“Başkaları pahasına direnin! Ben dünyaya bunun için gelmedim!”

Bugün, UNESCO’nun 2002 yılından beri düzenlediği Dünya Felsefe Günü. Bu yılki günün ana teması “Katılımcı, Farklılıkları Kapsayıcı Toplumlar, Sürdürülebilir Gezegen / Inclusive Societies, Sustainable Planet”. Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Başkanı İoanna Kuçuradi,...

“Başkaları pahasına direnin! Ben dünyaya bunun için gelmedim!” (22 Kasım 2013)

Bugün, UNESCO’nun 2002 yılından beri düzenlediği Dünya Felsefe Günü. Bu yılki günün ana teması “Katılımcı, Farklılıkları Kapsayıcı Toplumlar, Sürdürülebilir Gezegen / Inclusive Societies, Sustainable Planet”.

Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Başkanı İoanna Kuçuradi, UNESCO’nun Paris’teki Merkezi’nde Genel Direktör Irina Bokova’nın yaptığı açılışın ardından, ana tema üzerine düzenlenen yuvarlak masa toplantısında konuştu.

İstanbul Felsefe Platformu bugün saat 10.00’da Koç Üniversitesi’nin ev sahipliğinde platformun yıllık programının da tanıtıldığı ve ‘kent’ temasının ele alınacağı bir etkinlik düzenledi. Dünya Felsefe Günü konuşmasını TFK adına Nuran Direk yaptı. Bugün ayrıca, Maltepe Üniversitesi ve Özel Marmara Koleji Felsefe Kulüpleri günü, kolejin Hasan Ali Yücel Konferans Salonu’nda 10.30’da başlayan, Zeki Taş’ın “Platon Bugün Yaşasaydı” başlıklı kitabıyla bağlantılı sunumu ve tenor Sezai Altunel ve arkadaşlarınn verdikleri konserle kutlandı.

Kuçuradi’nin Dünya Felsefe Günü Mesajı

İoanna Kuçuradi, yayınladığı bu yılki kutlama mesajında insana özgü etkinlikler olarak iç amaçlarından sapmış bilim yapma ve siyaset yapma örnekleri olarak gördüğü “kimyasal silahlar” ve bulunamayan “zararsız yok etme yolları” problemine dikkat çekerek;

“Bu silahları bilim insanları geliştirmiş, birçok devlet de “güvenlik” adına bunları üretmiştir. Bu felsefesiz bilim ve felsefesiz siyaset karşısında bizim yapabileceğimiz belki de en önemli katkı, ilk ve orta öğretimde olduğu kadar çeşitli bilgi alanlarının ve mesleklerin eğitiminde geleceğin sorumlularını eğitmek: olan bitene etik değer bilgisiyle ve insan hakları bilgisiyle bakan insanlar yetiştirmektir. Ülkemizde ve dünyada gitgide artan şiddet karşısında bu işbizlere ve etik değer sorunlarıyla hesaplaşmış öğretmenlere düşüyor.” sözleriyle felsefecilerin görevine işaret ediyor.

UNESCO GENEL DİREKTÖRÜ İRİNA BOKOVA’NIN BİLDİRİSİ:

“Kapsayıcı Toplumlar, Sürdürülebilir Gezegen”

Bu yıl Dünya Felsefe Günü, “Katılımcı, Farklılıkları Kapsayıcı Toplumlar, Sürdürülebilir Gezegen / Inclusive Societies, SustainablePlanet” konusuna yöneldi. Bugün, kendileri ve çevreleri arasında gittikçe artan bir çeşitlilik arz eden ve sürekli daha fazla çatışan toplumların kapsayıcılığı ve sürdürülebilirliği sorununu yeniden düşünmek için bir davettir.

Küreselleşme, insan davranışı, yeni teknolojilerin hızlı gelişimi ve biyoteknolojiler; toplumsal, insani ve doğal düzen arasındaki sınırları bulanıklaştırdı.  İnsan edimi gezegen sisteminde gelişimin ana sürücüsü haline geldi-“Antroposen” (İnsan Çağı) devrini açtı. Çevre artık bizim tamamen dışımızda değil- edimlerimiz onu şekillendiriyor. Çevresel hasar, sırasıyla toplumumuzun düzenini, göç örüntüsünü ve işbirliğini etkiliyor.

Birçok dallanmanın olduğu bu dünyada, sürdürülebilir gelişim öncelikle ülkeler ve onların toplumları arasında paylaşılan refaha bağımlıdır. Bu farklılıklar dünyasında kapsayıcılık, her zamankinden daha çok, diyalog ve hukuk, insan onuru ve insan haklarına saygıdan geliyor. Bu 150. Yıldönümünü kutladığımız Swami Vivekananda’nın (*) mesajıydı: “Başkaları pahasına direnin! Ben dünyaya bunun için gelmedim!”

Biz, birbirine bağlı doğal çevrelerimize gittikçe daha fazla bağlanıyoruz. Bu kabul, yeni devlet politikalarına ilham vermeli, buna sosyal politikalar da dahil. Bu sezgi yüzyıl önce doğmuş Paul Ricoer tarafından ifade edilmişti: “Eğer biz dünya hakkında konuşamayacaksak, ne hakkında konuşacağız?” Bu radikal karşılıklı bağımlılığa cevabında, Rio+20 zirvesi, gelişimin ekonomik, sosyal ve çevresel görünüşünü ifade etmeye muktedir daha tamamlayıcı politikalar oluşturmak için çağrıda bulundu.

Bu meydan okumaya cevap sadece teknik gelişmeler ya da politik veya ekonomik düzenlemelerden gelmeyecek. Tüm bireylerin erken yaşlardan itibaren eleştirel düşünme ve toplum ruhunu okullar ve medya vasıtasıyla geliştirmelerini sağlamak daha karmaşık risk, daha büyük ihtiyaç. Bu meydan okuma 2013’te Rio’da yapılan Dünya Bilim Forumu ve Unesco’nun“Küreselleşen Çevrenin Değişimi” hakkındaki Dünya Sosyal Bilimler Raporunun esasını oluşturuyor. Birçok kırılmanın olduğu bu dünyada felsefe, insan onuru ve uyumu düşünme ve eyleme için zorunlu bir rol oynuyor. Felsefe bize zihinsel kaynağımızın, sahip olduğumuz tek gerçek yenilenebilir kaynak olduğunu hatırlatıyor. Bugün, UNESCO ağıyla dünyadaki tüm profesyonellere, yazarlara ve öğretmenlere bu gücü serbest bırakmaları için çağrıda bulunuyorum.

(*)1863 – 1902 yılları arasında yaşamış hindu ruhani lider ve reformist lider; aynı zamanda Batı’yı yoga ile tanıştıran kişi olarak da bilinir.