Türkiye Kültür ve Sanat Tarihinde Devlet Döneminin Sonu

Kamil Eryazar Uzun süredir dile getirilen ve son olarak da Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda yaptığı konuşmada yinelediği, Devlet ve Şehir Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Güzel Sanatlar Galerileri’nin kapatılması düşüncesi, ...

Türkiye Kültür ve Sanat Tarihinde Devlet Döneminin Sonu (1 Aralık 2013)

Kamil Eryazar

Uzun süredir dile getirilen ve son olarak da Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in TBMM Bütçe Plan Komisyonu’nda yaptığı konuşmada yinelediği, Devlet ve Şehir Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Güzel Sanatlar Galerileri’nin kapatılması düşüncesi, Gezi Direnişi’ne destek verdikleri gerekçesiyle bazı özel tiyatrolara yapılan desteğin kaldırılması, destek için ‘ahlaklı oyunlar’ sergilenmesi koşulu sanatçıları isyan ettirdi.

Tiyatro sanatçıları, iktidarın kültür ve sanat alanındaki kıyıcı ve yıkıcı tutumuna, ‘Sanat özgürdür, kurumları özerktir’ diyerek karşı çıktılar. Ses Tiyatrosu’na gelerek destek veren pek çok katılımcı ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!’ sloganı attı.

Cumhuriyet gazetesinden Ceren Çıplak’ın haberine göre, aralarında Genco Erkal, Ferhan Şensoy, Gülriz Sururi, Rutkay Aziz, Yücel Erten, Levent Üzümcü, Gülsen Tuncer, Orhan Aydın’ın da bulunduğu pek çok sanatçı“Susmuyoruz, susmayacağız!” dedi.

“Gezi’ye destek verdikleri” gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yılki destek yardımından yoksun bırakılan pek çok özel tiyatro topluluğu geçen gün bir araya gelerek düzenledikleri toplantıda bir komisyon kurmuş, bu komisyon da bakanlığa dava açma kararı almıştı.

Destek için başvuran, başvurmayan, başvurup destek alan, başvurup destek alamayan, destek alıp da reddeden pek çok tiyatro sanatçısı, “bir bütün halinde bu kurnazlığın maskesini düşürmek” amacıyla somut adım atacaklarını belirten bir bildiri hazırladı.

Bildiriyi dün Ses Tiyatrosu’nda Levent Üzümcü, Ferhan Şensoy, Genco Erkal, Gülriz Sururi, Orhan Aydın, Rutkay Aziz, Gülsen Tuncer, Yücel Erten, Nedim Saban ve Emre Kınay okudu. Bildiri sonrası, sanatçılara destek olmak için Ses Tiyatrosu’na gelen pek çok katılımcı “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” sloganı attı.

Bildiride, iktidarın, kültür ve sanat alanlarına da kıyıcı, yıkıcı, yok edici, kurutucu bir tutumla saldırmaktan geri durmadığı belirtildi:

“Bale sanatını belden aşağı, resim ve heykel sanatını ucube olarak nitelendiren, Fazıl Say’ı düşünce suçlusu ilan eden, Yunus Emre’den Edip Cansever’e kadar bir yazın ordusunu sansürleyen bu zihniyet; sahne sanatlarının her alanına var gücüyle yükleniyor. Devlet Tiyatrolarını, Devlet Opera ve Balesi ile orkestralarını ülkenin sanat hayatından silme girişimleri durmadı, durulmadı. Biz tiyatrocular bu gaflet karşısında susmadık, susmayacağız!”

Sanatçılar, özel tiyatrolara destek konusunun da ürkünç bir keyfilikle, meşrep bezirgânlığına dönüştürüldüğüne tanık olduklarını vurguladılar:

“Somut demokratik ilkelerden ve bilimsel ölçütlerden yoksun, “Ben kurdum oldu” anlayışı ile tayin edilmiş, yarıdan çoğu bakanlık memurlarından oluşan bu kurulun, kararlarından ortaya çıkan gerçek şudur: ‘Siyasal ve düşünsel yönelimleri ayrıştırır, sakıncalı bulduklarıma vermem. Yapay haklı-haksız tartışmaları oluşturarak, sonuçta ulufe veya sadakaya indirger, yandaş peyleme mekanizması olarak kullanırım.’ Oysa kültür-sanat alanlarına yapılan bütün yatırımların kaynağı, halkın ödediği vergilerden oluşur. Kimse sünnet takılarını bozdurarak bu parayı temin etmiş değildir.”

