AKP İktidarında Türkiye’de Gazetecilik

11 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan AK Parti hükümetinin medyaya uyguladığı baskıları konu alan ve gazeteciler tarafından kaleme alınan kitaplar peş peşe yayınlanmaya başladı. Geçen yıl Haziran ayındaki Gezi Direnişi ve yılsonundaki 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruş...

AKP İktidarında Türkiye’de Gazetecilik (16 Şubat 2014)

11 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan AK Parti hükümetinin medyaya uyguladığı baskıları konu alan ve gazeteciler tarafından kaleme alınan kitaplar peş peşe yayınlanmaya başladı.

Geçen yıl Haziran ayındaki Gezi Direnişi ve yılsonundaki 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sürecinde doruğa çıkan, son günlerde medyada yer alan “Alo Fatih” ses kayıtlarıyla da gündeme oturan basın üzerindeki iktidar baskılarını konu alan kitaplar peş peşe raflarda yer almaya başladı.

Ana akım medya Gezi Direnişi’ni devekuşu gibi başını toprağa sokarak görmemezlikten gelmiş ama olaylar sırasında CNN Türk’te yayınlanan belgesel nedeniyle penguenlerle simgeleşmişti.

Türk medyasında yaşanılan bu olağanüstü dönem gazeteciler tarafından kitaplaştırılmaya başlandı. İşte bunlardan bazıları:

ABLUKA

Mustafa Hoş / Destek Yayınları

24, NTV ve +1 gibi büyük kanallarda yöneticiyken patron müdahalesi yüzünden görevi bırakan Mustafa Hoş, ülkenin geldiği halin medya üzerindeki etkisini yaşadıklarıyla anlattığı kitabı ‘Abluka’yı yayınladı.

Medya hiç böyle anlatılmadı. Bu kitap, AKP/Cemaat ortaklığında kurulan Neo-Türkiye’deki medyanın biat yolculuğunu gözler önüne seriyor.

“Soru, dekor bezini yırtıp sahnenin arkasında gizli olanı gösteren bıçak gibidir” der Milan Kundera. Bu kitapta dekor bezini yırtacak ve sahnenin arkasında gizlenen her şeyi ortalığa saçacak çok soru var, cevaplarıyla birlikte…

• Bugünün en kudretli adamı Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, hangi televizyon kanalının koridorlarında dolaşıyordu?
• Ahmet Hakan Coşkun’un NTV’ye transferini kim engelledi?
•Akşam Gazetesi’nde, “Bu artık devlet gazetesi, devlet gazetesine yakışan manşetler olacak” diyen kimdi?
• Azerbaycan hangi gazeteciyi, neden istenmeyen adam ilan etti. Dışişleri Bakanlığı niye NTV’ye sözde nota verdi?
• Erdoğan’ın Tunus gezisinde Gezi Direnişi için cihat kararı nasıl alındı?
•24 TV, nasıl ‘AKP kanalı’ yapıldı? “Bizden ol. Gel bizi kurtar” diye hangi gazeteciye teklif götürüldü?
• ‘Gezi Direnişi’nde NTV kapısında protesto gösterileri yapılırken içeride neler yaşandı? Gezi, NTV’ye nasıl ‘kepenk’ oldu?
• HaberTürk’ü ele geçirmek için AKP ve Cemaat nasıl kapıştı? Yasin Al Kadı bu kavganın içinde nasıl yer aldı?
• Mısır’daki askeri darbe sırasında hangi kanalın patronu, editör masasına oturup Başbakanlıktan gelen direktifleri (kj) ekrana yazdı?
• Derin Habertük’ü deşifre eden yazı medya sitelerinden nasıl buharlaştı?
• Artı1’de kimler istedi ve nasıl sansür uygulandı? Kanalın patronu kimden korktu ve bembeyaz kesildi?
• 3 Temmuz’daki Fenerbahçe Operasyonu’nda hangi gazeteci komutandı? “Bir rüzgâra kapıldık” itirafını kim yaptı?
• Pensilvanya’da huzura varan gazeteciler kimler? Bu gazeteciler AKP/Cemaat savaşında ne rol oynadı?
• AKP/Cemaat kavgası neden başladı, nasıl bel altına indi? Haber merkezlerinde hükümet ve cemaat komiserleri ne yaptı?
• İnci kefali, Gezi Direnişi’ni nasıl kırdı?
• CNNTÜRK’te kim interkomdan sansür yaptı?
(Tanıtım Bülteninden)

5NE1KİM

Mustafa Alp Dağıstanlı / Postacı Yayınevi

Türkiye’de gazeteciliğin harcında sansür ve otosansür var. 1829’da çıkan ilk Türkçe gazeteden 185 yıl sonra geldiğimiz yere bakılırsa bir arpa boyu yol gidemediğimiz ortada. Bu durumda siyasi kültürün ve iktidarın payı olduğu kadar gazetecilerin meslek ilkelerine sahip çıkmada gösterdiği zaafın da çok büyük payı var. 5 Ne? 1 Kim?, AKP dönemini ele alıyor ve medyanın büyük bölümünün nasıl bir propaganda aygıtına dönüştüğünün hikayesini anlatıyor.

