Dünya Gözetlenmekten Bıktı, Özgürlük İstiyor!

Bugün 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü. Teknoloji devi firmalar ve dünyaca ünlü 530 yazar  gözetlenmekten yakınıp, özgürlük talebinde bulundular. ABD’nin Ulusal Güvenlik Dairesi hakkındaki sızıntılar teknoloji dünyasının öncü isimlerini harekete geçirdi. Veri merkezl...

Dünya Gözetlenmekten Bıktı, Özgürlük İstiyor! (10 Aralık 2013)

Bugün 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü. Teknoloji devi firmalar ve dünyaca ünlü 530 yazar  gözetlenmekten yakınıp, özgürlük talebinde bulundular.

ABD’nin Ulusal Güvenlik Dairesi hakkındaki sızıntılar teknoloji dünyasının öncü isimlerini harekete geçirdi. Veri merkezleri gözetlenen Google ve Microsoft dahil sekiz teknoloji devi, hükümet aleyhinde kamu kampanyası başlattı. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı ve Kongresi’ne mektup yazarak, izleme faaliyetlerinde geniş çaplı değişiklik yapılmasını talep ettiler.

New York Times’ın haberine göre, Google ve Microsoft’un içinde bulunduğu sekiz teknoloji devi, kullanıcılar üzerindeki hükümet denetiminin sınırlanması için kamu kampanyası başlattı.

Google, Microsoft, Apple, Facebook, Twitter, AOL, LinkedIn ve Yahoo’dan oluşan şirketler topluluğu, “Devlet İzlemesinde Reform Yapın” adlı bir grup oluşturdu. Grup, ulusal gazetelerde bir açık mektup yayımladı ve reformgovernmentsurveillance isimli bir de web sitesi açtı

Mektupta, Reform Government Surveillance grubu, özgürlüklerine “zarar verdiği” gerekçesiyle ABD Başkanı ve Kongresi’ni halk üzerindeki denetimlerini sınırlamaya çağırdılar.

Snowden skandalının etkisi

Sitede yayımlanan metinde şu ifadeler yer alıyor: “Hükümetlerin, vatandaşlarını koruma görevi olduğunu biliyoruz. Fakat bu yaz ortaya çıkanlar, dünya çapında devletlerin izleme uygulamalarında acil bir reform ihtiyacına ışık tuttu. Birçok ülkede denge, bireyin haklarının aleyhine, devletin lehine doğru fazlaca kaydı; kaldı ki bu hakların anayasamızda yeri vardır.”

Şirketler, Amerikan gizli servisi CIA için çalışırken edindiği bilgileri ifşa eden Edward Snowden’ın aktardığı bilgilere gönderme yapıyor.

Snowden’ın sızdırdığı bilgiler, gizli servislerin telefon kayıtlarını takip ettiğini, fiber optik kablolar üzerinden küresel iletişimi izlediğini ve ağlara izinsizce girdiğini ortaya çıkarmıştı.

Dünyanın en büyük sosyal medya şirketi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, devletlerin bilgi toplama yöntemlerinin sınırlandırılması ihtiyacı doğduğunu belirterek, “ABD hükümeti, reforma öncülük etmek ve işleri yoluna koymak için bu fırsatı kullanmalıdır” dedi.

İlk olarak İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin duyurduğu tıklayın Snowden belgeleri, şirketlerin ellerindeki verilerin ne kadarını devlet kuruluşları ile paylaştığı sorusunu tartışmaya açmıştı.

Bunun üzerine Apple, Facebook, Google ve Microsoft kendilerine devletten gelen bilgi edinme taleplerini duyurmaya başladı. Hatta Google, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı NSA tarafından yürütülen faaliyetlere sertçe tıklayın tepki gösterdi.

Şirketlerin ortak açıklamasında, bu tür taleplerin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşma hakkının şirketlere tanınması sayesinde şeffaflık sağlanması isteniyor.

BBC teknoloji muhabiri Rory Cellan-Jones, birbirlerine rakip olarak şirketlerin ortak taleplerle bir araya geldiğine dikkat çekerek, dünya çapında Amerikan teknoloji ürünlerine karşı duyulmaya başlanan güvensizliğin de bunda etkili olduğunu belirtiyor.

Cellan-Jones, şirketlerin veri güvenliği konusunda müşterilerinin güvenini geri kazanma çabası karşısında istihbarat kuruluşlarının da boş durmayacağını belirterek şöyle diyor: “İnternetin kontrolü üzerine ajanlarla Silicon Vadisi arasındaki devam eden anlaşmazlık için sahnede.”

YAZARLAR DA İSYANDA: “BİZİ GÖZETLEMEYİN!”