Bildiride, toplumun düşünsel ve duygusal esenliği için harcanacak kaynakların dağılımında; uygar, demokratik ve akılcı ölçütler oluşturulması gerektiği de belirtildi. Bunu da ancak özerk yapıda kurum ya da kuruluşların yapabileceği, ister ödenekli, ister özel tiyatrolarda olsun, bozmaca yönetmelikler ve düzmece kurullarla yapılan işin, ahmakıslatan gibi olacağı ifade edildi.

“Sanat özgürdür, kurumları özerktir!” diyen sanatçılar, özgürlük ve hukuk mücadelelerini kol kola genişletirken; dayanaklarının ödenekler değil, bu duruma sessiz kalmayacaklarına inandıkları seyircinin destek, dayanışma ve alkışları olduğunu vurguladılar.

CHP: ‘HÜKÜMET, SANAT KURUMLARININ KAPISINA KİLİT VURUYOR’

CHP’li Demir: Gezi olaylarına çoğunlukla sanatçılar destek verince; ‘Bu işi kökten kurutalım, yarın bunlar yine ayağımıza dolaşırlar’ dediler!

T24’ten Hülya Karabağlı’nın haberine göre, CHP Parti Meclisi Üyesi Faruk Demir, hükümetin Mustafa Kemal Atatürk’ün savaş meydanındayken imzaladığı, devletin sanat kurumlarıyla ilgili yasayı değiştirme aşamasında olduğunu söyledi. Demir, Kültür Bakanlığı bünyesindeki Devlet Tiyatroları, tüm korolar, Devlet Opera ve Balesi, Kütüphaneler, Müzelerin, Bakanlık eliyle hazırlanan kanun tasarısıyla kapatıldığına dikkat çekti. Demir, “Kapatılan kurumların personeli yerel yönetimlere devrediliyor” dedi.

Ankara’da bugün sanatçıların eylemi vardı. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in, bakanlığın bütçesinde sanat kurumlarıyla ilgili açıklamaları sanatçıları sokaklara döktü. Sanatçılar, Birinci  Meclis’ten Kültür Bakanlığı’na yürüdü. Aynı zamanda sanatçı olan CHP Parti Meclisi Üyesi Faruk Demir, hükümetin projesini karşı devrim olarak nitelendirdi. Demir’in açıklaması şöyle:

Gezi olaylarına sanatçılar destek verince

Gezi olaylarına çoğunlukla sanatçılar destek verince; “Bu işi kökten kurutalım,  yarın bunlar yine ayağımıza dolaşırlar“ mantığıyla yasayı gündeme getirdiler.

Sanatçıların ve bizlerin bu kapatmaya karşı çıkmamızdaki gerekçe sadece onların işini kaybedeceği gerçeğiyle sınırlı değildir. Buraya indirgersek sanatçılarımıza haksızlık etmiş oluruz. Türkiye’deki tüm sanat kurumları ve ilgili sendikalar ile parlamento içi ve dışarıdaki siyasi partilere bu kanun teklifine karşı ortak hareket etme çağrımızı yineliyoruz. Ayrıca, biliyoruz ki sanatına kültürüne sahip çıkan, tıpkı gezi olaylarında olduğu gibi yine halkın kendisi olacaktır.

Önce Turizm ile Kültür Bakanlığı birleştirildi, şimdi Kültür Bakanlığı kısmı kapatılıyor. Dünyada bizden başka; sanata kar etme mantığıyla bakan bir tek ülke, bu kütüphane zarar ediyor kapatalım diyen bir Kültür Bakanlığı yoktur.

Atatürk’ün savaş meydanında imzaladığı yasa  

Yıllardır hükümetin üzerinde çalıştığı Kültür bakanlığı bünyesindeki sanat kurumlarının kapatılması projesi nihayet hayata geçiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün daha savaş meydanındayken imzaladığı, 90 yılı aşkın süredir yürürlükte olan kanun değişiyor.

