Mehmet Ali Paşa’nın Torunu Mehmed Nâzım Ran6 sene ÖNCE
Mehmet Ali Paşa’nın Torunu Mehmed Nâzım RanÇağdaş Türk Dili ve Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden, Büyük Ozan Nazım Hikmet’in doğumunun 114. yılı Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz ve üyeler, Nâzım Hikmet’in eşi Vera Tulyakova’nın kızı, damadı ve torunu, oyuncu Tarık Akan, Nâzım’ın Bursa Cezaevi günlerinden arkadaşı Morris Gabay saat 11.00’de Nâzım’ın ülkeden ayrıldığı Tarabya sahilinde bir araya gelecek, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine” sloganıyla şiirler okuyup, denize karanfiller bıraktılar.
Sarıyer Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen etkinlikte, Fazıl Say öncülüğünde Nâzım Hikmet Korosu da yer aldı.
Öte yandan, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi de bugün yeni yerinde açılıyor. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi, bugün saat 18.00’de Şişli Halide Edip Adıvar Mahallesi, Darülaceze Caddesi No: 2’de faaliyetine devam edecek.
MEHMET ALİ PAŞA’NIN TORUNU MEHMED NÂZIM RAN
Nazım Hikmet’in 114’üncü doğum gününde yaşamına ilişkin çok az bilinen ilginç bir öyküyü aktarıyoruz.
1827 yılında Almanya’nın Brandenburg kentinde, Karl Detroit adında bir çocuk dünyaya gelir.
Babası müzik öğretmeni olan Karl Detroit, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan ötürü bir Fransız yetimhanesine gönderilir.
Gemilerde miço olarak çalışma belgesini eline alır almaz, Hamburg Limanı’ndan kalkan bir gemiyle İstanbul’a doğru yola koyulduğunda henüz 12 yaşındadır.
Gemi İstanbul’a geldiğinde denize atlayan Karl Detroit, Kız Kulesi’ne doğru yüzmeye başlar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi bekçisine, “gemiye geri dönmek istemediğini” anlatır.
İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaratmış olsa da, dönemin Dışişleri Bakanı konumundaki Sadrazam Ali Paşa’nın sevgisini kazanıp, himayesine girer.
Harbiye’de okutulan çocuğa “Mehmet Ali” adı verilir.
Yıllar, 12 yaşında Kız Kulesi’ne yüzen çocuğu, Kırım Seferi ve Bosna, Karadağ savaşlarından sonra 2′nci Abdulhamit döneminde “Paşa” ünvanına taşır.
Mehmet Ali Paşa 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması’nda Osmanlı’yı temsil eden üç kişiden biridir!.. Berlin Antlaşması’nda Hıristiyan cemaatlere hak tanınmasıyla gerici çevreler, halkı Mehmet Ali Paşa’ya karşı “sizi gavura bu sattı” diye kışkırtır…
Ve, Mehmet Ali Paşa, Arnavutluk’ta linç edilir!
Aynı zamanda şair olan Mehmet Ali Paşa, kısa bir dönem gittiği Magdeburg’daki okulunu ziyaret ettiğinde şeref defterine bir şiir yazar ve bu şiir sonradan, gazetelerin birinde yayınlanır.
Saray ressamı Anton Von Warner, Mehmet Ali Paşa için şunları söylemiştir:
“Şiirlerini Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arap dillerinin tümünde aynı maharetle kaleme alabilen bir şair.”
Çocukluğunda Kız Kulesi’ne sığınan Mehmet Ali Paşa’nın dört kızından biri olan Leyla Hanım’ın da bir kızı dünyaya gelir: “Celile Hanım” Ve Celile Hanım’ın bir oğlu olur: “Nazım Hikmet” (Nüfusa kayıtlı asıl adı Mehmed Nâzım Ran’dır.)
Mehmet Ali Paşa’nın Hayriye Hanım, Leyla Hanım, Adviye Hanım ve Zekiye Hanım adlarında 4 kızı vardı. Bu kızlarından olan torunlarının ve torun çocuklarının arasında Nazım Kikmet, Mehmet Ali Aybar, Oktay Rifat ve Ali Fuat Cebesoy gibi kişilikler bulunmaktadır. (derleme)
Aşağıdaki fotoğrafta Nazım Hikmet, Annesi Celile Hanım ve kız kardeşi Samiye ile görülmektedir:
NAZIM HİKMET MEMLEKET, MEMLEKET NAZIM HİKMET…
Nazım Hikmet Ran 15 Ocak 1902′de o dönem Osmanlı Devleti sınırları içinde yer alan Yunanistan’ın Selanik kentinde doğdu.
Yıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan, dillerden düşmeyen dizelerinin yanı sıra roman ve tiyatro oyunlarını da Türk edebiyatına kazandırmıştır. Anlam yoğunluğuna karşın yalın bir dil kullanımındaki ustalığı ile Türkçe’nin en iyi yapıtlarını ortaya koymuştur.
Sadece düşünce ve siyasal görüşlerinden dolayı defalarca tutuklanmış, ömrünün büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir.
Yapıtları 50 den fazla dile çevrilen, yüzlerce kez basılan ve birçok ödül alan çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerinden Nazım Hikmet, dünyada da 20. yüzyılın en büyük şairleri arasında gösterilmektedir.
Yazdığı şiirleri yasaklanan, yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nazım Hikmet, 12 yıl boyunca Türkiye’de çeşitli şehirlerdeki hapishanelerde hapis yatmıştır.
Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 sabahı saat 06.30′da gazetesini almak üzere 2. kattaki dairesinden apartman kapısına yürümüş ve tam gazetesine uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda ölmüştür. Nazım Hikmet’in ölümü üzerine Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli yabancı yüzlerce sanatçı iştirak etmiş ve tören siyah beyaz olarak kaydedilmiştir. Nazım Hikmet, ünlü Novodeviçi Mezarlığı’nda (Новодевичье кладбище) gömülüdür. Nazım Hikmet’in mezar taşı siyah bir granitten olup meşhur şiirlerinden biri olan rüzgâra karşı yürüyen adam figürü taş üzerinde ebedileştirilmiştir.
Şair Nazım Hikmet’in 2008 yılının ilk günlerinde, eşi Piraye’nin torunu Kerem Bengü tarafından, Piraye’nin evrakları arasında, “Dört Güvercin” adında bir şiiri ve 3 adet tamamlanmamış roman taslağı bulundu.
1951 yılında Türk Vatandaşlığından çıkartılan Nazım Hikmet, daha sonra 5 Ocak 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yine Türk vatandaşlığına alınmıştır. Mezarı Moskova’dadır.
‘Mavi Gözlü Dev’i bir kez daha sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.