SON DAKİKA! “Hız” İle “Doğruluk” Arasındaki İnce Çizgi

Kamil Eryazar ‘İnternet Gazeteciliği ve Dijital Medya’ yazı dizimizin 18. Bölümü’nde, hızlı habercilik yarışında oluşan kazalardan kaynaklanan güven sorununa dikkat çekiyoruz. Dijital gazetecilikteki en önemli üstünlük ‘hız’dır. Gazetelerin yazı işleri ertesi güne (...

SON DAKİKA! “Hız” İle “Doğruluk” Arasındaki İnce Çizgi (30 Mayıs 2013)

Kamil Eryazar

‘İnternet Gazeteciliği ve Dijital Medya’ yazı dizimizin 18. Bölümü’nde, hızlı habercilik yarışında oluşan kazalardan kaynaklanan güven sorununa dikkat çekiyoruz.

Dijital gazetecilikteki en önemli üstünlük ‘hız’dır.

Gazetelerin yazı işleri ertesi güne (8 saat), televizyon haber kanalları ise o an’a çalışıyor. 3G bağlantısı gibi teknolojilere karşın, yine de televizyonlarda haberin yayına verilmesi zaman almaktadır.

Bu arada, akıllı telefon ve tabletler ile Twitter çıkmadan önceki kısa süreli geçiş döneminde  “son dakika” SMS’leri vardı. Belli bir ücretle abone olanların cep telefonlarına son dakika haberleri kısa mesaj olarak geliyordu.

Oysa özellikle sosyal medya, twitter kullanıcısı ‘dijital yurttaş gazeteciler’, her an her yerdeler ve editoryal kaygıları da yok. Duydukları, gördükleri anda tweetlerini göndermeye başlıyorlar.

Hız bazen felakettir!

Ancak dijital gazetecilikteki “hız” avantajı, birlikteliğinde ‘kontrolsüzlüğü’ de getiriyor. Birçok haber, ‘atlatma’ kaygısıyla, doğrulatmaya fırsat olmadan, editoryal süzgeç ve kurumsal bir denetimden geçmeden yayınlanmak zorunda kalınıyor.

‘Acar’ internet haber sitelerini geçtik, kendisine ‘medyanın amiral gemisi’ diyen, milyarlarca liralık yatırımlarla beslenen, her türlü en son sistem teknolojik altyapıya sahip haber kuruluşları da zaman zaman ‘gaflete’ düşebiliyorlar. Bunun son örneklerini M. Ali Birand ve Müslüm Gürses’in vefat haberlerinde yaşadık.

Bu yüzdendir ki, bazı “son dakika”lar, ‘internet efsanesi’ çıkabiliyor! Yalan, yanlış, eksik olabiliyor. Kartopu olarak internete düştükten sonra da, sosyal ağlar ve mail gruplarında ‘retweet’ten forward’a’ çığ gibi büyüyerek yayılıyor.

Bu arada etik değerler de unutulup bazen çok acımasız davranılıyor. Enformasyon, dezenformasyon ve manipülasyona dönüşüyor.

İşte ciddi, kurumsal, gerçek haber portallarının farkı da burada ortaya çıkıyor. Önemli olan, hızlı olduğu kadar “doğru” haber verebilmektir.

İletişimbilimciler tarafından yapılan araştırmalara göre, bugün internet ortamında dolaşan enformasyonun sadece yüzde 30’u güvenilir kabul edilmektedir.

Bir haber duyumu aldıktan sonra yayınlamadan önce en az üç ayrı güvenilir kaynaktan doğruluğunu teyit etmek gerekir. Elbette bu doğrulama çok hızlı ve sistematik yapılmalıdır. Bu bazen 5 – 10 dakika sürdüğü gibi bazen de saatleri bulabiliyor.

Kullanıcı Kaynaklı Kişisel Haber Üretimi

Haber geçenler, ağırlıklı olarak geleneksel medyada, daha az oranda da dijital medyada çalışanlar, ‘çalıştıkları kurumları bağlamadığını’ belirttikleri kişisel hesaplarından haber geçiyorlar. Güçlü Mete, Tufan Türenç, Ahu Özyurt, İsmet Berkan, Yazgülü Aldoğan gibi gazetecileri buna örnek olarak gösterebiliriz.

Medya dışında haberciliğe ilgi duyan bağımsız kişiler (derlemeciler) ve bu işi sürekli yapmayan, o an yaşadıkları, tanık oldukları olayları aktaran sosyal medya kullanıcıları. Bu kullanıcılar ‘doğruluk’ riski kaygısı ve sorumluluk taşımadan haberi duydukları anda aktarıyorlar. Kaynak belirtenler ve hatta link verenler her zaman daha güvenilir oluyorlar.

Bir de amaçlı ya da amaçsız sansasyonel yalan haber üreten ve yayan trol tipler var.

Takipçi sayısı çok ‘fenomenler’ ise genelde pek haber geçmiyorlar. Gizli reklam anlaşmalarına bağlı olarak, her tweet’lerinde ‘acaba hangi markanın reklamını yapıyor’ kuşkusu nedeniyle güvenilirliklerini yitirdikleri için haber geçmemeleri isabetli bir seçim oluyor.

Devam Edecek…

Gelecek Bölüm: Dijital medyada başarılı bir habercilik için öneriler

Önceki Bölüm: http://www.farklibirbakis.com/internet-bildirgesi/