5 Ne? 1 Kim?, bu hikayenin isim isim sayılan kahramanlarının medyayı nasıl köleleştirdiğini gazete ve televizyonların mutfağından gerçek hikâyelerle sergiliyor.

(Tanıtım Bülteninden)

 

 

BATSIN BÖYLE GAZETECİLİK

Derya Sazak / Boyut Yayın Grubu

“İmralı Zabıtları”nı yayınlayarak tarihi bir gazetecilik olayına imza atan Derya Sazak yönetimindeki Milliyet Gazetesi, Başbakan’ın “Batsın Sizin Gazeteciliğiniz” çıkışına muhatap oldu. Önce Hasan Cemal, ardından Can Dündar ve Derya Sazak gazeteden uzaklaştırıldılar.

Milliyet Gazetesi patronajı “Beyefendi Gazeteciliği” taçlandırma yarışında ön saflarda yer almış oldu.

Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği’nden alındıktan sonra köşesinin de kapatıldığı gazeteyle yolları ayrılan Derya Sazak’ın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hasan Cemal’i hedef alarak dile getirdiği “Batsın senin gazeteciliğin” sözlerine gönderme yapan “Batsın Böyle Gazetecilik” kitabında anlattıkları tartışılıyor.

Sazak, Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e verdiği söyleşide,  Başbakan’ın araması üzerine “paniklediğini” vurguladığı gazetenin patronu Erdoğan Demirören’in “Hasan Cemal’i atalım” dediğini açıkladı. Diğer yandan Hasan Cemal’i, Milliyet’te yayımlanmayan son yazısı T24’te çıkınca “tepesi atarak işten çıkardığını” söyleyen Sazak, gazetede patronun bazı haber konularına çektiği kırmızı çizgileri de dile getirdi. Sazak, “Ormandı, AVM’ydi, ulaştırmaydı, bayındırlık ve çevre gibi Demirören’in hassas olduğu ve ucu onlara dokunan haberleri yapmazdık. Çünkü bu haberleri yaptığımızda olay oluyordu” dedi. Sazak, gazeteyi yönetirkenki çizgisini ise “Ben en iyi dönemimi yaşadım, ne sansür, otosansür yaptım” iddiasıyla açıkladı. Vimeo sitesi mahkeme kararıyla kapatıldı. Siteye giren kullanıcıların bir kısmı ‘Ulaşmaya çalıştığınız internet sitesi İstanbul 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08.01.2014 tarihli 2014/23 D. İş ve / sayılı kararı ile erişime engellenmiştir’ mesajıyla karşılaşırken, bir kısım kullanıcılar ise bu mahkeme kararını da görüntüleyemiyor ve sayfa yüklenemiyor.

Ancak DNS ayarlarını değiştiren veya VPN gibi (Sanal Özel Ağ) yöntemleri kullanan kullanıcılar siteye girmekte herhangi bir sıkıntı yaşamıyor.

2004 yılında Jake Lodwick ve Zach Klein tarafından ABD’de kurulan ve kullanıcıların videolarını paylaşabilmelerini ve görüntüleyebilmelerini sağlayan Vimeo dünyanın en çok tıklanan 100 sitesi içinde yer alıyor.

Sizi çok üzdük başbakanım!

Derya Sazak’ın Hasan Cemal ve Can Dündar itiraflarının da yer aldığı kitabında en çok ses getirecek kısım Demirören’le ilgili. Sazak’ın aktardığına göre, Milliyet’in sahibi Erdoğan Demirören, yayınlandığında olay yaratan “İmralı Zabıtları” için Başbakan ile görüştü.

O görüşmede de Erdoğan’a;

-“Sizi çok üzdük. Milliyet’i hemen uygun gördüğünüz birine satmaya hazırım” dedi.

Erdoğan’ın ummadık yanıt

Sazak’ın aktarımına göre, Başbakan yanıt olarak Demirören’e;

-“Alırken bana mı sorunuz da şimdi kime satacağınızı bana soruyorsunuz” karşılığını verdi.