Kültür Sanat Kurumu adıyla gündeme getirilen bu tasarının bütün maddelerini inceledik. Sonuç itibarı ile Başbakanın atayacağı 11 kişi ve Yönetim Kurulu Başkanı milyonlarca liralık bütçeyi aktarmaya yetkili olacak.

Tüm diğer kurumlar gibi Ferhan Şensoy‘un tiyatrosu da, Ankara Sanat Tiyatrosu AKP yandaşı özel bir tiyatro da bu kuruma başvurarak destek isteyecek. Peki, 11 kişiyi kim atıyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı… Sizce bu yapı yukarıdaki tekliflerden hangisine destek verecek? Birde bu kurulun şöyle bir tasarrufu var. Desteği sağladı diyelim. Eğer sanat uygulamasını beğenmeydiyse, yapılan yardımı faiziyle geri istiyor. Yani sanatı ve sanatçıyı itibarsızlaştırıyor, kimliksizleşmeye veya  AKP’lileştirmeye zorluyor.

Piyanoların yakılacağı zamanların ayak sesleri

Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır diyen anlayış, getirilmek istenen tasarıyla amacına ulaştığı zaman, bu tasarıyı destekleyen sanatçıları ve projelerini de terk edecektir. Bu kadarla da yetinmeyip sıra güzel sanatlar liseleri, konservatuarlar ve bu alanda eğitim veren ilk orta ve yüksek okul olarak eğitim veren kurumlara gelecektir. Bu durum bazı komşu ülkelerde yaşandığını hatırladığımız gitar, piyano ve benzeri müzik enstrümanlarının meydanlarda topluca yakılacağı zamanların ayak sesleridir. Sanat kurumu kanun tasarısıyla ilk önce Devlet Opera ve Balesi ile tüm Genel müdürlükler kapatılacaktır. Görünen o ki, bu uygulama burada kalmayacaktır. Kültür sanat alanında incelediğimiz bütün Batı demokrasilerinde ve 93 yıllık Cumhuriyet tarihimizde olduğu gibi sanat hep devlet tarafından desteklenmiştir, çünkü ülkelerin gelişmesi buna bağlıdır. Tasarı, topyekun bir ülke rejimine karşı gerçekleştirmeye çalışılan karşı devrim sorunudur, bu soruna sadece CHP ‘nin, sanat ve sanatçıların sorunu olarak bakarsak yanılırız.

DEVLET TİYATROLARI KAPATILIYOR MU?

Radikal gazetesinin haberine göre, Türkiye Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı TOBAV tarafından yapılan açıklamada, DT’nin kapatılacağı yönünde sinyallerin güçlendiği savunuldu…

Türkiye Opera ve Bale Çalışanları Yardımlaşma Vakfı TOBAV, dün ‘Devlet Tiyatroları kapatılıyor mu?’ başlıklı bir açıklama yaparak yeni bir yasanın çıkartılması hakkında endişelerini dile getirdi.

TOBAV’dan yapılan açıklamada, Bakan Çelik’in “…. elimizdeki devlet sanat üretici ilişkisi ilkel ve modası geçmiş bir ilişkidir” sözleri hatırlatılıyor ve AKP ‘nin sanat alanına yeni bir düzen getirmesi amacıyla hazırlanan “Türkiye Sanat Kurumu ve Sanatın Desteklenmesi Hakkında Yasa”nın çıkarılacağı sinyallerinin verildiği belirtiliyor.

Söz konusu yasa tasarısının TOBAV’ın yıllarca savunduğu Özerk Sanat Konseyi yapılanmasının tersine özerk olmayan bir konsey kurmayı hedeflediği belirtiliyor.

Yeni yasayla ilgili çalışmalara katılmak için 46 bin imzalı bir dilekçeyle Bakanlık’a başvurduklarını ama yanıt alamadıklarını belirten TOBAV Yönetim Kurulu, açıklamayı şu sözlerle bitiriyor:

“Dünyanın pek çok ülkesinde Devlet Tiyatroları benzeri ödenekli tiyatroların var olduğu dilekçemizde de belirtilmesine rağmen sayın bakanın bu konudaki söylemleri sanat kurumları konusunda farklı uygulamalar olacağı kaygı ve korkusunu yaratmıştır.

