Bu da Dijital Nostalji!

Maziye bir bakıver neler neler bıraktık… İnternet hayatımıza gireli yaklaşık 20 yıl oluyor. Peki internetin ilk zamanlarını hatırlayanlar var mı? Daha Facebook’un, Twitter’ın olmadığı yıllar… Hani şu mIRC ve icq’da chat’leşilerek arkadaş bulmaya çalışıldığı y...

Bu da Dijital Nostalji! (5 Kasım 2012)

Maziye bir bakıver neler neler bıraktık…

İnternet hayatımıza gireli yaklaşık 20 yıl oluyor. Peki internetin ilk zamanlarını hatırlayanlar var mı? Daha Facebook’un, Twitter’ın olmadığı yıllar… Hani şu mIRC ve icq’da chat’leşilerek arkadaş bulmaya çalışıldığı yıllar… Telefondan internete bağlanırken faks sesi gibi dial up’tan çıkan dıııt, dıııt sesleri ve internete bağlıyken telefonun iptal olması! Yaşayanları gülümsetecek, o yılları yaşamayan genç kuşakları ise şaşırtacak bir nostalji yolculuğuna çıkartıyoruz…

1. mIRC’e gel!

Önce turk.net’in temalı sohbet odaları vardı. Sonra mIRC’in chat odalarında, icq’nun ‘A-o!’ seslerinde yakalamaya başladık eşi dostu. Artık onlar Messenger’da, Gtalk’ta, Facebook’da, Twitter’da.

2. İlk adres: ayse1978@hotmail.com

Hayatının ilk mail adresini alanlar, elbette önce kendi ismini dener. Baktı çoktan yüzlerce Osman, binlerce Ayşe aynı yoldan geçmiş o zaman yanına bir numara eklemek gerekirdi. Ne hikmetse herkes de doğum tarihini eklerdi. Zamanla bu adresler çöpe atıldı.

3. Dial up sesleri ovalara yayılır

İnternete telefondan bağlanılan zamanların fon müziği dıııt, dıııt şeklinde uzaya ve bağlanmadıkça insanı delirten bu sesti. Tüplü ekranın ortasındaki ‘Bağlantınız gerçekleşiyor’ ikonuna göz kilitlenip sabırla beklenirdi.

4. ’Abi öyle acayip bi site keşfettim ki’

Sanal dünyayı keşfe yeni başlanılan dönemin vazgeçilmez klişesidir “Abi bir site keşfettim…” diye başlar ve devam eder. O dönemler için hemen hemen her site zaten ilginçtir.

5. ‘Bizim kız internetteydi de’

Bir dönemin anne baba şikayeti evladın aile telefonunu gasp ederek internete bağlanmasıydı. Arayıp da sürekli meşgul sesi duyan akrabaya “Bizim kız internetteydi de” diye yakınılırdı. Bir de “Anne sakın telefonu açma ha” tembihleri vardı tabii.

6. Chat samimiyeti

Koskoca ekranı kaplayan ‘arkadaşlık’ sitelerinde kısmet/geyik muhabbeti aranırdı. internetten garip nickname’i olan, hayatta yüzünü görmediğimiz insanlarla gereksiz samimiyet ortamları yaratılırdı. Mesele yeni olduğu için samimiyet hızla ilerlerdi. Ayar yoktu.

7. Chat’te tanışıp evlendiler

Bir dönem insanların ‘chat’te tanışıp sonra da nikâh kıymalarının bir haber değeri vardı. Böyle bir aşk modeli çok yeni ve ilginç geliyordu. Ne kadar evli kaldıklarını bilmiyoruz.

8. Arama motoru sorunsalı

Malum internet ‘Google öncesi’ ve ‘Google sonrası’ olarak ikiyi ayrılıyor. İnternet ilk zamanlarında aradığımızı nasıl buluyorduk. ‘Altavista’ diye bir arama motoru vardı, Hotbot vardı. Yahoo iyice eskilerden. Ama o zaman internet dardı, hiçbiri pek fazla şey bulamıyordu.

9. Nick’in ne?

‘Cennettekişeytan is online’, ‘lolita2000 is offline’larla geçti bir dönem. Nick bir kere oturdu mu değişmezdi, bir de o dönem okul sıralarında olanlar için nick’i sıraya kazıma olayı vardı.

10. Türkçe karakter meselesi

İnternet acemiliğinin bir diğer türü de yanlış adreslerde gezinme haliydi. Site adları tam olarak akılda tutulmadığı için, Türkçe karakter yazılamayacağı da tam kafaya oturmadığı için, üç kere yazılması gereken ‘w’ daha az ya da daha çok yazıldığı için aradığınız siteye ‘geçici’ olarak ulaşılamazdı.

11. Sen internetin neresindensin?

İnternet acemiliğinin sonuçlarından birisi de mail adresi alırken yaşanır. Olaya hâkim olmadığınız için Türkiye’ye adresli ‘tr’ yerine İngiltere üzerinden ‘uk’ ya da Fransa üzerinden ‘fr’ ile biten adresler alırsınız. Ama hata “Bu adresi İngiltere’deyken almıştım” şeklinde hava atmanıza olanak sağlar.

