Dijital Gazetecilikteki En Önemli Üstünlük Olan ‘Hız’ Bazen Felaket Getiriyor!

Kamil Eryazar ‘İnternet Gazeteciliği ve Dijital Medya’ yazı dizimizin 8. Bölümü’nde, hızlı habercilik adına girilen risklere ve yaşanılan olumsuz sonuçlara değiniyoruz Yaklaşık bir ay önce Mehmet Ali Birand’ın ölümüne ilişkin yaşanılan habercilik skandalının aynıs...

Dijital Gazetecilikteki En Önemli Üstünlük Olan ‘Hız’ Bazen Felaket Getiriyor! (3 Mart 2013)

Kamil Eryazar

‘İnternet Gazeteciliği ve Dijital Medya’ yazı dizimizin 8. Bölümü’nde, hızlı habercilik adına girilen risklere ve yaşanılan olumsuz sonuçlara değiniyoruz

Yaklaşık bir ay önce Mehmet Ali Birand’ın ölümüne ilişkin yaşanılan habercilik skandalının aynısı önceki gün Müslüm Gürses için de yaşandı…

İnternetin çıkışından sonra artık pek kalmayan ‘meyhane baskısı’ denilen erken baskılar dışında, gazetelerin en kısa periyodu bir gün’dür. Bu bir günlük periyotları nedeniyle, sıcak haber verme üstünlüklerini önce radyo ve televizyona kaptıran kağıda basılı gazetelerin internetin an’a yakın hızıyla rekabet etmeleri elbette olanaksızdır. Diğer bir yandan, ulaşım olanaklarının çok geliştiği günümüzde bile, gazeteler Anadolu’da bazı kırsal bölgelere ancak bir-iki gün sonra ulaşabilmektedir.

Gazetelerin yazı işleri ertesi güne, televizyon haber kanalları ise o an’a çalışıyor. 3G bağlantısı gibi teknolojilere karşın, yine de televizyonlarda haberin yayına verilmesi zaman almaktadır. Oysa özellikle sosyal medya, twitter kullanıcısı ‘dijital yurttaş gazeteciler’, her an her yerdeler ve editoryal kaygıları da yok. Duydukları, gördükleri anda tweetlerini göndermeye başlıyorlar. Buna bir örnek de, El Kaide Lideri Usame Bin Ladin’e düzenlenen operasyon, ABD’den önce, Pakistan’da o bölgede yaşayan bir kişi tarafından Twitter’dan “Gece yarısı tepemizde helikopterler uçuyor. Buralarda pek rastlanır durum değil, olağanüstü bir şeyler oluyor!” ilk tweetiyle tüm dünyaya duyurulmuştur.

“Haber”i gazeteden öğrenmek için ertesi günü beklemek zorundasınız. Televizyondan öğrenmek içinse, ‘o an’ karşısında olmanız gerekir, değilseniz kaçırırsınız. İşte dijital gazetecilik ve internet haberciliği, bu ikisinin arasında yer alan bir formasyondur.

Kağıda basılı gazetelerin yapması gereken, kitlesel iletişim dünyasındaki konumlarını gözden geçirerek, çağın iletişim teknolojisindeki gelişmelere uyumlu interaktif olarak yeniden yapılanmaları gerekmektedir. Sizce başka bir seçenekleri var mıdır?

Ama Hız Bazen Felakettir!

Ancak dijital gazetecilikteki “hız” avantajı, birlikteliğinde ‘kontrolsüzlüğü’ de getiriyor. Birçok haber, ‘atlatma’ kaygısıyla, doğrulatmaya fırsat olmadan, editoryal süzgeç ve kurumsal bir denetimden geçmeden yayınlanmak zorunda kalınıyor.

Bu yüzdendir ki, bazı “son dakika”lar, ‘internet efsanesi’ çıkabiliyor! Yalan, yanlış, eksik olabiliyor. Kartopu olarak internete düştükten sonra da, sosyal ağlar ve mail gruplarında ‘forward’dan forward’a’ çığ gibi büyüyerek yayılıyor.

