Efsane Başkan Mujica’nın Türkiye Günleri ve Yaşam, İnsanlık, Siyaset Dersleri

KAMİL ERYAZAR ‘Dünyanın en yoksul devlet başkanı’ olarak tanıtılan ama aslında dünyanın ‘en yurttaş gibi’ başkanı olan Uruguay’ın eski efsane devlet başkanı Jose Mujica’nın İstanbul’da katıldığı etkinlikler ve açıklamala...

Efsane Başkan Mujica’nın Türkiye Günleri ve Yaşam, İnsanlık, Siyaset Dersleri (1 Kasım 2015)

KAMİL ERYAZAR

‘Dünyanın en yoksul devlet başkanı’ olarak tanıtılan ama aslında dünyanın ‘en yurttaş gibi’ başkanı olan Uruguay’ın eski efsane devlet başkanı Jose Mujica’nın İstanbul’da katıldığı etkinlikler ve açıklamaları

Maaşını yoksullara bağışlayıp, toprak yoldan gidilen mütevazı bir çiftlik evinde yetiştirdiği sebze-meyve ve çiçekleri pazarda satarak geçimini sağlayan ve 1987 model bir Vosvos'a binen eski Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujica CHP ve Tekin Yayınevi’nin konuğu olarak, DİSK’in ev sahipliğinde 10 günlük özel bir ziyaret için Türkiye’ye geldi.

Eşi ve 18 yaşındaki köpeğiyle mütevazı bir hayat süren Mujica’nın Türk ev sahiplerinden ilk isteği, “Ne olur beni lüks yerlere götürmeyin, halkla karışabileceğim yerlere gitmek istiyorum” oldu.

Mujica, Türkiye’deki programına İstanbul Şişli Belediyesi salonunda düzenlenen basın toplantısı ile başladı. Basın toplantısına, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağababa, CHP Milletvekili Şafak Pavey, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve kitabın yazarları Andres Danza, Ernesto Tulbovitz de katıldı.

“Hayatta hafif olmak, bagajsız olmak daha fakir olmak değildir, özgür olmaktır"

Jose Mujica, “Halkın büyük çoğunluğu gibi yaşamaya çalışıyorum çünkü karar veren halktır. Çoğunluğun daha iyi yaşadığı gün belki biz de daha iyi yaşarız ve daha fazla harcarız. Hayatta en güzel şey özgürlüktür. Sevdiğimiz şeyleri yapabilmek için, özgür olmak daha fazla vakte sahip olmak demektir. Yoğun bir hayatım büyük bir evim ve hizmetçilerim olursa bunlara dikkat etmek için çok çalışırım. Bu nedenle de daha az özgür olurum. Benim işlerime dikkat etmesi için başkasını görevlendirirsem bu kez de onun vaktini çalmış olurum. Bu nedenle hayatta hafif olmak, bagajsız olmak daha fakir olmak değildir, özgür olmaktır. Bu çok mazisi olan şehri tanıdığım için, İstanbul ve Türkiye'yi tanıdığım için size çok teşekkür ederim. Dünya siyasetinden pek anlamıyorum zaten Güney Amerika siyaseti beni delirtiyor" dedi.

“Siyaset para biriktirmek için değildir"

Mujica gelirinin yüzde 90'nı bağışladığının hatırlatılması üzerine ise, “Yaşamak için az şeye ihtiyacımız var. Bildiğim kadarıyla para ve zenginlik diğer dünyaya götürülemiyor. Yaşama bayılıyorum, onu satın alamazsınız ve elinizden gidiyor. Ülkemi ve halkımı çok seviyorum. Ben gidince geriye onlar kalacak ve mücadeleye devam edecekler. Parayı çok sevenlerin sanayi ve ticaretle ilgilenmesini ve bunun vergisini ödemeleri gerektiğini düşünüyorum. Siyaset para biriktirmek için değildir. Halka hizmet ederek kendini mutlu hissetmek içindir. Basit olmaktır ve halk gibi olmaktır, sıradan bir vatandaş gibi olmaktır" ifadelerini kullandı.