‘Nagehan alçı bombası’

Sazak, kitabında Akşam yazarı Nagehan Alçı’nın Milliyet’te yazmaya başlamasıyla ilgili de “Demirören’lere direnemediğim olay” itirafında bulunuyor.

Erdoğan Demirören’in oğlu Yıldırım Demirören’in Başbakan Erdoğan’a ‘Nagehan Alçı’ya yazdıracağına’ dair söz vermiş. Derya Sazak bu durumu Erdoğan Demirören’e aktarınca şöyle bir karşılık almış:

-“Nagehan da kim? Yok kardeşim. Almayacaksın. Oğlumun verdiği sözler yüzünden Beşiktaş’ta 150 milyar batırdım. Böyle giderse bu gazeteyi yönetemem. Yıldırım birilerine söz vermiş, ama Nagehan’a Milliyet’te yazdırmak istemiyorum. Alacaksak bile bir süre maaşını öderiz ama başlatmazsın.”

Demirören’den ‘abbas’ı atacağım’ sözü

Sazak, kitabında Demirören’in gazetenin yazarlarından Abbas Güçlü’nün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile tartışması üzerine Arınç’ı aradığını söyledi.

Sazak’a göre, Demirören’in “Abbas’ı atacağını” söylemesi üzerine Arınç, “Gerek yok” karşılığını verdi.

Üçünü çıkarsak ne olur?

Derya Sazak’ın Milliyet’in patronuna dair ifşaları bu kadarla sınırlı değil. Demirören, Fikret Bila’ya çağırıp sormuş;

– “Bu üçünü de çıkarsak ne kaybederiz?”

“Bu üçü” dediği kişiler; Hasan Cemal, Derya Sazak ve Can Dündar…

Ve iki bomba detay

– Derya Sazak: “(Mehmet Ali) Birand’ın cenazesinde Erdoğan Demirören elini uzatınca Cemre Birand arkasını dönüverdi. Erdoğan Bey’in eli havada kaldı. Umur (Birand), ‘Yürüyelim beyler’ dedi.”

Gülen için doktor aramış

– Derya Sazak: “O gün Demirören’ler üzgündü. Cleveland Clinic’te bir doktoru sordular. Aileden biri hasta sandım. Meğer Fetullah Gülen rahatsızlanmış.”

SAHİ BENİ NEDEN ALMADILAR?

Serdar Akinan / Kırmızı Kedi Yayınevi

Gazeteci Serdar Akinan, başından geçenleri ve Türkiye’de olan biteni anlatmak üzere bir roman yazmaktadır. Romandaki karakterler ve olaylar günümüzdeki bildik simalardır. Ancak Ahmet Şık’ı, Nedim Şener’i, Soner Yalçın’ı bir gecede terörist yapan o gizli el Akinan’a da uzanır. Böylece Münih’e, Cenevre’ye, Viyana’ya, İsviçre Alpleri’ne, Paris’e, Şam’a, Kandil’e uzanan nefes kesici bir kaçış öyküsü başlar. Sahi Beni Neden Almadılar? bir solukta okunacak, çok ses getirecek ve tartışılacak bir kitap.

•  Habertürk’ün kuruluş hikâyesindeki “Aslan Abi” kimdi?

•  Esrarengiz telefonlar ve elektronik postalar kimlerden geldi?

• Yüksekova’da Umut Kitabevi bombalandığında Mehmet Ağar ne diye telefon etti?

•  Hrant Dink cinayetinde cemaatin rolü neydi?

•  Medya bu süreçte nasıl bir sınav verdi?

İŞTE KOVDURAN YAZILAR

Nuri Kayış / Tanyeri Kitap

Bu kitapta Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Necati Doğru, Oktay Ekşi, Rahmi Turan, Özdemir İnce, Serdar Akinan, Metin Münir, Balçiçek İlter, Semih İdiz, Cüneyt Ülsever, Ece Temelkuran, Mehmet Altan, Nuray Mert, Ergun Babahan, Ali Akel, Yıldırım Türker, Ahmet Altan, Hasan Cemal, Tamer Korkmaz ve Andrew Finkel’in hangi yazıları nedeniyle çalıştıkları gazetelerden kovuldukları anlatıldı.

Medyanın sermaye yapısı böyle oldukça iktidarların yazar kovdurması kolaydır. Gazete patronunun aynı zamanda bankası, sigorta şirketi, müteahhitlik firması, enerji santralı, oteli, alışveriş merkezi, LPG tesisi, madeni varsa, ithalat ve ihracat yapıyorsa, devletle, bürokrasiyle binbir türlü iş ilişkisi içindeyse iktidarın talepleri karşısında çoğu defa direnemez.

