayacak ve tarihinin en utanç verici yenilgisini tecrübe edecektir” uyarısında bulunan Caferi, “Suriye’nin ABD için ikinci Vietnam olacağını” söyledi. Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığı iddialarının, ABD’nin ürettiği bir saldırı bahanesi olduğunu ifade eden Caferi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya halkı özellikle Müslümanlar ABD’nin Irak’a askeri müdahalede bulunmak için öne sürdüğü yalanları hala unutmadı. ABD, kitle imha silahları bulunduğu bahanesi ile Irak’a saldırmış ve binlerce masum Iraklı sivilin katledilmesinin ardından yıllar sonra istihbarat bilgilerinin yanlış olduğunu söyledi.”

Caferi, Suriye’ye askeri müdahaleye destek veren bölge ülkelerini, “Bu ülkeler şunu çok iyi bilsin ki bu savaş sevdasının yakacağı ateş Suriye sınırları içerisinde kalmayacak ve tüm savaş destekçilerini saracaktır” sözleriyle uyardı. (Milliyet)

DIŞ GÜVENLİK ZİRVESİ

Başbakan Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda Suriye ile ilgili muhtemel senaryolar değerlendirilerek, bu süreçte Türkiye’nin izleyeceği yol haritası belirlendi.

Saat 18.30 da Başbakanlık Remi Konutu’nda düzenlenen toplantı 3 saat sürdü. Toplantı sonrasında bir açıklama yapılmadı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Dış Güvenlik Toplantısına, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardımcıları Beşir Atalay ile Ali Babacan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan katıldı.

Zirvede, Suriye’deki son gelişmeler masaya yatırılırken, Suriye’ye muhtemel müdahale de değerlendirildi.

Bu kapsamda her ihtimali göz önüne alan Türkiye, süreçte izleyeceği yol haritasını güvenlik zirvesi ile belirledi. Resmi konutta şimdiye kadar gerçekleştirilen diplomasi trafiğinin de değerlendirildiği öğrenildi.

ABD: ‘TÜRKİYE’YE KİMYASAL SALDIRI OLURSA, SAVUNMA TAAHHÜDÜMÜZ VAR’

Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest gerçekleştirdiği basın toplantısında; “Uluslararası normların korunması uluslararası toplumun önceliğidir. Türkiye ile savunma anlaşmamız var. Müttefikimiz Türkiye’yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var” dedi.

Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, “Uluslararası normların korunması uluslararasıtoplumun önceliğidir. Türkiye ile savunma anlaşmamız var. Müttefikimiz Türkiye’yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var” dedi.

Suriye’nin ABD’nin NATO müttefiki Türkiye’nin yanı sıra İsrail ve Ürdün ile komşu olduğunu hatırlatan Earnest, Suriye’de kimyasal silah kullanılmasının ABD’nin çıkarlarını etkilediğini vurguladı. Earnest, bir soru üzerine, Suriye’de kimyasal silah kullanılmasına dair ABD istihbarat birimlerinin araştırmasının henüz sonuçlanmadığını ancak hafta sonuna kadar raporu açıklayabileceklerini söyledi.

Earnest, “Eğer Esed kimyasal silahları Türkiye, İsrail veya Ürdün gibi ülkelere atarsa, ABD olarak tekrar gitmeye hazır olup olmadıklarına” yönelik soru üzerine, uluslararası normların ihlal edilemeyeceğini belirterek, “Uluslararası normların korunması uluslararası toplumun önceliğidir. Türkiye ile savunma anlaşmamız var. Müttefikimiz Türkiye’yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var.

ABD’nin İsrail’in güvenliğine yönelik de taahhüdü var. Ürdün ile ilişkimiz biraz farklı ama bölgede kritik bir partner, birçok konuda işbirliği yaptığımız bir ülke” dedi. (Cumhuriyet)

İNGİLİZ MECLİSİ’NDEN SURİYE’YE MÜDAHALEYE RET!

İngiliz milletvekilleri, Suriye’de kimyasal silahların kullanılmasını caydırma amaçlı yapılacak askeri müdahale önergesini reddetti.