İmza Günü’ne katıldı

Jose Mujica’nın İstanbul’da katıldığı ilk etkinlik ise Beşiktaş’taki Kabalcı Kitabevi’nde düzenlenen İmza Günü oldu. Mujica, gazeteciler Andres Danza ve Ernesto Tulbovitz tarafından ortak olarak kaleme alınan ve Türkiye’de de Tekin Yayınevi tarafından yayınlanan “İktidarda bir kara koyun SARAYSIZ BAŞKAN Jose Mujica” adlı kitabı okurlara imzaladı. Mujica’yı görebilmek ve kitaplarını imzalatmak isteyen okurlar uzun kuyruklar oluşturdular.

Mujica işçilerle buluştu

Aynı günün akşamı ise DİSK’in ev sahipliğini yaptığı ve İstanbul Tabip Odası toplantı salonunda gerçekleştirilen  “Mujica işçilerle buluşuyor” etkinliğine, Sendikalar Birliği Başkanı Fernando ile birlikte katılarak burada bir konuşma yaptı. Mujica, mahallelerde işçi örgütlenmesi ve göçmen işçi örgütlenmesinin işçilerin birliği için önemine değindiği konuşmasında, Türkiyeli göçmen işçiler için İnşaat İşçileri Sendikası’nın mücadelesini de anlattı.

Cumartesi Anneleri’ne destek ziyareti

Seçim sürecine etki etmemek için liderlerle görüşmediğini belirten Mujica, her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda kayıplarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’ne destek vermek için eşi Lucia Topoulanski ile birlikte Taksim’e de gitti.

‘Adalet nöbeti’nin 553’üncü haftasında Annelere destek veren Mujica, Radikal’den Neşe İdil’e izlenimlerini şöyle dile getirdi:

“Türkiye halkı çok cana yakın. İnternet çağında, sosyal medyayla iç içe yaşıyoruz. Bu yüzden de gençler bizi tanıyorlar ve tanınmak çok güzel bir şey. Onlara çok müteşekkirim gösterdikleri sevgi için. Bugün Cumartesi Anneleri’nin yanında da erken ayrılmak zorunda kaldık. Bize selamlamak için oraya gideceğimizi söylediler ama gittiğimizde polisi ve basını gördük. Orada olacaklarını bilmiyorduk. Bence hata ettik oraya giderek. Bir nedenle oradalar ve biz onları polis ve basınla rahatsız ettik. Acı çeken insanlar onlar. Uruguay’da ve Arjantin’de çok uzun bir mücadele verdik kaybolan kişilerin akıbetleriyle ilgili. Dolayısıyla bu konuyu çok yakinen bildiğimiz için onlarla, acı çeken insanlarla dayanışma göstermek istedik.”

Mujica’nın Türkiye Programı

Jose Mujica İstanbul’dan sonra Eskişehir ve İzmir’de de birtakım etkinliklere katılacak. 7 Kasım Cumartesi günü yine İstanbul’da Beylikdüzü ve Şişli Belediyeleri tarafından düzenlenen etkinliklere katılacak. 8 Kasım Pazar günü de Tüyap Kitap Fuarı’na katıldıktan sonra Türkiye’den ayrılacak. Tam programını aşağıda görebilirsiniz.

Mujica’dan yaşam, insanlık ve siyasete ilişkin özlü sözler

Dünyanın takdirini kazanan efsane başkan Jose Mujica, Hürriyet’ten Çınar Oskay’a verdiği söyleşide yaşam, insanlık ve siyasete ilişkin her biri ‘özlü söz’ niteliğini taşıyan ilginç açıklamalarda bulundu.

Jose Mujica, maaşını yoksullara bağışlayıp başkanlık sarayına çıkmayı reddetmesine ilişkin olarak, "Bir devlet başkanının halkının nasıl yaşadığını görmesi gerekir. Başka ıvır zıvırla çok uğraşırsanız buna vaktiniz kalmaz" dedi. Mujica, "Zengin olmak isteyen insan, eninde sonunda ruhunu şeytana satar" ifadesini kullandı.

“Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada solun en büyük sorunu ‘birleşememek’”

Mujica, mağlubiyetlerin zaferlerden çok daha öğretici olduğunu, toplumu değiştirmenin en zor yolunun kültürü değiştirmekten geçtiğini söyledi. Mujica, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada solun en büyük sorununun ‘birleşememek’ olduğunu belirterek, ilerleme mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini de vurguladı.

Jose Mujica Taksim'de kaldığı otelde kahvaltı yaparken, Taksim Meydanı'nın neden yeşillendirilmediğini sormuş

Söyleşiden derlediğimiz ‘özlü söz’ niteliğini taşıyan bazı ilginç açıklamalar:

● Düşündüğün gibi yaşarsan, yaşadığın gibi düşünürsün.

