AKP Yine Nasıl Bu Kadar Çok Oy Aldı? İşte Herkesin Merak Ettiği Sorunun Yanıtı

Araştırma: Kamil Eryazar Yerel seçim sonuçlarının tartışmalı yerler dışında büyük çoğunlukla açıklanmasının ardından üç gün geçmesine karşın herkes bunu konuşuyor: Seçim öncesinde ortaya çıkan onca olumsuzluklara karşın AKP nasıl oldu da yine yüzde 40’ın üzeri...

AKP Yine Nasıl Bu Kadar Çok Oy Aldı? İşte Herkesin Merak Ettiği Sorunun Yanıtı (2 Nisan 2014)

Araştırma: Kamil Eryazar

Yerel seçim sonuçlarının tartışmalı yerler dışında büyük çoğunlukla açıklanmasının ardından üç gün geçmesine karşın herkes bunu konuşuyor: Seçim öncesinde ortaya çıkan onca olumsuzluklara karşın AKP nasıl oldu da yine yüzde 40’ın üzerinde oy alabildi? İşte özel araştırma dosyamızda bu sorunun siyasal, ekonomik ve sosyolojik açılardan yanıtlarını bulmaya çalıştık.

Ipsos’un oy verme işlemi bittikten hemen sonra yaptığı araştırmaya göre, AK Parti’yi tercih edenlerin önceliği ‘lider’ ve icraat’ oldu. Sosyal medya yasağı ve tape’ler ise hiç etkilemedi. Diğer bir yandan ise oy oranlarının ekonomik büyüme rakamları ile paralellik gösterdiği saptandı.

Türkiye’nin ‘olağanüstü koşullarda’ girdiği yerel seçimden büyük sürprizler çıkmadı. Peki son derece ciddi iddialar ve siyasi gerilime rağmen seçmenin tercihi neden değişmedi?

Seçimlerde sandıkların açılmasından hemen sonra yaptığı anket ve araştırmalarla tanınan İpsos-Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin yaptığı son anket, bu soruya yanıt verecek nitelikte veriler içeriyor.

İpsos’un CNN Türk için hazırladığı “Sandık Sonrası Araştırması”, AK Parti’ye oy verenlerin ‘lider ve icraat’ tercihi yaptığını gösteriyor.

Buna karşın muhalefet partilerinde partinin kimliği ön plana çıktı. Bir başka dikkat çekici sonuç ise kasetlerin, ‘paralel yapı’ iddialarının sosyal medyaya yönelik kısıtlamaların AK Parti seçmenini hemen hemen hiç bir şekilde olumsuz yönde etkilemediği.

İpsos’un yerel seçim akşamı, 81 ilde 1383 kişi ile görüşerek yaptığı araştırmanın çarpıcı sonuçları şöyle:

Oy tercihinde en çok neyin etkili olduğu sorusuna AK Parti seçmenlerinin yüzde 84’ü ‘parti lideri ve ‘mevcut icraatlar yanıtını verdi. Buna karşın aday olan başkan adayları sadece yüzde 49 oranında seçmen tercihini belirledi.

Yani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisinin olması, belediye başkanlarından ve vaatlerden ziyade oy verenleri etkiledi. CHP’ye oy verenlerin yüzde 78’i partinin önemli olduğunu ifade ederken, lider etkisi diyenlerin oranı yüzde 67, icraatlar ise yüzde 59 oldu.

Oy verenlere belediye başkan adaylarını seçerken neye göre karar verdikleri de soruldu. Bu soruya yanıt veren her 100 AK Partiliden 86’sı tercihini liderin, 88’i icraatın ve yapılan hizmetlerin, 67’si ise adayı belirlediğini söyledi.

Ipsos’un anketinde 17 Aralık sürecinin tercihleri nasıl etkilediği de araştırıldı.

Burada da AK Parti seçmeni için ilginç bir durum ortaya çıkıyor.

Rüşvet ve yolsuzluk iddialarının oylarını etkilemediğini söyleyen AK Partililer’in oranı yüzde 75. Ama yüzde 20,1’lik bir kesim ise bu iddiaların kendini partiye daha da bağladığını ve oy tercihini pekiştirdiğini belirtti. Rüşvet ve yolsuzluk iddialarının AK Parti’den kopardığı kesim ise sadece yüzde 4,6.

Devlet içinde cemaat yapılanması olduğu iddialarının kendi oylarını etkilemediğini söyleyen AK Partililer’in oranı yüzde 71,3. Bu iddiaların kendini partiye daha da yaklaştırdığını beyan edenler de yüzde 22,1.

‘Twitter ve YouTube yasakları’ da İpsos’un seçmene sorduğu sorular arasında. Sosyal medyaya yönelik bu kısıtlayıcı tutum AK Partililer’i daha da yaklaştırmış. Yüzde 82,3 gibi oldukça yüksek bir oranda seçmen bu yasakların tercihini hiç etkilemediğini belirtti.

‘Barış süreci’ne dair soruya verilen yanıtlar da yine araştırmanın en dikkat çeken sonuçlarından. AK Partililerin yüzde 54,2’si sürecin tercihini etkilemediğini belirtirken, yüzde 33,4 gibi yüksek bir oranda seçmen ise süreç politikasının oy tercihini daha da pekiştirdiğini beyan etti. Yani AK Parti’de sürece dair destek hâlâ güçlü düzeyde. CHP’ye oy verenler ise bunun tam tersini düşünüyor. Süreç kaygısıyla CHP’ye oy verdiğini ifade edenlerin oranı yüzde 39,2 gibi yüksek bir düzeyde.

