Başarılı Bir Blog Oluşturmak İçin Gerekenler

Dünyanın en renkli teknoloji bloglarından Gizmodo’nun Almanya temsilcisi Matthias Sternkopf, başarılı bir teknoloji bloğu oluşturmak için gerekenleri ntvmsnbc’ye anlattı. Sternkopf, reklam geliri için sitelerin ‘banner’ yağmuruna tutulmasının gereksiz olduğunu ifade ederken, k...

Başarılı Bir Blog Oluşturmak İçin Gerekenler (11 Aralık 2012)

Dünyanın en renkli teknoloji bloglarından Gizmodo’nun Almanya temsilcisi Matthias Sternkopf, başarılı bir teknoloji bloğu oluşturmak için gerekenleri ntvmsnbc’ye anlattı. Sternkopf, reklam geliri için sitelerin ‘banner’ yağmuruna tutulmasının gereksiz olduğunu ifade ederken, kadın okuyucuların ciddi derecede az olduğuna dikkat çekti.

Teknoloji blogları, internet dünyasının yükselen yıldızları. Haber sitelerinin aksine, her türlü gelişmeyi çok renkli ve farklı bir içerikle size sunan bloglar, hızına yetişemediğimiz teknolojik gelişmelerden uzak kalmamızı sağlıyor.

Dünyanın en çok okuyucu çeken teknoloji bloglarından biri de şüphesiz Gizmodo. ABD’nin yanı sıra Avustralya ve Brezilya büroları bulunan Gizmodo, Avrupa’da ise 7 ülkede faaliyet halinde.

Gizmodo Almanya’nın genel yayın yönetmeni Matthias Sternkopf, bu yıl ikincisi düzenlenen Bumerang Blog Ödülleri için Türkiye’deydi. Konuşma şansı bulduğumuz Sternkopf, gelir elde etmek için sitelerin reklama boğulmasının gereksiz olduğunu belirtti ama not düştü: ‘Kızların ilgisini çekmek zorundayız. Okuyucularımızın yüzde 95’i erkek!’

Gizmodo Almanya hakkında kısa bir bilgi alabilir miyiz?

Gizmodo için beş aydır çalışıyorum. Gizmodo’nun Almanya versiyonu ise yedi yıl önce hayata geçti. Patronumuz ise Fransız. Almanya’daki bürosunun yanı sıra Gizmodo tüm Avrupa’ya yayılmış durumda. İngiltere, Polonya, İspanya ve Fransa’da şubeleri var. Gizmodo’nun Avrupa’da hayata geçmesi de yine Fransız patronumuzla başlayan bir şey. Gawker sitesine giderek onlara Avrupa’da bir franchise açmayı öneriyor. Karşılığında da elde edeceğimiz gelirin bir kısmını teklif ediyor. Gawker bu teklife olumlu yaklaşınca, yedi yıl önce Gizmodo Avrupa’ya ayak basıyor (Gawker, aralarında Deadspin, Lifehacker, Gizmodo, io9, Kotaku, Jalopnik ve Jezebel’in bulunduğu sekiz teknoloji bloğunun ana şirketi).

ABD’deki Gizmodo ile ilişkiniz nasıl? Sanırım tam olarak bağımsız değilsiniz?

Tam olarak değil tabii ki, yarı yarıya diyebilirim. Marka adını, sayfanın tasarımını bağımsız olarak değiştirmemiz söz konusu değil. Konularda da ABD versiyonundan uzak kalmamaya çalışıyoruz.

Gizmodo’nun Almanya ekibinden biraz bahseder misiniz? Kaç kişilik bir ekibiniz var?

Büromuz Münih’te bulunuyor. Ofiste sürekli bulunan sadece iki editör var. Bunun dışında dokuz serbest gazeteciyle çalışıyoruz. Maalesef bütçemiz çok düşük. Ancak sahip olduğumuz kadroyla oldukça iyi bir içerik sunmak istiyoruz. Kısa bir süre önce ABD’deki Gizmodo yetkilileriyle görüştüm. Bütçe konusunda bazı ayarlamalara gidebiliriz. Onların kaç kişi olduğu sorarsanız, ABD ekibi 20 tam zamanlı çalışan editörden oluşuyor.

“KADINLARA YÖNELİK BİR SAYFA AÇACAĞIZ”

Sunduğunuz içerik konusunda işbirliğiniz nasıl peki? Yazacağınız makaleleri ABD ekibiyle tartışıyor musunuz?

