Amiral Gemisi Su Almaya Başladı!

Medya, Türkiye’nin en kârlı gazetesi olarak bilinen Hürriyet’in açıkladığı zararı konuşuyor. Bugüne kadar basının amiral gemisi olarak bilinen Hürriyet hızla tiraj kaybetti, hızla tiraj kaybettiği gibi reklam geliri de azaldı ve sonunda Doğan Grubu’nun lokomotif...

Amiral Gemisi Su Almaya Başladı! (17 Mayıs 2013)

Medya, Türkiye’nin en kârlı gazetesi olarak bilinen Hürriyet’in açıkladığı zararı konuşuyor.

Bugüne kadar basının amiral gemisi olarak bilinen Hürriyet hızla tiraj kaybetti, hızla tiraj kaybettiği gibi reklam geliri de azaldı ve sonunda Doğan Grubu’nun lokomotifi zarar açıklama noktasına geldi.

Şaşırtıcı mı? Hayır. Alarm zilleri AKP iktidarının ikinci seçim zaferinden beri belliydi. Bir zamanlar Türk basınının en büyük trend belirleyicisi olan Hürriyet Pazar’ın tirajı düşmeye başladı önde. 800’binlik Pazar günü tirajı 500 binlere düştü. Patronaj bu tehlikeyi görmedi, bunun gazete pazarının yaşadığı genel sıkıntının yansıması olduğunu düşündü.

Oysa Pazar okuru çok net bir mesaj veriyordu yönetimine: AB grubu, yani para harcayan, tüketen, reklam verenin hedef kitlesini Hürriyet artık doyurmuyordu. Pazar günlerinin olmazsa olmazı değildi Hürriyet.

2007 yılında Emin Çölaşan’ı kovdu Hürriyet. 70 bin okur gitti, büyük bir çoğunluğu hala dönmedi.

Ardından Bekir Coşkun gitti…

Ertuğrul Özkök görevden alındı…

Oktay Ekşi kovuldu…

Cüneyt Ülsever, Özdemir İnce gibi yazarlar gönderildi…

Soner Yalçın’ı cezaevinde iken haber vermeden işten çıkardılar.

Tufan Türenç’in yazılarına son verildi…

Ferai Tınç dayanamadı, ayrıldı.

Yerlerine Taha Akyol geldi. Ankara’ya hemen hemen bütün haberleri hükümete onaylatan bir temsilci atandı. Hürriyet gazetecilikten uzaklaşmaya, kimseyi ürkütmemeye başladı.

Ve böyle böyle kan kaybetmeye, zarar etmeye başladı.

Sözcü’nün 300 bin tirajı nereden geliyor zannediyorsunuz? 50 bin bandındaki onca gazeteyi, Yurt’u, Aydınlık’ı vs kimler okuyor zannediyorsunuz? 

Hürriyet yönetimi Sözcü’yü küçümsedi. Ne ilginç ki Sözcü’nün evveli Doğan Grubu’nun Gözcü gazetesiydi ve o da sudan sebeplerle kapatıldı. Aydın Doğan’ın hükümet rahatsız oluyor diye kapattığı gazete kendisinin en büyük rakibi oluverdi. Bugün reklam veren de Sözcü’yü kabul etti. Bebek Kahve’de, Bodrum’da plajlarda insanlar Sözcü okuyor. THY business class’ına yolcular inatla Sözcü sokuyor, hosteslere Sözcü’yü soruyor. İş dünyası da Sözcü’nün etkisini kabullendi ki Vodafone, Turkcell gibi basına en çok reklam veren müesseseler basın gezilerine artık mutlaka Sözcü’den birini dahil ediyor.

Türkiye’de Beyaz Türkler gazete okur ve Beyaz Türkler artık Hürriyet okumayı bıraktı. İşte Hürriyet de bu yüzden zarar etmeye başladı.

Doğan Grubu kriz toplantıları yapıyor. Danışmanlar tutuyor, yurtdışındaki haber merkezlerini geziyor, raporlar hazırlıyor, ‘Ne yapabiliriz’ diye paralar döküyor.

Aydın Doğan’ın yüz binlerce doları danışmanlara harcamasına gerek yok. Bu gerçeği ona Ankara Temsilcisi de söyleyemez.

Formül çok basit: Hürriyet ya gazetecilik yapacak, ya da batacak.

Aydın Doğan servetini kaybetmemek için vergi cezasından bu yana Hürriyet’in gazetecilik yapmasını engelliyor; haklıdır da, kendisine haksız yere astronomik ceza kesildi ve basın en büyük darbeyi aldı.

Ama gazetecilik yapmamak da bir sektör olarak gazeteciliğin sonunu getiriyor, zarara yol açıyor. Her iki şekilde de kaybediyor.

Kısacası…

Aydın Doğan ya Hürriyet’i hükümete teslim edecek… Ya da Hürriyet bir süre sonra ardı ardına ettiği zararlarla kendi kendine el değiştirmek zorunda kalacak.

Odatv.com