Acaba, Sayın Bakanın denetiminde özel bir çalışma gurubu tarafından yapılmış bir yasa tasarısı mı var?

Sivil toplum kuruluşlarının bilgi edinme yasasına dayanarak, “Böyle bir yasa çalışması yapılıp yapılmadığı” konusundaki önceki başvurularına, Kültür Bakanlığınca verilen resmi yanıt “Bakanlıkta yasa çalışması yoktur” şeklinde olmuştur. Var ise Bakanlığın hazırladığı yasa tasarısı, öz olarak, sanat alanının demokratikleşmesini engelleyici ve yok edici bir tasarı olarak ortaya çıkacaktır.

TİYATRODA SON PERDE: ‘AHLAKIN ÖLÇÜSÜ KAÇ GRAM?’

Kültür ve Turizm Bakanlığı, destek vereceği tiyatrolara ‘ahlaklı oyun’ kriteri getirdi. ‘Genel ahlak kurallarına uygun’ oyun sahnelemek zorunda bırakılan tiyatrolar merak ediyor: Ahlak kriteri neye göre belirlenecek? Bakanlık, yardım yaptığı özel tiyatrolara, ‘genel ahlâk kurallarına uygun’ oyun sahnelemeleri için protokol imzalama zorunluluğu getirdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gezi eylemlerini destekleyen özel tiyatrolara yardımı kesmesinin ardından yardım konusunda ikinci bir skandala daha imza attı. Bakanlık, yardım yapmaya uygun bulduğu tiyatrolara “ahlaklı oyun” kriteri getirdi.

‘Aile değerleri’ni gözeteceğiz!

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında, “Gezi’ci tiyatrolara destek yok” haberini anımsatarak “Bir tiyatroya verilen destekte hangi kriterleri gözetiyorsunuz?” sorusunu soran CHP İstanbul Milletvekili Sedef Küçük’e, “Tabii ki aile değerlerini gözeteceğiz; tabii ki toplumun genel kabul gösterdiği değerleri gözeteceğiz. Dünyadaki hiçbir kültür bakanlığının da temel stratejisi içinde buna aykırı unsurlar bulamazsınız” yanıtını vermişti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, yardım yapmaya uygun bulduğu tiyatrolara ‘ahlaklı oyun’ kriteri getirdi. Bakanlık Değerlendirme Komisyonu, 4 milyon 312 bin TL ödeneği, bu yıl 221 özel tiyatronun projesine dağıtmaya karar verdi. Söz konusu yardımlara ilişkin bakanlık, desteklemeye değer görülen tiyatrolara “Özel Tiyatroları Destekleme Yardımları Protokolü” gönderdi. Tiyatroların bakanlıktan yardım alabilmek için imzalamakla yükümlü oldukları söz konusu protokolün 14. maddeye göre, tiyatrolar alacakları yardım karşılığında “genel ahlak kurallarına uygun” oyun sahnelemek zorunda olacak. Yardım alan tiyatrolar “genel ahlak kurallarına uygun” oyun sahnelemezse, bakanlıkça verilen yardım 15 gün içinde yasal faiziyle geri alınacak.

Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu’nun haberine göre bakanlık, yardım yaptığı özel tiyatrolara, “genel ahlâk kurallarına uygun” oyun sahnelemeleri için protokol imzalama zorunluluğu getirdi. “Genel ahlaka uygun oyun” sergilemeyen tiyatronun yardımı 15 gün içinde yasal faiziyle birlikte geri alınacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, her yıl verilen özel tiyatrolara destek yardımları konusunda bu yıl farklı bir tutum takınarak “Gezi eylemlerine katılan ve destek veren” aralarında Genco Erkal, Ferhan Şensoy, Haluk Bilginer, Levent Kırca’nın tiyatroları ile AST ile Destar Tiyatro’nun da bulunduğu 20’ye yakın tiyatroya destek yardımı yapmamıştı. Bakanlık Değerlendirme Komisyonu, 4 milyon 312 bin TL ödeneği, bu yıl, 221 özel tiyatronun projesine dağıtmaya karar vermişti.