Başbakan David Cameron, İngiliz Parlamentosu’nun müdahaleyi istemediğinin açık olduğunu ve “buna göre davranacağını” söyledi.

Hükümetin önergesi 272 kabul oyuna karşı 285 ret oyu aldı.

Böylece İngiltere, Amerika’nın yanında Esad hükümetine karşı yapacağı müdahaleye katılmayacak.

Esad’ın suçlu olduğuna dair daha fazla kanıt isteyen ana muhalefet İşçi Parti’sine boyun eğerek hükümetin önergesini hali hazırda hafifleten David Cameron için sonuç büyük darbe oldu.

İşçi Partisi’nin sunduğu “ikna edici kanıtların sunulması” önergesi de 114 oy farkla reddedildi.

Ama hükümetin sunduğu, Beşar Esad hükümetinin kimyasal silah kullandığı iddialarını soruşturan Birleşmiş Milletler denetçilerinin bu yönde kanıt bulması durumunda askeri müdahaleye gidilmesi önergesinin reddedilmesi beklenmiyordu.

Oylama hakkında özel bir televizyon kanalına konuşan gölge savunma bakanı Jim Murphy, “Meclis bazen beklenmedik olaylara sahne oluyor. Bunu pek fazla insan beklemiyordu.” dedi.

Başbakan’ın kendi milletvekillerini ikna edemediğini öne süren Murphy, “Bence Başbakan Cameron’la milletvekillerinin arasındaki ilişkide çatlaklar var.” dedi. (BBC)

YUNANİSTAN’DA SURİYE’YE OLASI MÜDAHALEYİ PROTESTO

Suriye’ye bir operasyonda Yunanistan’daki askeri üslerin kullanılması ihtimali protesto edildi. Atina’daki ABD Büyükelçiliği önünde toplanan eylemciler; ABD, NATO ve AB’yi savaş çıkarmaya çalıştıkları gerekçesiyle kınadı.

Atina ve Girit’te düzenlenen iki farklı gösteriyle Suriye’ye muhtemel bir operasyonda Suda ve Kalamata’daki deniz ve hava üslerinin kullanılmaması istendi. Yunanistan Komünist Partisi’nin dün akşam organize ettiği protesto yürüyüşüne çok sayıda eylemci katıldı. Atina’daki Sintagma Meydanı’ndan başlayan protesto yürüyüşü, ABD’nin Atina Büyükelçiliği önünde son buldu. Yunan polisi, büyükelçilik binası çevresinde geniş güvenlik önlemi alırken, polisin, 10 civarında zırhlı otobüsle büyükelçilik önünü tamamen kapattığı görüldü.

Eylemciler uzun süre Suriye’ye operasyon düzenlenmemesi yönünde slogan attı. ABD, NATO ve AB, muhtemel operasyona sıcak baktıkları gerekçesiyle protesto edildi. Yunan hükümetinin de askeri üslerini kullandırmaması istendi. Göstericiler, gece geç saatlere kadar ABD büyükelçiliği önünde slogan attıktan sonra olaysız dağıldı. Girit’te de benzer bir protesto gösterisi düzenlendi.

Gösteriye katılan Yunanistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Dimitris Kutsubas, Yunanistan’ın Suriye’ye askeri müdahaleye destek vermesine ve üslerini kullandırmasına karşı olduklarını söyledi. Kutsubas, “Emperyalistlerin Suriye’ye operasyon yapmasına kesin olarak ‘hayır’ diyoruz. Yunanistan, hiçbir yolla bu işe bulaşmamalı.” ifadelerini kullandı. (CHA)

AVRUPA ve NATO’DA MÜDAHALE GÖNÜLSÜZLÜĞÜ

Suriye’de kimyasal silah kullanımının ardından oluşan “operasyon havası” yeniçeri yürüyüşünü andıran bir yapıya büründü.

ABD’den gelen ilk açıklamaların ardından heyecan seviyesi tavan yapmış ve askeri hazırlıklarda ileri bir noktaya gelinmiş olunsa da aradan geçen bir iki günde daha temkinli ve soğukkanlı açıklamalar duyulmaya başlandı.