Yazarların iktidarın telkinine ve patronların keyfine göre işten çıkarılmasını önlemenin birinci ve en etkin yolu medyanın sermaye yapısının değişmesi ve gazete patronunun başka işlerle uğraşmasının önlenmesidir.

Yazarından muhabirine, sayfa sekreterinden matbaa işçisine kadar medya sektöründe çalışanların sendikalı olmaları, patron baskısına boyun eğmeden görevlerini profesyonelliğin gereklerine uyarak yerine getirmelerini sağlayabilir.

Ve tabii ki gazete okurları…’Yazarların kovulduğu gazeteleri okumak istemiyoruz’ deme hakları, hatta sorumlulukları yok mudur?”
(Tanıtım Bülteninden)

TAPE’DEN KODESE

Lokman Dağ – Savaş Akın / Postiga Yayınları

Vatan gazetesi polis muhabiri yazar Savaş Akın
Ve Fox tv muhabiri Lokman Dağ’dan
Eğlenceli, sıra dışı bir çalışma “tape’den kodese / sus ulan polis dinliyor”

“Ayşe Arman, sevgili Yılmaz Özdil’le röportaj yaparken benim televizyonculuğumu soruyor. Yılmaz da ‘Uğur Dündar televizyonculuğun ZEUS’udur’ diyor. Röportajın yayınlanmasından sonra bazı yakın dostlarım bu tanımı kullanıp, bana takılmaya başladılar. Ben de şakayı sevdiğim için aldırmadım.

Bunlardan biri de sevgili Nedim Şener’di.
Sık sık telefonla konuştuğumuz günlerin birinde Nedim aradığında ‘Nasılsın Zeus?’ dedi.
Ben de şakayı devam ettirerek ‘Sağol Apollon sen nasılsın?’ diye cevap verdim. …
Nedim’in telefonda bana hitap ederken kullandığı ‘ZEUS’ tapelere ‘deyyus’ olarak geçmiş! Güler misin, ağlar mısın? …”
Uğur Dündar

“Elinizdeki kitap, ülkemizde çok acı ve üzücü anıları akla getiren ‘telefon dinleme’ olayına farklı bir boyut getiriyor. Yasal dinlemelerle suç örgütlerinin karanlık ilişkileri ortaya çıkarılırken, okuyucunun gülmekten kendini alamayacağı sahneler, diyaloglar sergileniyor. Telefonlarının dinlendiğini bilen kişilerin, buna bir önlem olarak, kısık sesle konuşmaları gibi mizah tonu yüksek yaşanmışlıklara yer veriliyor. Böyle bir kitap insanların düşgücünden değil ancak hayatın içinden kaynaklanabilirdi. Çünkü hayat, düşgücünden daha zengin.
Kitabı okudukça bana hak vereceksiniz.”
Zülfü Livaneli 

“Gazetecilik için ‘objektif’ meslek denir. Halbuki, fotoğraf makinesi’nden ibaret değildir. Telefon ahizesi’dir aynı zamanda… Çünkü, gördüklerimiz bazen flu olabilir ama, duyduklarımız her zaman nettir.
Türkiye gerçeğini kulak’tan anlamamızı sağlayan, kahkahalarla okuyacağınız bir kitap bu.”
Yılmaz Özdil

“Muhabir; günlük düşünür, günlük üretir… Habercilikte; özellikle de televizyon haberciliğinde ne yazık ki dün yoktur bugün vardır. Ancak kanımca hayata not düşmek de gerekir. Genç ve yetenekli televizyon muhabirlerinin yazdıkları kitaplar beni çok mutlu ediyor. Aynı çatı altında çalış- tığım genç ve yetenekli haberci Lokman Dağ ve arkadaşı Savaş Akın, uydudan uçup gitmemesi gereken bilgileri damıtarak kitaplaştırdı. Okuyunca iyi de ettiğini gördüm… Sanırım siz diğer okuyucular da göreceksiniz ve de tebessümle okuyacaksınız.”
Doğan Şentürk

“Telefon dinlemelerinin perde arkasında yaşananlar fıkra gibi olabiliyormuş. Okurken bu kadar da olmaz diyeceğimiz, tam bir durum komedisinin içinde buluyorsunuz kendinizi.
Hızlı akan hayatın içinde size farklı duygular yaşatan eğlenceli bir kitap…”
Burak Özçivit

“Ben hep kulak misafiri oldum. Hiç telekulak misafiri olmamıştım. Size okuyunca ne olur bilmem ama,
benim gülmekten ömrüm uzadı kesin…”

Gupse Özay