8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ÇALIŞAN KADINLAR DOSYASI

İstihdam, işgücüne katılım gibi alanlarda erkeklerin gerisinde kalan kadınlar, ayrıca erkeklere nazaran istihdam kalitesinin düşük olduğu koşullarla karşı karşıya bulunuyor. Diğer bir yandan da çalışan kadınların yüzde 48,9’u iş yerinde mobbing ve şiddet görüyor. Ul...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ÇALIŞAN KADINLAR DOSYASI (8 Mart 2013)

İstihdam, işgücüne katılım gibi alanlarda erkeklerin gerisinde kalan kadınlar, ayrıca erkeklere nazaran istihdam kalitesinin düşük olduğu koşullarla karşı karşıya bulunuyor. Diğer bir yandan da çalışan kadınların yüzde 48,9’u iş yerinde mobbing ve şiddet görüyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Kadınlar İçin Küresel İstihdam Eğilimleri Araştırması’na göre, kadın ve erkekler arasında işsizlik, istihdam ve işgücüne katılım oranlarındaki farklılıklar, işgücü piyasasında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önemli oranda mevcut olduğunu ortaya koyuyor.

Nicel göstergelerde cinsiyet uçurumunun azalmasına yönelik ilerlemeler de her zaman istihdam kalitesinde gelişme olduğu anlamına gelmiyor. Kadınların meslek seçimlerinde ”kadın mesleklerine” itilmesi ve daha kötü çalışma koşullarına sahip olmasına yönelik durum sürüyor.

Kırılgan istihdam kavramı, iş kalitesinin önemli bir boyutunu yansıtıyor. Kırılgan istihdamda işçiler, yeterli sosyal güvenlik ve etkili sosyal diyalog mekanizmasının mevcut olduğu insan onuruna yakışır işlerden uzak istihdam ediliyor. Dünyanın gelişmekte olan büyük bölümünde kadınlar, aile işçisi olarak istihdama katılıyor. Bu durum, kadınların büyük bir kısmının, yeterli sosyal korumadan faydalanamadığını ve enformal çalışma koşulları ile çalıştırıldığını ortaya koyuyor. Yani kadınlar, erkeklere göre düşük ücretlerle, güvencesiz ve kötü çalışma koşullarında istihdam ediliyor.

Aile işçilerini ve kendi hesabına çalışanları da kapsayan kırılgan istihdam, kadınlarda daha yaygın durumda. İstihdam edilen kadınların yüzde 50,4’ü kırılgan istihdam kapsamındaki işlerde çalışıyor. Erkeklerde bu oran yüzde 48,1 düzeyinde bulunuyor.

Kırılgan istihdamın kısıtlı görünüm arz eden küresel uçurumu, özellikle Kuzey Afrika (yüzde 23,6), Ortadoğu (yüzde 15) ve Sahra Altı Afrika (14,9) gibi bölgelerdeki kadın-erkek arasında kırılgan istihdama ilişkin var olan daha ciddi farkları maskeliyor. Gelişmişlik düzeyi arttıkça kırılgan istihdamdaki cinsiyet farklılığı azalıyor.

Kırılgan istihdam kategorisindeki erkeklerin büyük çoğunluğu kendi hesabına çalışanlardan, kadınların büyük kısmı ise aile işçilerinden oluşuyor. Aile işçilerinin durumunun, kendi hesabına çalışan işçilerden daha kötü olmasının nedeni ise aile içinde ortaya çıkan güç ilişkilerinden kaynaklanıyor. Aile işçisi olarak işgücü piyasasında yer alan kadınlar, kendi nam ve hesabına çalışan erkeklere göre daha bağımlı ve kırılgan bir konumda bulunuyor.

KADIN EMEĞİ ‘HİZMETE’ DÖNÜŞTÜ

Kadınlar İçin Küresel İstihdam Eğilimleri Araştırması’na göre, kadınlar istihdama katıldıklarında da sektörel anlamda sınırlı seçeneğe sahip durumda.

Zamanla artan sektörel ayrımcılık, gelişmekte olan ülkelerde tarımda çalışan kadınları, gelişmiş ekonomilerde ise sanayide çalışan kadınları hizmetler sektörüne kaydırdı.

Küresel düzeyde kadınların üçte biri tarım sektöründe, hemen hemen yarısı hizmetler sektöründe ve altıda biri sanayide sektöründe çalışıyor.

Gelişmiş ekonomilerde sanayide kadın istihdamı yarı yarıya azalmış durumda. Bu sektörün dışında kalanların yüzde 85’i ilk olarak eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere hizmetler sektörüne kaydı.
Sanayide kadın istihdamının dörtte bir oranında artış gösterdiği Doğu Asya bölgesi hariç çoğu gelişmekte olan ülkelerde kadın istihdamı tarımdan hizmetler sektörüne yöneldi.

