Sosyal Medyanın Arap Baharı’na Etkisi Kitaplarda

Sürüncemede kaldıkça niyeti daha çok sorgulanan, ancak dinamikleriyle hâlâ halka umut fısıldayan Arap Baharı’nın titreşimleri yayıncılığı da etkiliyor. Gücünü baskıcı mevcut sistemi değiştirme arzusundan ve dijital dünyadan alan Arap Baharı’yla ruhu bir şekilde kesişe...

Sosyal Medyanın Arap Baharı’na Etkisi Kitaplarda (18 Mart 2013)

Sürüncemede kaldıkça niyeti daha çok sorgulanan, ancak dinamikleriyle hâlâ halka umut fısıldayan Arap Baharı’nın titreşimleri yayıncılığı da etkiliyor. Gücünü baskıcı mevcut sistemi değiştirme arzusundan ve dijital dünyadan alan Arap Baharı’yla ruhu bir şekilde kesişen kitaplar dikkat çekiyor.

Zeynep Yosun Akverdi, Radikal’de bu kapsamda yayınlanmış üç kitabın özet tanıtımını okuyucularla paylaştı.

 

Devrimi Tweet’le Belgeleyenler

Distant Witness

Andy Carvin

CUNY Journalism Press

2013, ABD

Arap Baharı, habercilikte bir dönüm noktası oldu. Sosyal medya, belirgin bir şekilde anaakım medya haberciliğinin önüne geçti. Her ne kadar doğasında kredibilite sorunu taşısa da sosyal medya, haberi anında iletebilme kapasitesi, habercinin resmi ya da hantal kurumlardan değil, direkt çoğunluğun içinden gelmesi nedeniyle hızlı ve inandırıcıydı. Bu sürecin önemli aktörlerinden biri anaakım medyanın dışından bir isim, ABD’li Andy Carvin’di. ABD’de kamu radyo istasyonlarına haber ve program servis eden kâr amacı gütmeyen medya kuruluşu NPR’nin sosyal medya stratejisti olan Carvin, ayaklanmaların devam ettiği sürede haftanın yedi günü, günde ortalama yüz tweet atarak “devrimi tweet’leyen adam” olarak tanındı. Orta halli bir günlük gazetenin tirajına yakın okunurluğa ulaşan Carvin aynı zamanda son derece güvenilirdi. Öyle ki New York Times, Washington Post ve Guardian gibi ciddi gazeteler dahi tweet’lerini kaynak belirterek kullandı. Bugün gazetecilik okullarında anlatılan Carvin’in başarısı daha önce Arap Baharı üzerine yazılan kitaplara konu olmuştu. Ama o, olayı bir de kendi tanıklıklarıyla anlatmak istedi. Devrim adına sokağa çıkan ve olayları Carvin’e aktaran pek çok kaynağının gerçek hikâyesini anlatan kitabı Distant Witness, anı kitabından hallice; tarih ve belgesel türleri arasında gidip geliyor. Carvin, Tunus ayaklanmasının ilk günlerinden Libya’da rejimin değişmesine kadar olan süreçte Arap Baharı’nın içyüzünü dünyaya iletmesini sağlayan kaynaklarının hikâyesini naklederken tarihi açıdan karmaşık ve acı dolu süreci herkesin anlayabileceği şekilde formüle etmeyi de başarıyor.

 