Oluşturulması öngörülen “gönüllüler koalisyonuna” rağbet ise diğer operasyonlarla karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyelerde.

Gönüllüler koalisyonu konusundaki “gönülsüzlüğü” anlamak için Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki görüş ayrılıklarına bakmak bile yeterli.

Operasyona tam destek veren sadece üç ülke

Olası bir operasyona AB içinden şu ana kadar tam destek veren ve aktif rol almaya hazır olduğunu belirten sadece üç ülke çıktı. Bu ülkeler de İngiltere, Fransa ve Danimarka.

İngiltere hem ABD’yle olan özel ilişkisi hem de düzenlenmesi öngörülen “uzaktan nokta atışına dayalı ve sınırlı” operasyon için yeterli teknolojik olanaklara sahip olan sayılı ülkelerden biri.

Ancak İngiliz Parlamentosu’nun dün geceki kararı, Londra’nın devreden çıkmasına neden oldu.

Fransa’nın da çok öne çıkan ve Libya’da öncülüğe soyunan rolünden uzak bir yaklaşımı tercih edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Unutulmaması gereken bir başka unsuru da İngiltere ve Fransa’nın, Suriye’yi “yaratan” 1916 tarihli Sykes-Picot Anlaşması’ndaki rolleri oluşturuyor.

Operasyon bulutları dolaşmaya başladığından bu yana dışarıda kalmayı tercih eden ülkeler arasında Polonya ve İtalya dikkat çekiyor.

Yunanistan, Kıbrıs, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeleri de rahatlıkla bu kategoriye sokmak mümkün.

Üye ülkeler arasında Birleşmiş Milletler tarafından sürdürülen soruşturmayı öne çıkaran ve tüm detayları görme konusunda kararlı olan ülkeler de önemli bir liste oluşturuyor.

Almanya, İspanya, Portekiz, Hollanda, Belçika, Macaristan, İsveç, Avusturya, Romanya, Bulgaristan bu listede yer alıyor.

Bu ülkelerin tamamının soruşturmadan çıkacak sonuç sonrasında olası bir operasyona katılma konusunda “Biz de varız” diyeceğinin garantisi de yok.

NATO’da operasyon açısından durum ‘parlak’ değil

AB içinde önemli sayıda ülkenin olası bir operasyon konusunda henüz ne düşündüğünü net şekilde ortaya koymadığının da gözden kaçırılmaması gerekiyor.

Bu ülkeleri de Slovakya, Slovenya, Lüksemburg, İrlanda, Malta, Litvanya, Hırvatistan, Estonya, Letonya olarak sıralayabiliriz.

Bu tabloya baktıktan sonra, “askeri açıdan kâğıttan kaplan” olan AB’nin üyelerinin tutumunun neden önemli olduğu sorusu akıllara gelebilir.

Bu tablonun önemli yanını bu ülkelerin büyük çoğunluğunun aynı zamanda NATO üyesi olması oluşturuyor.

Dolayısıyla NATO içinde de olası operasyon açısından durumun pek parlak olmadığı yorumu rahatlıkla yapılabilir.

Yapılması halinde operasyonun ABD önderliğinde ve büyük ölçüde Amerikan olanaklarıyla yapılacağı bir sır değil.

Hangi şapkayla yapılacağını da yine büyük ölçüde ABD belirleyecek.

“Koruma sorumluluğu” doktriniyle harekete geçme ya da bir şekilde NATO’nun bayrak göstermesini sağlama, devreye sokulabilecek iki ana yöntem olarak görülüyor.

