Bayram Onlara Çok Uzak!

Suriye’deki iç savaştan kaçıp İstanbul’a gelen sığınmacılar yoksullukla savaşıyorlar. Onlar İstanbul’un ortasında bayramı değil bir insanlık dramını yaşıyorlar. Çocuklar aç, anneler halsiz, erkekler çaresiz… Devlet büyüklerimiz ve ana akım medya, televizyon sunu...

Bayram Onlara Çok Uzak! (14 Ekim 2013)

Suriye’deki iç savaştan kaçıp İstanbul’a gelen sığınmacılar yoksullukla savaşıyorlar. Onlar İstanbul’un ortasında bayramı değil bir insanlık dramını yaşıyorlar. Çocuklar aç, anneler halsiz, erkekler çaresiz…

Devlet büyüklerimiz ve ana akım medya, televizyon sunucularının dekolteleri gibi çok önemli işlerle meşgulken bakın İstanbul’un orta yerinde çoğu kişinin bilmediği nasıl bir insanlık dramı yaşanıyor.

Suriyeli Sünni mülteciler Güneydoğu kentlerindeki kamplara yerleştirilirken, El Nusra saldırılarından kaçan Alevi Türkmenler ve Kürtler ise İstanbul’daki parklarda çoluk çocuk açlık ve sefalet içinde yaşam mücadelesi veriyorlar.

Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen 500 bini aşkın mültecinin bir kısmı, daha kolay iş bulabileceği umuduyla İstanbul’a geliyor. Ancak tahmin edilebileceği gibi ne iş bulabiliyorlar ne de kiraların pahalı olması nedeniyle ev. Kalacak yer bulamadıkları için de çaresiz olarak İstanbul’un çeşitli semtlerindeki park ve bahçelerde yaşamak zorunda kalıyorlar. Mültecilerin İstanbul’da çoğunlukla kaldığı parklar, Fatih’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) karşısında yer alan Saraçhane Parkı, Eminönü’nün arka sokakları, Sultanahmet Parkı, Kumkapı – Yenikapı – Zeytinburnu sahilindeki parklar, Okmeydanı Örnektepe’deki parklar ve ilginçtir Taksim’deki Gezi Parkı.

Son iki ayda Halep’ten kaçarak Gaziantep’e, oradan da İstanbul’a gelen sığınmacıların çaresizliği yürek sızlatıyor. Canlarını kurtarmak için ülkelerindeki iç savaştan kaçıp İstanbul’a gelen Suriyeliler bu kez de koca kentte sefaletle boğuşuyorlar.

Soğuk ve yağmur hiç hesapta yoktu!

Geçen hafta havanın aniden soğuması ve yağmurların başlaması ile durumları daha da zorlaştı. Gece hava sıcaklığının 5 derece, gündüz de ortalama 15 dereceye kadar soğuduğu yağmurlu havalarda parkta yaşamak zorunda kalan kaçak mültecilere yardım ise, çevre sakinlerinden geliyor. Daha çok yiyecek ve battaniye şeklinde kendilerine yardım edilen mülteciler, geceleri yağmur yağmadığında açık havada, yağmur yağdığında ise Şehzadebaşı Camii’nin girişinde uyuyorlar. Gündüz saatlerinde ise aileler çocuklarıyla parkta beklerken, erkekler ya dilenmeye ya da günübirlik işlerde çalışmaya gidiyor.

Kış Bastırmadan Bize Yardım Edin!

Vatan’ın haberine göre, parkta kalanlardan adını vermekten çekinen mülteci bir kadın, Humus’tan 3 ay önce geldiklerini söylüyor:

“Eşim ve kardeşlerim Taksim’de iş bulmaya, iş bulamazlarsa da dilenmeye gitti. Bir ev bulduk. Çok sayıda Suriyeli o evde kalıyor. Ancak bizim ailemiz 13 kişi ve her gün orada kalamıyoruz. Bazen mecburen parkta sabahlamak zorunda kalıyoruz. Türk hükümetinden bizlere kalacak yer konusunda yardım edilmesini istiyoruz. Çünkü önümüz kış ve ne yapacağımızı bilmiyoruz.”

Evimizi Barkımızı Bıraktık

Parkın bir köşesinde iki çocuk ve iki kadının olduğu bir aileden Fatma adlı mülteci kadın isyanda: “Halep’ten 15 gün önce geldik. Eşim çalışmaya gitti. Akşama kadar onu bekleyeceğiz. Çocuklarımız arada sırada dilenmek zorunda kalıyor. Savaşta evimizi, tüm varlığımızı bırakıp buraya geldik. Ama hala savaşta gibiyiz. Bu kez de sefaletle savaştayız.”

Yağmur Yağınca Camiye Gidiyoruz

Kamışlı’dan gelen bir Kürt aile, aylardan bu yana parkta konakladıklarını söylüyor. 10 kişilik ailenin 5’i çocuk. Çocuklardan biri ise daha 6 aylık. Baba Abdullah Yasin, “Geceleri yağmur yağınca ya camiye ya da Taksim’e gidiyoruz. Çevre sakinleri yemek ve giyecek yardımında bulunuyor” diyor.