Kadını Özgürleştirmeye Soyunanlar

Sex and the Citadel

Intimate Life in a Changing Arab World

Shereen El Feki

Chatto & Windus ve Pantheon

Mart 2013, İngiltere ve ABD

Mart başında hem ABD hem de İngiltere’de yayımlanan Sex and The Citadel: Intimate Life in a Changing Arab World, ilk bakışta Arap Baharı’nın rüzgârını ardına almış cesur bir girişim gibi görünüyor. (Bu imajı yaratmasında, yayınevlerinin tercih ettiği iddialı kapakların payı büyük.) Kitap, rejimi değiştiren halk hareketinin ardından Arap dünyasında kadın erkek ilişkisine yakından, yatak odasından bakmaya soyunuyor. Arap dünyasının konuşmaktan pek hazzetmediği mevzu üzerine çalışmayı kaleme alan mühim bir isim: The Economist dergisi muhabiri, Al Jazeera English’in spikeri Shereen El Feki, ödüllü bir gazeteci. Aynı zamanda moleküler immünoloji alanında eğitim almış bir akademisyen ve Birleşmiş Milletler’in HIV Küresel Komisyonu’nun başkan yardımcısı. Mısırlı bir baba ile Galli bir annenin kızı olarak Kanada’da yetişen El Feki, son derece donanımlı, modern bir Müslüman kadın. Doğal olarak kitabını röportajlar, istatistikler, kamuoyu yoklamaları gibi gazeteci kimliğine bürünerek topladığı verilerle beslemiş. Ancak akademik bir çalışma arıyorsanız, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü Doktor El Feki, hem içeriden hem de dışarıdan bir isim olarak kişisel görüşlerine, aile yadigârı bilgeliğe de sık sık yer vermiş. Örneğin eşcinsellik, kürtaj gibi mühim meseleleri tartıştığı bölümlerde babaannesinin bilgeliğine ve Arap kültüründen atasözlerine yer bulabilmiş. Anlayacağınız El Feki bir miktar mizah ve ironiyi okurlarına çok görmemiş. Kitap için “Neşeli diline rağmen sosyal ve cinsel gelişimi birbiriyle ilişkilendirme çalışmaları hayli hantal” eleştirisini yapan Guardian haksız değil. Sonuçta mesele ciddi: Arap dünyasında kadının yeri hâlâ insanın tüylerini diken diken edecek seviyede. Mısır özelinde cinselliğin İslami tutuculuk üzerinden okunması eğilimi artıyor. Yine de bir aydınlanma olacaksa belki de gün bugündür. El Feki’nin dediği doğru olabilir: “Arap Baharı Mısırlıları, kırk yıl önce Batı’yı sallayan kadın hareketinden çok da farklı olmayan bir cinsel devrimin kıyısına getirdi.”

 

Sisteme Başkaldıranlar

Waiting for Love

Marie Force

CreateSpace Independent Publishing Platform

Şubat 2013, ABD

Kuzey Afrika’dan ABD’nin kuzeydoğusuna gidiyoruz. Sebebi ziyaretimiz, totaliter rejime karşı duran halk misali büyük yayınevlerine kafa tutan, mahrumiyet ve yoksunluktan bıkıp içindeki gücü keşfe kalkışan bir yazara kulak vermek. Aşk romanlarının çok satan ismi Marie Force, şubat ayında yayımladığı son romanı Waiting for Love ile New York Times e-kitap listesine altıncı sıradan girdi. Onun diğer çok satanlardan farkı bağımsız bir yazar olması, yani mevcut sistemin dışında varolmaya çalışması. 2007 yılında ilk kitabını bir yayımcıyla çıkaran, altı yıllık yazarlık kariyerinde defalarca çok satanlar listesine giren Force, 2010 yılında yayınevlerine beğendiremediği bir kitabını kendi basıp 50 bin adet satınca sisteme olan inancını kaybetmiş. Artık kitaplarını kendi yayımlıyor, kendi pazarlıyor ve satıyor. Sistemin yayınevlerinin güdümünde olduğu ABD gibi bir ülkede (New York Times’ın kitap eki, 2012’nin aralık ayına kadar hiçbir bağımsız yazarı haber yapmamıştı) buna soyunmak aslında pek mantıklı değil. Ama Force başta Facebook ve kendi blog’u olmak üzere sosyal medya araçlarını kullanarak, yayıncıların katı kurallarına boyun eğmeden kendi yolunu çizmekte hayli başarılı. Bağımsız yazarların yolu, yüzlerce yıllık yayıncılık tarihini ardına alan büyük küçük geleneksel yayınevlerininkini henüz kesemez, ama açık görünüyor. Marie Force, belki de tercih ettiği alan itibariyle bu yolda daha hızlı ilerliyor.

Zeynep Yosun Akverdi / Radikal