Söz konusu yardımlara ilişkin bakanlık, desteklemeye değer görülen tiyatrolara “Özel Tiyatroları Destekleme Yardımları Protokolü” gönderdi. Tiyatroların bakanlıktan yardım alabilmek için imzalamakla yükümlü oldukları söz konusu protokolün 14. maddesi ile dikkat çekici bir yükümlülük getirildi.

14 maddeye göre, tiyatrolar alacakları yardım karşılığında “genel ahlak kurallarına uygun” oyun sahnelemek zorunda olacaklar. Protokole göre, yardım alan tiyatrolar “genel ahlâk kurallarına uygun” oyun sahnelemezse, bakanlıkça verilen yardım 15 gün içinde yasal faiziyle birlikte geri alınacak.

14. Madde’ye ilk tepki Tiyatro Kumpanyası’ndan: ‘Desteği reddediyoruz!’

Protokolün 14. maddesine ilk tepki bu yıl sunduğu proje destek almaya değer görülen Tiyatro Kumpanyası’ndan geldi. Tiyatro Kumpanyası’nın Genel Sanat Yönetmeni Kemal Kocatürk, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, 14. madde ve “Gezi” tartışmaları nedeniyle kendilerine yapılan yardımı bakanlığa iade edeceklerini söyledi.

Geçen yıl Ahmed Arif’in “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı eserinden uyarlanmış aynı isimli oyunla bakanlıktan ödenek aldıklarını ve bu yıl da “Küçürekkız” adlı oyunla bakanlığa başvurduklarını dile getiren Kocatürk, “Hiç umudumuz yokken, geçen yıla oranla ‘indirimli’ bir ödeneğe değer görüldük. ‘İndirimli’ dememden kasıt şudur: Bakanlığın sloganı hani ‘Devletin özel tiyatrolara artarak süren desteği…’ ya, o bakımdan. Biz ‘indirime’ tabi tutulmuşuz” dedi.

Protokole göre, bakanlıktan ödenek alan tiyatroların yıl içinde 27 temsil yapmak zorunda olduklarını ve bu temsillerde “14. maddeye uymak zorunluluğu” doğduğunun altını çizen Kocatürk, şöyle konuştu:

“Böylesine muğlak bir maddenin içeriği hiçbir hukuk diline de sığmaz herhalde. Bu maddeden iyi niyet beklentim olmadığı için de bu desteği bir köstek olarak gördüğümüzden kullanmayı düşünmemekteyiz. Çünkü maddenin içeriğinden anlaşılacağı üzere, ‘armudun çekirdeği, üzümün çöpü’ denilerek, verilen yardımın yeniden sizden faiziyle birlikte geri istenmesi işten bile değil.

Üstelik de oyununuz hakkında tespit tutanağı yazacak kişi ya da kuruluşlar bile belli değil. Yoldan geçen herhangi birinin hakkınızda bakanlığa yapacağı ufacık bir şikâyetin bile dayanak gösterilmeyeceği ne malum?

Böylesi bir protokole imza atmayı kendimizde ne yazık ki uygar, demokratik ve hukuk devletinin bir bireyi olarak hak görmüyoruz. Hak görenleri de kınıyoruz. Devletin tüm halkın vergileriyle dağıttığı bu ödeneği bir hulufe, bir sadaka gibi görmesini ve bunda da ayrıştırıcı rol oynamasını içimize sindiremeyerek, bu desteği reddediyoruz.”

‘ÖDENEĞİ REDDEDİYORUZ!’

Milliyet gazetesinden Güldem Öktem, Bakanlığın bu yıl belirlediği tiyatrolardan Kenter Tiyatrosu, Tiyatro Kumpanyası ve Tiyatro Tatavla’dan konu ile ilgili görüş aldı.