12. Kağıttan okumak iyidir

İnternetin şahane bir şey olduğu kabul edilmiş, bünye buna uyum sağlamıştır. Fakat ekrandan okumayı daha kendine yediremeyip kağıt alışkanlığından vazgeçemediği için her şey yazıcıya yollanmıştır. Kaç milyar ağaç gitti o dönem…

13. Junk mail’lerin temiz hisleri sömürmesi

Guetamala’daki akrabalarımızdan miras kaldı ya da siteyi ziyaret eden 10 bininci kişi olarak hediye kazandık… Ani kazancımıza kavuşmak için, tıklamak, kredi kartı numarasını ya da hesap numaramızı vermemiz yeterliydi! Henüz junk mail konseptiyle tanışmamış acemi internet kullanıcıları, acı tecrübeler yaşadı.

14. Disketteki web sitesi

Elbetteki o zamanlar olayımız disket. Disketin okumaması diye bir mesele var. Bazılarımızın o dönem bir internet sitesini diskete kaydetmek gibi gayesi olurdu. Bu bir sürü sarı klasör ve tek tek tıklandığında hiçbir manaya gelmeyen acayip nesneler olurdu. Disketten web sitesi açmak zor mesaiydi.

15. İnternet kafeden arkadaşım

Mahallenin internet kafesi evlerinden internet bağlantısı olmayan yahut anasının babasının gazabından korkanların kaçış yeriydi. Bugünkü gibi sadece taze ergenlerin oyun oynadığı yerler değil, master tezi için çalışanların falan gittiği yerdi internet kafeler. Orada dostluk, ahbaplık vardı.

16. 146’nın gazabı

90’lı yılların sonlarında internete bağlanan her bireyin en az bir kere nasibini aldığı belaydı 145 ve 146. Diğer numaralara göre daha hızlı bağlanırdı ve hat sık sık kesilmezdi. Ancak bu bağlantı numaraları üzerinden yapılan internet keyfinin acısı, bir ay sonra gelen ‘sağlam’ telefon faturasıyla çıkardı.

17. Sevgili Patricia teyze

‘Microsoft servetini dağıtıyor’ temalı e-mail’lerin öznesiydi Patricia teyze. Bir bilgisayar firması için çalışan ‘bir arkadaşın’ annesi olan Patricia hanım, bu mail’leri ilettiği için yüklü bir miktar çek almıştı. Biz de zengin olma hayalleriyle bu mail’leri iletir, kısırdöngüye yeni bir zincir halkası olarak eklenirdik.

18. Popçuların web şubeleri

Her nevi sanatçının kişisel site açması, adına okul yaptırmış muamelesi görür, çok büyük bir şey sanılırdı. Sadece kendine web sitesi açtı ve oradan ‘fanlarıyla’ buluşacak diye birtakım popçularla söyleşiler yapılırdı.

19. İnternette sınırsız özgürlük

İnternetin ilk yıllarında istediğimiz siteye özgürce, devlet engeli olmadan girebiliyorduk. Zamanla sansür ve kısıtlamalar hayatın parçası oluverdi. O günlerde hangi siteye nasıl erişebileceğimizi denetleyen bir kurum yoktu, özgürlük vardı.

20. I kiss you Mahir

Erken internet döneminin şöhretleri de ayrıydı. Mahir Abi, hali tavrı, bıyıkları ve özlü sözleriyle bir dönem bir numaraydı. Sonra Borat karakteriyle benzerlikleri uzun uzun tartışıldı.

21. Bu hafta mail’lerime bakmadım

Eskiden mail trafiği de 1950’lerde İstanbul trafiğine benzediğinden öyle her gün inbox kontrolü lüzumsuzdu. Zaten herkesin bırakın öyle cik cik cep telefonunda, evinde interneti yoktu. Dolayısıyla mail’leri haftada bir kontrol eden çoktu. Bu yolla iletişmek zordu.

22. DVD neyin kısaltması?

O zamanlar en fazla CD ‘yakılırdı’. Bunu becerebilen bilgisayara da zaten güzel gözle bakmak şarttı. Sonra VCD çıktı. DVD’nin neyin kısaltması olduğunu bilen yoktu. Öyle zamanlardı.

23. Sanal seks sosyolojisi

‘Sanal’ lafının yeni türediği ve sosyolojik bir kavram olarak pek zevkle tartışıldığı zamanlardı. ‘Sanal seks’ bu anlamda en iç gıcıklayıcı başlıktı. Popüler dergiler, hafta sonu ekleri harıl harıl bu konuyu araştırırdı.

24. Sen anladın onu: Asl

Aslında kimse ‘asl’nin açılımını bilmez, ama chat ya da sohbet odası ortamlarında ‘asl’ dendi mi, karşıdaki de anlardı manasını. Age (Yaş)- Sex (Cinsiyet)-Location (Yer)’in kısaltması olan asl’yi 1997’den sonra kullanan oldu mu gerçekten?

25. Kopyala, yapıştır, acele et

İnternette kaldığınız her dakika için para verildiğinden, derin bir nefes alarak ve çok iyi plan yapılarak bağlantı kurulurdu. Bulunan siteler okunmaz hemen bir word sayfası açılarak yazılı kısımlar yapıştırılırdı. Vakit nakitti çünkü.

(Derleme: Radikal)