Bazı müttefiklerin çekincelerinin giderilip NATO’nun bayrak göstermesi sağlansa bile bunun “toplu bir harekât” olmayacağına ve aktif/pasif destek formatının öne çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Mevcut veriler, gelinen aşamada NATO konusundaki beklentinin hâlâ çok yüksek olmadığını gösteriyor. (BBC Türkçe / Brüksel / Güven Özalp)

FRANSA: ‘OPERASYON ÇARŞAMBA GÜNÜ BAŞLAYABİLİR’

AFP, Fransa’nın çarşamba günü Suriye operasyonuna başlayabileceğini açıkladığını bildirdi. Le Monde Gazetesi’ne açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, İngiltere’nin kararının kendilerini etkilemeyeceğini söyledi.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, İngiltere Parlamentosu’nun Suriye’ye askeri harekatı reddetmesinin kendilerini etkilemeyeceğini söyledi.

Kimyasal saldırının Suriye halkına onarılmaz bir hasar verdiğini söyleyen Fransa lideri, bunun cezasız kalmaması gerektiğini vurguladı. Suriye’ye askeri müdahale için tüm seçeneklerin masada olduğunu yineleyen Hollande, İngiltere katılmasa da muhtemel saldırıda rol alacaklarını dile getirdi.

Esad hükümetine karşı güçlü eylem ya da yaptırımları desteklediklerini ifade eden François Hollande, müttefiklerle bu konuda çalışamaya hazır olduklarını söyledi. Hollande, muhtemel harekatın meşruiyetini sağlayacak şartlar oluşmadan adım atmayacaklarını da sözlerine ekledi.

DİYARBAKIR JET ÜSSÜNDE TURUNCU ALARM!

Türkiye’nin doğu hava sahasının kontrol ve güvenliğini sağlamakla görevli olan Diyarbakır 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı’nın 8’inci Ana Jet üssünde, Suriye’de yaşanan gelişmeler ve ABD başta olmak üzere uluslararası güçlerin Suriye’ye yönelik olası hava saldırısı karşısında alarm seviyesinin ’İkinci derecede yüksek tehlikeyi haber veren’ alarm olarak bilinen turuncuya çıkarıldığı belirtildi.

Suriye’ye uluslararası güçlerin müdahale olasılığına karşı 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı’na bağlı Merzinfon’daki 5’inci Ana Jet üssü ve Malatya Erhaç’taki 7’nci Ana Jet üssünden takviye savaş uçaklarının da Diyarbakır’daki merkezi kaydırılması ile uçak sayısının 100’e yaklaştığı belirtildi. Diyarbakır’daki üstte bulunan hangarlara çekilen savaş uçaklarına mühimmat yüklendiği ve hazır bekletildiği belirtildi.

Üsteki hangar sayısının yetersiz kalması nedeniyle bazı uçakların hangarlarda, bazılarının ise hangarların yanında görev beklediği belirtiliyor. Hava üssünde görev yapan personellerin izinleri kaldırılırken, izinde olanların ise göreve çağrıldığı belirtildi.

Türkiye-Irak sınırında yapılan keşif uçuşlarının ise daha önce belirlenen keşif uçakları ile gerçekleştirildiği ve bu keşiflerinde son gelişmelerle artığı belirtildi. (Hürriyet)

OBAMA ve KERRY’DEN AÇIKLAMA: ‘HENÜZ SON KARARI VERMEDİK, SINIRLI BİR MÜDAHALEYİ DEĞERLENDİRİYORUZ’

ABD Başkanı Barack Obama, Suriye’de kimyasal silah kullanılmasına ilişkin yaptığı açıklamada Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına yönelik uygun yanıta dair henüz son kararını vermediğini ama “sınırlı eylemi” değerlendirdiklerini söyledi.

AA’nın haberine göre, ABD Başkanı Barack Obama, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına yönelik yanıtta, ucu açık taahhütlere girmeyi ve herhangi bir Amerikan askerinin karaya ayak basmasını düşünmediklerini belirterek, “Müttefiklerimiz ile Kongre ile istişarelerde bulunuyoruz” dedi.

“Kongre üyelerine danışmalıyız. Bugün hükümetin açıklayacağı rapor önemli”

Suriye ‘deki kimyasal saldırıyı değerlendiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Onlar Esad’ın gazıyla öldüler. Suriye Dışişleri Bakanı’nı aradım ve saklayacak bir şeyiniz yoksa hemen BM denetçilerinin bölgeye girmesine izin verin dedim ama onlar 4 gün boyunca bölgeyi bombaladı” dedi.