Gezi Parkı bu kez de Suriyeli sığınmacıları kucakladı

Suriye’deki savaştan kaçan mültecileri geldikleri ülkelerde zor günler bekliyor. Gezi Parkı’nda yaşam mücadelesi veren Suriyeli aile yaşadıklarını Taraf’a anlattı.

Suriye’de yaşanan savaştan kaçan mülteciler zor koşullarda hayat mücadelesi veriyor. Türkiye’ye gelen kimi mülteciler kamplarda yaşamına devam ederken bazı Suriyeliler de İstanbul’a geliyorlar. Ancak İstanbul’daki koşullar da hiç parlak değil. Halep’ten bir ay önce kaçarak Gaziantep’e geçen, oradan da İstanbul’a gelen Muhammed ve ailesi Gezi Parkı’nda kalıyor.

Suriyeli Türkmen aile İstanbul’a gelerek parklara sığındı. İstanbul’da bulundukları süre boyunca Okmeydanı, Sultanahmet ve Gezi Parkı’nda kalan aile, yardım toplayarak yaşamaya çalışıyor. Üçü çocuk yedi kişiden oluşan aile, kendileri gibi onlarca sığınmacının aynı şekilde parklarda yaşadığını söylüyor. Aile fertlerinden biri olan Muhammed, kardeşi Ahmed ile beraber Suriye’de hayatını Türkçe Arapça çevirmenlik yaparak idame ettirdiklerini, savaş sonrasında ise değil para kazanmak yiyecek bir ekmek bile bulamadıklarını anlatıyor ve ekliyor: “Orada ne su kaldı ne elektrik ne de yiyebileceğimiz bir ekmek. Nasıl kalabiliriz ki bu durumda orada? Mecburen sığınmak zorunda kaldık.’’

Sınırda tüm paramızı aldılar

Gaziantep sınırından Türkiye’ye nasıl giriş yaptıklarını ise şöyle anlatıyor: “Sınırdan geçerken bütün paramızı aldılar, soyulduk. Cebimizde bir kuruş para bırakmadılar, kolumuzdaki saatimize kadar aldılar. Bizleri soyanların kim olduğunu bilmiyoruz. Hepsinin yüzleri kapalıydı. Biz canımızı kurtarmanın derdindeydik elimizde ne varsa verdik.”

İstanbul’a geldikten sonra yabancı bir şehirde tek sığınabilecekleri yer olarak gördükleri parklara sığındıklarını söyleyen Muhammed yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

Her şeyimizi bırakıp geldik

“Okmeydanı Örnektepe’deki parklarda ve Gezi Parkı’nda kalıyoruz. Karnımızı yardımlarla doyuruyoruz. Yemek getirenler oluyor. Allah’a şükrediyoruz. Kendimize bir ev bulamıyoruz. Sığınacak bir yer bulamıyoruz. Bizim gibi parklarda yaşayan çok insan var. Çoğunlukla da Sultanahmet Camii’nin çevresinde kalıyorlar.”

Sokakta doğurdu

Muhammed’in eşi Sakine ise şöyle anlatıyor yaşadığı zorlukları:

“Çoluk çocuk dışarıda kalıyoruz. Kardeşim çocuğunu sokakta doğurdu. Çocuğun kimliği falan hiçbir kaydı yok. Hayatımız perişan, evlerimiz, yaşamlarımız gitti. Her şeyimizi savaşa bırakıp geldik. Kış geliyor kalacak bir yer bulmamız şart. Dileğimiz odur ki savaş bitsin ve biz de evimize dönelim”

‘Sokakta yatanlar var’

İzdiham yaşanmaması için yardımların dağıtıldığı kahvenin sahibi ise Suriye’de savaş başladığından bu yana Eminönü’ne çok sayıda mültecinin geldiğini belirterek “Kimileri kiraladıkları evlerde 20 kişi birden kalıyor. Eminönü çevresinde yaklaşık 500 mülteci var. Bunların çoğu hamallık yapıyor. Bir de sokaklarda parklarda çoluk çocuk yaşamaya çalışan çok sayıda Suriyeli var” dedi.

Çocuklar aç, anneler halsiz, erkekler çaresiz…

Yaşanılan bu insanlık dramı ile ilgili T24’te uzunca bir haber-röportaj yayınlayan Tuğçe Tatari’nin sözleriyle noktalayalım:

Kalacak yeri olmayan, yiyecek yemek bulamayan, ailesini kaybetmenin yasını bile tutamayan, itilip kakılan, hatta satılan, fuhuşa, dilenciliğe, köleliğe zorlanan savaş mağdurları. Üstelik yanı başımızda. Üstelik binlerce. Üstelik çoğu çocuk.

Ben onların hayatına gazeteci olarak dokunmaya çalıştım, onları bulmam ve konuşmak istemem de haber değeri taşımalarıydı evet, ama gazeteciden önce insan olmanın gereği sessiz kalmamak, işin bir ucundan tutmak.

Savaş mağduru, resmi sığınmacı olma hakkı bile elde edemeyen insanlara el uzatmak “insanlık” denilen şeyin asgari gereğiyse, unutmayın. İstanbul’un orta yerinde “sömürü” esasıyla çalışan “mülteci” kampları kurulmuş!

Çocuklar aç, anneler halsiz, erkekler çaresiz…