● Sade, yüksüz, bagajsız, maddi kaygıları olmayan, yalın bir hayat… Hoşuma giden, istediğim şeyleri yapabilme… Benim için özgürlük bu demek.

● Bir devlet başkanının halkının nasıl yaşadığını görmesi gerekir. Başka ıvır zıvırla çok uğraşırsanız buna vaktiniz kalmaz.

● Mağlubiyetler, zaferlerden çok daha öğreticidir.

● İleriye bakıyorum. Çünkü geçmişte olanların telafisi yok.

● Merdivenleri basamak basamak çıkmak gerek. Çok radikal adımlar atarsam uğruna çarpıştığım hiçbir şeyi beceremem. Lafta kalır. Konuşurum, bağırır, çağırırım, ama bu hiçbir şeye çözüm olmaz.

● Üretim araçlarının dağılımını değiştirirsek toplumu da değiştireceğimizi düşünüyorduk. Yanılıyormuşuz. Kültürü değiştirmezsen hiçbir şey değişmiyor. Ve en zoru da kültürü değiştirmek. Yeni ve farklı bir kültür yaratmanın merkezinde felsefe ve etik yatıyor.

● Benim jenerasyonum, bir gün daimi toplumsal adaleti yakalayacağına inandı. Bu gerçekçi değildi. İlerleme mücadelesi asla bitmez. Yani kaybedersek, bu mahvolduğumuz anlamına gelmez. Mücadeleye yeniden başlayabiliriz. Ama zafere ulaşırsak da bu kesin bir zafer olmaz…

● Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada solun derdi ‘birlik’ti. Uruguay’da sol, birlik olması gerektiğini öğrendiği gün, ortak programlar yaratmayı, beraber yürümeyi öğrendiği gün kazanmaya başladı. Kazandık, çünkü birleştik. Farklılıklara saygı duyarak birlik olduk. Birleştiğinizde gerçek bir alternatif olmaya başlıyorsunuz. İnsanlar aptal değil. Hayatlarının ellerinden kaymasını istemiyorlar. Kimse boş laf, fikir tartışması istemiyor. Gerçek şeyler istiyorlar. Tartışma ve fikirler için değil, iktidar için kavga etmek gerekir. İktidara oynamak için güçlü olmak gerekir. Güçlü olmak büyük kalabalıklarla mümkündür. Oldukça basit ama solun bunu anlaması çok kolay olmuyor.

● Kirlenme tüketim medeniyetinin bir sonucu. Zengin olmak isteyen insan, eninde sonunda ruhunu şeytana satar. Bu çağımızın bir hastalığı. Tüketim medeniyeti bir örümcek ağı gibi, hepimizi yakalıyor. Mutluluğu, bitmek bilmeyen bir iştahla bir şeyler satın almakta sanıyoruz. Böyle bir sistemde bozulmak çok kolay.

● En katlanamadığım şey de realiteyi kabul etmemektir.

● (Obama)  Amerikan politik sisteminin bize verebileceği en iyi insan.

● (ABD’nin Küba ambargosu)  Çok absürt bir durum. ABD gibi devasa bir gücün, yanı başındaki küçücük bir adadan bu kadar korkması gülünç. Tarih hep şunu gösterdi: Ambargoda hep garibanlar zarar görür. Devleti cezalandırmış olmazsınız. Yoksullar zarar görür. İyi ki bitiyor.

● Che Guevara’nın bıraktığı gibi bir miras bırakacağımı sanmıyorum. Muhtemelen yatağımda romatizmalı bir ihtiyar olarak öleceğim!

● Aşk en önemli şeydir, hayatın motorudur. Aşk olmazsa hayat da olmaz.

● İnsan daha iyi bir toplum kurmak için çabalamalı. Bu belki sosyalizmdir ama başka araçlara da ihtiyaç var.

● İnsanın bencil bir tarafı var. Ama medeniyet dayanışmacı toplumlar da çıkarabiliyor. İnsan kendini geliştirebilen tek canlı. Ama aynı zamanda kendini yok edebilecek tek canlı…

Çınar Oskay’ın Hürriyet Pazar’da yayınlanan Mujica ile söyleşisinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Jose Mujica’nın ilginç yaşam öyküsünü de buradan okuyabilirsiniz.