Dışişleri Bakanı John Kerry şöyle konuştu:

“Kongre üyelerine danışmalıyız. Bugün hükümetin açıklayacağı rapor önemli. Çünkü bulgularımız çok net ve bizi bir şeyler yapmaya zorluyor. Kendiniz okuyun ve kanıtlara bakın. Binlerce kanıt var. Bunları okuyabilir ve kendi kararınızı verebilirsiniz. Şam yakınlarında 21 Ağustos’ta gerçekleşen saldırıya ilişkin istihbarat komitemiz durumu değerlendirdi ve size şunu söyleyebilirim ki Irak savaşından çok farklı bir durum var karşımızda. Her şeyi halka sunamayacağız kanıtlar bakımından. Esad rejiminin kimyasal silahları olduğunu biliyoruz. Rejimin bu yıl içinde pek çok silahları kullandığını biliyoruz. Çarşamba günkü saldırıya kadar Esad rejimi daha önce de küçük çapla saldırılar gerçekleştirmişti. Şunu da biliyoruz ki saldırıdan 3 gün önce rejim bu bölgede saldırıya hazırlık yaptı. Rejim yandaşlarına gaz maskesi dağıtıldı. Roketlerin sadece rejim kontrolündeki yerlerden ateşlendiğini ve sadece muhaliflerin olduğu bölgelere gittiğini biliyoruz. Sosyal medyada da binlerce kanıt gördük. İnsanlar spazm geçiriyorlardı, bir sürü ölü gördük. Burada Suriye’nin sıradan insanları hayatını kaybetti. Doktorlar bir yaralanma olmadığını söylediler. Ölenlerin vücutlarında tek bir damla kan yoktu. Çocuklar kadınlar yan yana yatıyorlardı. Onlar Esad’ın gazıyla öldüler. Suriye Dışişleri Bakanı’nı aradım ve saklayacak bir şeyiniz yoksa hemen BM denetçilerinin bölgeye girmesine izin verin dedim ama onlar 4 gün boyunca bölgeyi bombaladı. Kanıtlar zarar gördü.”

Kerry’nin Suriye konuşmasının ardından üst düzey Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilileri basına bir perde arkası brifingi verecekler. Suriye’ye yapılacak Amerikan saldırısıyla ilgili operasyona gerekçe kimyasal silah kullanımına ilişkin delillerin paylaşılacağı brifingin ardından da Başkan Obama’nın vereceği talimat beklenecek. Başkentte herkes operasyonun ne zaman başlayacağını bekliyor.

RUSYA: ‘AMERİKA BU HAFTA SONU SURİYE’Yİ VURACAK’

Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’nın Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Aleksey Puşkov, ABD’nin bu hafta sonu Suriye’ye operasyon düzenleyeceğini iddia etti.

Rus İnterfax haber ajansına konuşan Puşkov, İngiltere ve diğer bazı müttefiklerinin Suriye ‘ye askeri müdahalede bulunmayı reddetmesine rağmen ABD ‘nin Suriye’ye operasyon düzenleyeceğini ve operasyonun hafta sonu gerçekleşeceğini öne sürdü.

Puşkov, ABD’nin Suriye’ye Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın askeri müdahalede bulunacağını birçok kez açıkladığına vurgu yaparak, operasyonda Fransa, Türkiye , Suudi Arabistan, Katar ve bazı Arap Birliği üyesi ülkelerin olabileceğini söyledi. Rus politikacı, İngiliz Parlamentosu’nun Suriye’ye müdahaleye hayır demesinin ABD ve Suriye karşıtı koalisyon için önemli bir darbe olduğunu ifade etti. Öte yandan, Başbakan Yardımcısı Dmitriy Rogozin, İngiliz hükümetinin Suriye’ye askeri müdahaleyle ilgili önergesinin parlamentoda yapılan oylamada reddedilmesine ilişkin, “Bu ret kararı, bazı ülkelerin askeri müdahale konusundaki ısrarını kıracaktır” değerlendirilmesinde bulundu.