MESLEK VE SEKTÖR AYRIMCILIĞI

Kadınlar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha fazla eğitim alıyor. Bu durum, eğitimli kadınların daha verimli olmalarını ve daha fazla gelir almalarını sağlıyor.

İleri ekonomilerin bazılarında kadınlar, ücretli ve maaşlı işlere erişim sağlayabiliyor, ancak bu kez de belli başlı mesleklerde yoğunlaşma dikkati çekiyor. İleri ve gelişmekte olan ekonomilerde cinsiyet ayrımcılığı meslek ve sektör seçimlerinde yaygın olarak görülmeye devam ediyor.

Erkekler, ağırlıklı olarak ticaret, makineye dayalı imalat işler yapıp yönetim ve kanun yapıcı konumlarda yer alıyor. Buna karşılık kadınlar, tezgahtarlık, kasiyerlik gibi düşük nitelikli işlerde ya da eğitim ve sağlık gibi alanlarda istihdam ediliyor.

Ülkeler arası araştırmalar, kariyer hedefleri ve yönetime katılma açısından kadın-erkek arasında önemli eşitsizliklerin yaşandığını ve mevcut eşitsizliklerin sürmeye devam ettiğini gösteriyor.
Mesleki ayrımcılık, ücret eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.

KRİZLER EŞİTSİZLİĞİ BÜYÜTÜYOR

Kadınlar işgücü piyasasında karşılaştıkları sonular nedeniyle ekonomik büyümeye katkı sunmalarına rağmen büyümeden daha az pay alıyor.

Bazı mesleklerde kadınların yer almaması, etkili emek istihdamını engelliyor ve olumsuz sonuçlar doğuruyor.
Gelir eşit şekilde paylaşılmadığı gibi kriz döneminde gelir eşitsizliği daha da artıyor.

Ayrımcılık alışkanlığı olan ülkelerde krizle ve şok dalgalarıyla karşılaşıldığında bu alandaki hareket kabiliyeti olumsuz etkileniyor.

Küresel ekonomik krizin ardından ortaya konan teşvik paketleri çoğunlukla erkeklerin yoğun olduğu sektörlere yönlendirildi. Örneğin Almanya’da teşvik önlemlerinin yüzde 72’sinden erkek istihdamı yararlanırken kadınlar bu teşviklerin yüzde 28’inden yararlanabildi.

ÇALIŞAN KADIN MOBBİNG VE ŞİDDET MAĞDURU

Sağlık-Sen’in yaptığı araştırmaya göre, ”Aylık kazancınızın büyük kısmını ne için harcıyorsunuz” sorusuna kadınların yüzde 50,7’si ailesinin geçimi için, yalnızca yüzde 10,9’u kendi ihtiyaçları ve sosyal faaliyetler için harcadığını söyledi.

Oranların medeni duruma göre değiştiği araştırmada, kazançlarının tamamını ailesinin geçimi için harcadığını belirten evli kadınlardaki oran ise yüzde 60.

”Türkiye’de cinsiyete dayalı bir ayrımcılık olduğunu düşünüyor musunuz” sorusuna kadınların yüzde 79,3 oranında evet cevabını verirken, ”Çalıştığım kurumda cinsiyete dayalı ayrımcılık var mıdır” sorusuna ise kısmen katılıyorum seçeneğiyle yüzde 43,6 oranında katıldıkları gözlendi.

-Kadınların yüzde 79,4’ünün sosyal hayatı yok-

Sağlık çalışanı kadınlar, yaşadıkları cinsiyet ayrımcılığının kendilerine nasıl yansıdığının sorulması üzerine, ”Cinsiyetler arası eşitsizlik, ekonomik ve sosyal olarak kadını yoksullaştırmakta mıdır” sorusuna yüzde 73,2’si kısmen veya tamamen katıldıklarını belirtti.

Kadınlara, ev ve iş hayatının yoğunluğu yüzünden sosyal hayatının yok olduğunu söyleyen kadınların oranı yüzde 79,4 olarak hesaplandı.

”Ev ve iş hayatının yoruculuğundan kendisini psikolojik ve fiziksel olarak yıpranmış hisseden” kadınların oranı yüzde 85,8, ”iş hayatının yoğunluğu yüzünden ailesine yeteri kadar zaman ayıramayan” kadınların oranı yüzde 78,8 ve ”Kendisine yeterince zaman ayıramayanların” oranı da yüzde 85,2 çıktı.

Kaynak: TRT Türk