Bu arada etik değerler de unutulup bazen çok acımasız davranılıyor. Enformasyon, dezenformasyon ve manipülasyona dönüşüyor.

İşte ciddi, kurumsal, gerçek haber portallarının farkı da burada ortaya çıkıyor. Önemli olan, hızlı olduğu kadar “doğru” haber verebilmektir.

İletişimbilimciler tarafından yapılan araştırmalara göre, bugün internet ortamında dolaşan enformasyonun sadece yüzde 30’u güvenilir kabul edilmektedir.

“Sen Tanrı mısın beni öldürdün?!”

18 Ocak 2013 günü sabah saatlerinde, kendi çalıştığı Doğan Medya Grubu’na bağlı büyük kuruluşlar ve ajanslar dahil birçok haber birimi yoğun bakımda tedavisi süren Mehmet Ali Birand’ın vefat haberlerini geçtiler. Çok kısa bir süre sonra, Mehmet Ali Birand’ın resmi Twitter hesabından oğlu bir açıklama yaparak babasının yaşadığını duyurdu: “Ben Umur Birand, babam halen yogun bakimda. İyilesmesi icin dua ediyoruz. Gosterdiginiz sicak ilgi icin cok tesekkurler.”

Yaklaşık bir ay sonra 1 Mart 2013’te bu kez yine yoğun bakımdaki Müslüm Gürses için benzer bir “öldü” haber skandalı daha yaşandı.

Üstelik Sağlık ve Maliye Bakanları da Twitter hesaplarından “Müslüm Gürses’i kaybettik. Başımız sağolsun” tweetleri attılar! ‘Tutunacak dal’ arayan haber kuruluşları da hemen bu tweet’lere sarılıp, kaynak olarak gösterdiler!

Twitter’da, “kitle iletişimi ve habercilik” tarihine ‘ibretlik’ bir olay olarak geçecek o dakikalarda, haber ajansları arasında adeta “öldü – ölmedi” diye müşterek bir bahis oynandığına tanık olundu!

Gerek Mehmet Ali Birand’ın gerekse de Müslüm Gürses’in erken ölüm haberleri konusunda, “haber kaynağı, nereden kaynaklandı ve nasıl gerçekleştiği” konusunda medya dünyasında henüz bir sorgulama ve özeleştiri yapılmış değil…

Ünlü kişilerin bu spekülatif ölüm haberleri ile özel sağlık kuruluşlarının kendi tanıtımlarını yapmaya çalıştıkları da tartışılıyor.

Ülkemizde de CNBC-e’de  Pazar akşamları 22.00 de yayınlanan ve habercilerin yaşamını konu alan, yüksek tempolu ‘News Room’ dizisindeki bir ‘ölüm haberinin yayınlanması’ bölümü aklımıza  geliyor. Türk habercileri olarak, daha ders almamız ve öğrenmemiz gereken çok şey olduğu düşüncesiyle, bu 7 dakikalık videoyu sizlerle paylaşıyoruz.

Devam edecek…

‘İnternet Gazeteciliği ve Dijital Medya’ yazı dizimizin daha önceki bölümlerine bu linklerden ulaşabilirsiniz:

http://www.farklibirbakis.com/siyasette-sosyal-medya-kullaniminin-onemi/

http://www.farklibirbakis.com/internet-gazetecilerinin-henuz-adi-yok/

http://www.farklibirbakis.com/turkiyede-dijital-gazetecilik-ve-internet-haberciligi/

http://www.farklibirbakis.com/gazetecilerin-birinci-haber-kaynagi-sosyal-medya/

http://www.farklibirbakis.com/ruzgarda-ucmaz-teknede-okunur/

http://www.farklibirbakis.com/dijital-dunya-kagittan-medyayi-yutacak-mi/

http://www.farklibirbakis.com/tablet-gazetecilik/

http://www.farklibirbakis.com/gazetecilikte-dijital-devrim-ve-internet-haberciliginin-kisa-tarihi/