Balam Kenter (Kenter Tiyatrosu): Sözleşmede, genel ahlaka karşı bir durum görürlerse yardımı geri çekeceklerine dair 14’üncü maddeye yeni bir şık eklemişler. Ama bu sözleşme yardım çıktıktan sonra gönderildi tiyatrolara. Geçtiğimiz yıllardaki sözleşmeleri imzalarken hiç metin gönderilmiyordu. Biz de şaşırdık, yardım çıktıktan sonra metin istenmesine. 14 maddenin D şıkkında şöyle diyor: “Projenin sergilenmesi sırasında projenin bakanlığa sunulan konusu dışına çıkılarak kanunlara, genel ahlaka aykırı hususlara ya da bireylere veya kamu kuruluşları ve/veya toplumun bir kesimini rencide edici ve/veya hakaret içeren hususlara yer verildiğinin tespit edilmesi.” Bunu neye göre yapacaklar acaba? Burada her şey ihbarla ilerlediği için, rahatsız olan ihbar edecek, şikayetçi olacak yani… Peki ama ihbar edenlerin kriterleri ne olacak? Bir de şöyle bir durum var, tiyatrolara verilen bu destek bizim vergilerimizle ödeniyor. Bizim paramızla verilen desteği, neye göre geri alabiliyorlar.

Kemal Kocatürk (Tiyatro Kumpanyası): Yardım mı desek, ödenek mi desek, tam ne diye tarif edilecek bu bilemiyorum. Ama protokolde yer alan 14. maddeye eklenen yeni fıkrada çok muğlak cümleler var. Tüm bunlar nasıl tespit edilecek, tespit edildiğinde ne olacak, hiçbir açıklama yok. Çok geniş kavramlar üzerinden bir sözleşme imzalanılıyor. Eğer bunu imzalarsanız, Demokles’in kılıcı gibi tepenizde duracak. Verilen üç kuruş bu sefer fazlasıyla sizden en ufak bir şeyde geri istenecek. Bunu kim, nasıl isteyecek tamamen muğlak. Mesela sokaktan geçen birisi sizin oyununuzu izledi ve rencide oldu… Nasıl olacak sonrası? İşte ben de tüm bunlardan dolayı bu aldığım ödeneği kabul etmiyorum, reddediyorum. Bu ödeneği almayacağım.

Eraslan Sağlam (Tiyatro Tatavla): Biz gördük maddedeki eklemeyi ama yine de metnimizi gönderdik. Çünkü metnimizde ahlaka uygun olmayan bir durum olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca, herhangi bir sanat eseri bu gibi ölçülerde değerlendirilemez. Bu bir uzmanlık alanıdır. Bir sanat eserinin kriterleri ancak sanatsal estetik ve içerik açısından değerlendirilebilir. Bu açılardan da biz zaten 4 yıl ve hatta daha fazla süre konservatuara giderek bu kriterler üzerine çalıştık.

“SANATIMIZ İÇİN DİRENİYORUZ” #dirensanat

Sanatçılar, kuruluş temsilcileri, konservatuar öğrenci ve öğretmenlerini içeren 55 kurum, durumu protesto için, 27 Kasım Çarşamba günü Ankara’da 1. Meclis önünde, “AKP’nin ‘sanata darbe girişimine dur’ demek için”  bir protesto eylemi düzenlediler.

Sanata vurulan darbeye dur demek için toplanan sanatseverler, Ankara Ulus 1.Meclis önünde toplanarak Kültür Bakanlığı’na yürüdüler.

“Sanatımız için direniyoruz” sloganı ile başlayan yürüyüşe sanatçılar, müzik ve sahne sanatları öğretmen ve öğrencileri, sanat emekçileri, sanatseverler, milletvekilleri, sendikalar ve Ankaralılar katıldılar.

Yapılan basın açıklamasında, “Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924’te yaktığı ve Cumhuriyet’in kazanımı olan meşaleleri, sanat kurumlarımızı kapattırmayacağımızı tüm dünyaya ilan ediyoruz. Karartılmaya çalışılan sahnelerimizi sanatımızla aydınlık tutacağız. T.C. Sanatçı İnisiyatifi olarak, alnımızdaki sanatımızın ışığı ile Atatürk’ün kurup bize emanet ettiği çağdaş, laik Türkiye’yi aydınlatmayı sonsuza dek sürdürme kararlılığımızı bir kez daha haykırıyoruz” denildi.