Hayır, bu tamamen bize kalmış bir şey. Sunduğumu haber ve yorumlar konusunda tamamen bağımsızız. Hatta, Gizmodo.com ekibinden bazılarının hala Almanya’da bir bürolarının bulunduğunu bilmeyenler olduğunu söyleyebilirim.

Neden merkez büronuzla aranızda böyle bir iletişim kopukluğu var?

Bu gerçekten üzücü bir durum. Açıkçası ABD’li meslektaşlarımda daha yakın ilişkiler kurmak isterim. Biz onlardan içerik alıp sayfamızda kullanıyoruz. Aslında onlar da bizden orijinal içerik alıp kendi sayfalarına koyabilirler. Almanya’daki gazeteciliğin ve teknoloji dünyasının Gizmodo.com için çok farklı, ilginç içerikler sunacağına eminim.

Almanya’da haber içeriği olarak işbirliği yaptığınız siteler, basın organları var mı? Örneğin Türkiye’de çok iyi bilinen Der Spiegel gibi?

Belli ortaklıklar kurmayı düşünüyoruz. Bu yazılı basından da olabilir. Ancak henüz beş aydır Almanya bürosunun başında olduğum için şu an hala görüşme halindeyiz. Hatta Almanya’da kadınlar için çıkan bir dergiyle görüşmeler yapıyoruz. Şu an bu derginin ismini veremem. Amacımız bir blog daha açarak iki sayfayla yolumuza devam etmek. Bir teknoloji, bir de kadınlara yönelik bir sayfayla.

Neden böyle bir strateji seçtiniz?

Ben işe yarayacağını umuyorum. Bize çok fazla para kazandırmayacak ancak dikkat çekeceğimizden eminim. Şuna da dikkat çekmek isterim ki, okuyucularımızın yüzde 95’i erkek. Bu oran, Gizmodo.com için de geçerli. Hatta bunu sayfalarında açıkladılar (gülüyor).

Yerel ve yabancı sitelere baktığım zaman Gizmodo ilginç ve farklı içeriğiyle öne çıkıyor ve sadece erkekleri çekecek bir site gibi durmuyor. Yüzde 95’lik oran neye dayanıyor sizce?

En basit açıklaması, içeriğin teknik bilgiden oluşması. Ayrıca, eğer hatalıysam beni uyarın, kızlar telefonların özelliklerini karşılaştırmaktan, iPhone’un yeni modelinin ne zaman çıkacağını araştırmaktan, telefonlarının anteninde bir sorun varsa çözümü internette aramaktan hoşlanmazlar. Bu tür şeyler bilgisayar kurtları içindir, kızlar için değil.

Patronumuz Fransa’daki Gizmodo için ‘Miss’ (Bayan) adında yeni bir sayfa açmak istiyor. Bu tür bir şeyi Almanya’da yapmak istemedik çünkü her gün kızlar için en az bir makale yazacaksınız ve bu işleri gerçekten zorlaştıracak bir şey.

“KOPYALA/YAPIŞTIR SORUNU ALMANYA’DA YOK”

Yabancı teknoloji bloglarının neredeyse tümünde bilim içeriğinin hızla arttığına tanık oluyorum. Gizmodo da bu konuda önde gelen örneklerden biri. Bilim ve teknolojinin artık aynı platform üzerinde yer alması kaçınılmaz bir durum mu?

Kesinlikle öyle. Bilim insanları her gün yaptığımız işlemleri gerçekleştirmek için yeni imkanlar sunuyorlar ve bu imkanlar teknoloji alanında kendilerini gösteriyor. Gelişmeler kullandığımız cihazları doğrudan etkiliyor ve teknolojik değişimleri kullandığımız cihazlarla sürekli tecrübe ediyoruz. Doğal olarak insanlar bu gelişimlerin nasıl yaşandığını da merak ediyor ve gelişmeleri gün be gün izliyor. Mesela kısa bir süre önce bilim insanları biranın nükleer patlamadan etkilenmediğini ortaya çıkardı.

Bu tabii ki ana makalemiz olarak belirmeyecek ama son derece ilginç bir konu… Önemli olan ne olursa olsun yine de kaliteli bir bira tadabilirsiniz (gülüyor).