ABD YALNIZ KALDI AMA CAYMADI!

Obama yönetiminin Suriye’ye karşı tek başına harekat düzenlenmesi olasılığı için hazırlık yaptığı bildirildi.

ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin, İngiltere parlamentosunun aldığı Suriye’ye askeri müdahalede bulunmama kararının ardından, Suriye’ye karşı tek başına harekat düzenlenmesi olasılığı için hazırlık yaptığı bildirildi.

AP haber ajansının haberinde, Suriye’ye yönelik askeri müdahalede bulunmak amacıyla uluslararası bir birlik oluşturulmasının önünde beliren engellere karşın Obama’nın bu fikrinden caymış gibi görünmediği yorumunda bulunuldu. Danışmanları, Obama’nın kimyasal silahları kullanan Suriye’ye karşı ABD’nin tek başına harekete geçmesi konusunda istekli olduğunu belirtiyor.  Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest yaptığı açıklamada, “ABD Başkanı,  ABD’deki ulusal güvenlik çıkarlarını korumak için seçilmiştir” sözleriyle ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarının bunun gerektirmesi halinde tek başına da harekete geçebileceğinin sinyalini verdi.

Siyasi gözlemciler, İngiliz avam kamarasının aldığı karara karşın, ABD’nin Suriye’ye yönelik askeri müdahalede tek başına hareket etmek zorunda kalmayabileceğini dile getiriyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın 4 aydan az sürecek askeri harekatlar için parlamentodan izin alma yükümlülüğü bulunmadığına işaret eden siyasi gözlemciler, askerlerini Suriye’ye yönelik bir askeri harekata hazır hale getirdiğini duyuran Fransa’nın da olası bir askeri müdahalede ABD’ye destek verebileceğine dikkati çekiyor.

OBAMA, İNGİLTERE’DE OLDUĞU GİBİ AMERİKA’DA DA SURİYE’YE MÜDAHALEYİ KONGRE’NİN ONAYINA SUNACAK

ABD Başkanı Barack Obama, Suriye’ye askeri müdahale konusunda düzenlediği basın toplantısında; ” Kimyasal silahların kullanılmasının kesin bir ihlali var. Türkiye ve Lübnan gibi ülkeler için de açık bir tehdittir. Bölgede askeri olarak varlığımız konuşlanmış durumda ve ne zaman istersek de vurmaya hazırız.” dedi.

ABD Başkanı Barack Obama’nın yaptığı açıklamanın satır başlıklar;

– Şu karara vardım ki: Amerika bir operasyon başlatmalı fakat, oraya asker yollamayacağız. Asker karaya ayak basmayacak. Biz istediğimiz zaman Suriye’ye operasyon düzenleyebiliriz.

– Ancak daha net kararı vermedim. Operasyon kararını oylamaya sunacağım. Biz istediğimizde bu operasyonu 2 günde de 2 haftada da yaparız. Kimse kimyasal silahların kullanımına karşı sessiz kalamaz. Biz de kalamayız.

– Kimyasal silahların kullanılmasının kesin bir ihlali var. Türkiye ve Lübnan gibi ülkeler için de açık bir tehdittir. Ya da bize zarar verebilecek terör örgütlerinin eline geçebilecek silahlardır bunlar. Suriye’de rejim hedeflerine yönelik ABD’nin harekete geçmesi kararını aldım. Bizim müdahalemiz sınırlı olacak. Bölgede askeri olarak varlığımız konuşlanmış durumda ve ne zaman istersek de vurmaya hazırız.

– BM’den bir karar çıkmadan ilerlemeye hazırız. Bugüne kadar da felç olduğunu görüyoruz. Başbakan Cameron harekete geçilmesi kararını desteklemesine rağmen bu kararı parlamentodan geçiremedi.