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla, 83 ülkeden aralarında 5 Nobelli yazarın da bulunduğu 530 yazar, “Dijital çağda bir demokrasi savunması” başlıklı kitlesel gözetlemeye karşı ortak manifesto yayınladı. Manifestoda bir Uluslararası Dijital Haklar Beyannamesi çağrısında bulunuldu.

Manifesto İngiltere’de Guardian’da yayınlandı.

Nobelli yazarlar Orhan Pamuk, J.M. Coetzee, Elfriede Jelinek, Günter Grass ve Tomaz Tranströmer’in imza attığı deklarasyona, Türkiye’den Yaşar Kemal, Buket Uzuner ve Murathan Mungan destek verdi.

Dijital veri kopyalamanın hırsızlıktan farkı olmadığının ifade edildiği metinde gözetlemenin düşünce ve ifade özgürlüğünü tehlikeye soktuğu belirtildi.

‘Kitlesel gözetlemeye karşı yazarlar inisiyatifine’ www.change.org/gozetleniyoruz  adresinden destek verilebiliyor.

81 ülkeden metne imza koyan diğer isimlerden bazıları şöyle Günter Grass (Almanya), Arundhati Roy (Hindistan), Amos Oz (İsrail), Tarık Ali (İngiltere), Ian McEwan (İngiltere), Louis de Bernieres (İngiltere), Hanif Kureishi (ABD, Pakistan), Paul Auster (ABD).

Deklarasyonun tam metni ise şöyle:

DİJİTAL ÇAĞDA BİR DEMOKRASİ SAVUNMASI

“Kitlesel gözetlemelerin son aylarda arttığı bilinen bir gerçek. Devlet, birkaç tık ile cep telefonunuza, emailinize, sosyal ağlarınıza ve internette yaptığınız aramalara ulaşabiliyor.

Politik eğilimlerinize, eylemlerinize ulaşılabiliyor. İnternet şirketlerinin işbirliği ile bilgileriniz toplanıyor ve depolanıyor, böylece yapacağınız tüketim ve alışkanlıklarınız öngörülebiliyor.

Bireyin dokunulmaz bütünlüğü demokrasinin temel taşıdır. İnsan bütünlüğü bedenin ötesindedir. Bütün insanların düşüncelerinde, kişisel çevrelerinde ve iletişimlerinde gözetlenmeme ve rahat bırakılma hakkı vardır.

Bu temel insan hakkının içi, kitlesel gözetleme amacı ile teknolojik gelişmelerin devletler ve şirketler tarafından kötüye kullanımı yoluyla boşaltılmış, hükümsüz kılınmıştır.

Gözetleme altında olan biri artık özgür değildir; gözetleme altında olan bir toplumda ise demokrasi yoktur. Demokrasinin geçerliliğini sürdürebilmesi için, demokratik haklarımız gerçek alanda olduğu kadar sanal alanda da uygulanmalıdır.

Gözetleme, özel alan ihlalidir ve düşünce ve ifade özgürlüğünü tehlikeye sokar.

Kitlesel gözetleme her bir vatandaşı potansiyel şüpheli olarak görür. Tarihi miraslarımızdan biri olan masumiyet karinesini alt üst eder.

Gözetleme, devlet ve şirketler gizlilik içinde hareket ederken bireyi şeffaf kılar. Gördüğümüz gibi bu güç sistemli olarak kötüye kullanılır.

Gözetleme hırsızlıktır. Bu bilgiler kamu malı değildir: bize aittir. Davranışlarımızı öngörmek için kullanıldığında, başka bir şeyden yoksun bırakılırız: demokratik özgürlüğün olmazsa olmazı olan hür irade ilkesi.

Herkesin, demokratik vatandaşlar olarak, kişisel verilerinin yasal yollardan hangi ölçüde ve kimler tarafından toplanabileceğine, saklanabileceğine, işlenebileceğine karar verme; bu verilerin nerede saklandığı ve nasıl kullanılacağı hakkında bilgi sahibi olma; verilerin yasal olmayan biçimlerde toplanması durumunda silinmesini sağlama hakkına sahip olmasını talep ediyoruz.

Tüm devletleri ve şirketleri bu haklara saygılı olmaya davet ediyoruz.

Tüm vatandaşları bu hakları korumaya çağırıyoruz.

Birleşmiş Milletleri dijital çağda insan haklarının korunmasının önemini kabul etmeye ve Uluslararası Dijital Haklar Beyannamesi oluşturmaya davet ediyoruz.

Tüm devletlerin bu anlaşmayı imzalamaya ve bağlı kalmaya davet ediyoruz.”

BBC Türkçe