Genç editörlere ve internet haberciliği alanındaki girişimcilere Gizmodo gibi başarılı bir site kurabilmeleri için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Öncelikle sabırlı olmalısınız. Ayrıca güncel kalmaya dikkat etmeniz gerekiyor. Haftada en az beş makale girin ki insanlar sayfanıza geri dönüp baksınlar. Pazarlama alanında bu konuda uzman şirketlerden yardım alabilir, içerik alanında ise diğer teknoloji siteleriyle işbirliğine gidebilirsiniz. Örneğin biz diğer bloglardan makale alıyoruz. Bu makalelerin bir kısmını verdikten sonra devamını okumaları için orijinal kaynağa açılan bağlantıyı koyuyoruz. Bu her iki taraf için de yararlı bir uygulama. Ben bedava içerik alıyorum, makalenin sahibi ise okuyucu trafiğini artırıyor. İşbirliği oldukça önemli.

Türkiye’de makalelerin başlığından son noktasına kadar kopyala/yapıştır yapılması gibi bir sıkıntımız var. Yabancı sitelere baktığım zaman farklı bir kaynaktan tek bir cümle alınmış olsa bile kaynağı belirtiliyor. Kısaca benzer bir sorununuz yok zannediyorum?

Bu çok üzücü bir durum. Bloggerlar açısından bakarsak, hepimiz meslektaşız. Beraber çalışmalı ve sitelerimizde paylaştığımız bilginin kaynağını, bağlantısıyla vermeliyiz. Bu şekilde siteler hem güçlenir hem de Google’da seo (arama motoru optimizasyonu) güçlenir. Almanya’da kopyala/yapıştır gibi bir sorun yaşamıyoruz. Almanya’da Google aynı içeriği tespit ettiği zaman bir tanesini otomatik olarak siliyor. Silinen makale, daha yakın bir zamanda girilen, yani kopyala/yapıştır edilen makale oluyor. Kısaca Almanya’da bu tür bir sorunumuz yok. Türkiye’de böyle bir durum olduğundan haberim yoktu. Önüne geçilmezde okuyucu kaybına neden olacağını düşünüyorum.

Açıkçası bir içeriği orijinal kaynağından kopyala/yapıştır yaparak imzasız yayımlamak çok ‘tuhaf’ bir teknik. Sekiz yıldır bu sektördeyim ve böyle bir şeye rastlamadım.

“SİTELERİ BANNER’A BOĞMAK ANLAMSIZ”

TechCrunch, Mashable, Gizmodo, ArsTechnica ve benzeri çok sayıda site teknolojinin ardından bilim haberleriyle de geleneksel gazetelerin bilim ve teknoloji sayfalarını geride bırakıyor. Yakın gelecekte bu iki alanda büyük haber sitelerini gereksiz kılacağınızı düşünüyor musunuz? Veya onlara içerik sunmak gibi bir işbirliği söz konusu olabilir mi?

Bloglar genelde spesifik bir alanda haber sunmaya yönelirler ve haber sitelerinin sunmadığı içeriği ortaya koyarlar. Aynı zamanda, ne isterseniz kendinize has dille yazabilirsiniz. Haber sitelerinin bizden içerik almasını da pek olası görmüyorum çünkü blog diliyle haber dili çakışacaktır. Bunu da büyük haber sitelerinin genel yayın yönetmenleri hiç istemez.

Gelecekte Bilişim Teknolojileri (IT) alanında özelleşen sitelerin artacağını ve daha çeşitli alanlarda özelleşeceklerini düşünüyorum. Bu işte para kazanmak çok kolay değil ama bazen çok başarılı işler de çıkarabiliyorsunuz.

Almanya’da küçük bir ekiple para kazanabiliyor musunuz?

Evet, hem de oldukça iyi bir gelir elde ettiğimiz söyleyebilirim. Bu durumdan da çok memnunum.

Yabancı sayfalara baktığım zaman tertemiz bir tasarım görüyorum. Türkiye’de ise haber siteleri reklam panosu gibi kullanılıyor. Reklamdan nasıl bu kadar para kazanıyorsunuz?

Klasik reklamcılık dediğimiz, reklam banner’ları artık ortadan kayboluyor. Çünkü insanlar artık bunlara bakmıyor. Reklam çalışmalarımız daha çok PR şeklinde oluyor. Örneğin Ekim ayında Almanya’nın farklı kentlerinde Windows 8’i tanıtmak için etkinlikler yaptık.

Bir diğer önemli gelir kaynağı advertorial makaleler. Bunları yayınladığımız zaman makalenin üzerine ‘advertorial’ ifadesini koyuyoruz. Bu kadarı yeterli oluyor. Gelir elde etmek için banner’lara muhtaç değiliz. Bunun dışında satış departmanınızın performansı da çok önemli.

NTVMSNBC