Kongre tatilden döndükten sonra oylama

– Bu kararı kongre kararı olmadan da uygulamaya geçirebilirdik. Askeri güç kullanımı kadar bir başkanı zorlayan pek az şey vardır. Ancak böylesi bir durum karşısında hiç harekete geçmezsek bunun sonuçlarına da katlanamayız. Böyle korkunç bir suç işleniyorsa ve harekete geçilmiyorsa böyle kişilere karşı nasıl bir mesaj vermiş oluruz? Mesela nükleer silah geliştirenler, soykırım suçu işleyenler. Çocuklarımızı böyle bir dünyada yetiştiremeyiz.

Kara operasyonu düşünmüyoruz

Ben her ülkenin bizim aldığımız karara sağdık kalmasını beklemiyorum. Amerikan halkına seslenmek istiyorum. Artık savaştan yorulduğunuzu biliyorum ve Suriye’deki sorunu bir savaşla çözemeyiz. Bu nedenle bir kara operasyonu düşünmüyoruz. Muhaliflere desteğimiz sürecek. Şam’da yaşananlara seyirci kalamayız.

– Sayısız bireyin katledilmesine seyirci kalamayız. Hem dünyaya hem de Kongre’ye bu mesajı veriyorum. Bu yolda birlikte yürüyeceğiz. Hepinize teşekkür ediyorum.

ESAD’DAN AMERİKA’YA GÖZDAĞI!

Suriye lideri Beşar Esad oğlu Hafiz Esad kendi adına açılan Facebook hesabından Amerika’ya meydan okudu.

Beşar Esad’ın 11yaşındaki oğlu Hafız, adına açılan Facebookhesabına, ”Amerikalıların saldırmasını çoook istiyorum, böylece nasıl bitireceklerini bilmedikleri bir şeye başlayarak büyük bir hata yapacaklar” diyeyazdı. New York Times gazetesine göre paylaşımagelen yorumlardan birçoğunun Suriye rejiminin önde gelen üyelerinin çocuk ve torunlarına ait olması, hesabın gerçek olma ihtimalini güçlendiriyor. Facebookpaylaşımında şöyle deniliyor:

Facebook’ta meydan okudu

“Bizimkinden daha iyi uçaklara, gemilere, tanklara sahip olabilirler. Fakat hiçbir ülke Suriye’deki gibi askerlere sahip değil… Bazı insanların, ABD’nin bizden daha güçlü olduğuna dair yorumlar yapabileceğini tahmin ediyorum. Buna ilk cevabım ‘Bizim neye sahip olduğumuzu bilmiyorsunuz’ olur. İkincisi ise, belki daha güçlü olabilirler, fakat orduyu asla yok edemeyecekler. Savaşmak ve meydan okumak için doğduk, onlar gidene kadar her yerde savaşacağız… Ne kadar zaman alırsa alsın zafer bizim olacak.”

DÜNYA 10 GÜN RAHAT NEFES ALACAK!

ABD Kongresi’nin Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner, Meclis’in 9 Eyül’de açıldıktan sonra, ABD Başkanı Barack Obama’nın Suriye konusunda askeri güç kullanma yetkisi talebini ele alacağını bildirdi.

Başkan Obama’nın, kimyasal silah kullanan Esad rejimine karşı askeri müdahalede bulunma kararını Kongre’nin onayına sunma yönündeki sürpriz tercihi, Kongre üyeleri tarafından memnuniyetle karşılandı.

Temsilciler Meclisi Üyesi Elliot Engel, Obama’nın açıklamasından memnuniyetini dile getirerek, Meclis Başkanı John Boehner’den Meclis’i bir an önce toplanmaya çağırmasını istedi.

Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Boehner yaptığı açıklamada, Meclis’in daha önce planlandığı üzere 9 Eylül’de açılacağının işaretini verdi. Boehner, konuyu 9 Eylül haftasında ele alacaklarını ifade ederek, “Bu da Başkan Obama’ya konuyu Kongre ve Amerikan halkına anlatması için zaman verecektir” dedi.

Amerikan Senatosunun Cumhuriyetçi Lideri Mmitch McConnell de Obama’nın kararından memnuniyetini dile getirdi.