‘Ekonomi’ ise AK Parti’ye yönelik tercihleri belirleyen hâlâ en güçlü etken. AK Partililer’in yüzde 91,1’i ekonominin iyi yönetildiğini düşünüyor. CHP’lilerin yüzde 91,7’si ise iyi yönetilmediği görüşünde. MHP’de ekonominin iyi yönetildiğini düşünenlerin oranı yüzde 35,6. Bununla bağlantılı olarak ‘Kendi kişisel geçiminizin nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz?’ sorusuna AK Partililer’in yüzde 91,3’ü ‘daha iyi olacak’ yanıtını verdi. Asıl dikkat çekici sonuç ise CHP’de. CHP’ye oy verenlerin yüzde 29’u daha iyi olacağını düşünüyor.

Seçimlerde AKP’nin Başarısında En Büyük Etken Ekonomi Oldu

Türkiye son yılların en gergin seçim süreçlerinden birini geride bıraktı. Önce Gezi olayları ardından 17 Aralık operasyonu sonrasında rüşvet, yolsuzluk ve otoriter baskı suçlamaları altında kalan AKP, yerel seçimlerden kesin olmayan sonuçlara göre yüzde 45’e yakın oy ile güçlü çıkmayı başardı.

Siyasi analistler, bir önceki seçime göre düşüş göstermekle birlikte, iktidardaki 12’inci yılında olmasına ve ağır suçlamalar altında kalmasına rağmen AKP’nin aldığı oyun başarılı olduğu konusunda hemfikir. Bu başarının arkasında ise ekonominin önemli rol oynadığı belirtiliyor.

Şikago Üniversitesi’nde konuya ilişkin çalışmalar yapan Ali Akarca, 1950-2011 yılları arasındaki seçim verilerini inceleyerek yaptığı analizinde ekonomik gelişmelerin iktidarların oylarında ana belirleyici olduğu sonucuna varıyor. Akarca’ya göre iktidarların oylarını taraf tutma, stratejik oy verme, iktidar yıpranması, iktidar avantajı, ekonomik performans ve taraf değiştirmeden oluşan 6 değişken belirliyor. Bunlar arasında ekonomi “pivot” rol oynuyor. Akarca’nın 6 değişkeni kullanarak oluşturduğu modeli, son yerel seçimlerde AKP’nin yüzde 45 oy alacağını tahmin etmişti.

“AKP’nin oylarının bir önceki seçimlere göre yaklaşık yüzde 5 düşeceğini öngörmüştüm” diyen Akarca, ekonomik performansın son birkaç yılda gerilemesinin bu düşüşte etkili olduğunu söyledi. Akarca’ya göre ekonomide ise büyüme ve enflasyon verileri öne çıkıyor. Akarca, “Ancak büyüme daha etkili. Bu etki enflasyona göre en az 6-7 kat daha fazla. Büyüme yüzde 1 düşerse bu iktidarın oylarının yüzde 0,80’nini götürüyor. Enflasyondaki yüzde 1 artış ise oyların yalnızca yüzde 0,12 azaltıyor. Bu değerlendirme yapılırken elbette seçmen bir önceki seneye göre bunu yapıyor. Bu nedenle hükümetler seçim ekonomisine gidiyor. Ancak Türkiye’de AKP’nin oy oranı çok yüksek olduğu için bu yola başvurmuyor.” diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin yüzde 8,5 büyüdüğü 2011 genel seçimlerinde AKP, yüzde 50 oy almıştı. İlerleyen yıllarda hız kesen Türkiye 2012’de yüzde 2,2, 2013’de ise yüzde 4 büyüdü. 2011’de yüzde 10 seviyelerinde olan enflasyon Şubat 2014 itibariyle yüzde 7,89 düzeyinde bulunuyor.

Akarca’ya göre ekonomi 2011’deki kadar iyi olsaydı, AKP’nin oylar 3,4 puan daha fazla olacaktı. Yolsuzluk iddialarının etkisinin çok az olmasını da değerlendiren Akarca, “Tüm dünyada yolsuzluk iddialarının etkili olması için inandırıcı olması gerekir. Bu açıdan, iddia edenlerin tarafsız, temiz ve inandırıcı olması beklenir. Son iddialar ve ortaya çıkış şekli seçmeni tatmin etmemiş görünüyor” diye konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesinde Seyfettin Gürsel de ekonomik performansın seçimler üzerinde ana belirleyici etken olduğu konusunda hem fikir. Gürsel, “Seçim sonuçları seçmenlerin yolsuzluklara duyarlı olmadığını gösteriyor. Başbakan bu iddiaların kendisine karşı bir darbe girişimi olduğu konusunda tabanını ikna etmiş. Tüm bunlardan, ekonomik istikrarın karar almada baskın çıktığını söyleyebiliriz” dedi.

Konsensüs Araştırma Şirketinden Murat Sarı ise seçim sonuçlarından bir sürpriz olmadığını ve belediye hizmetlerinden, ekonomik performanstan memnun olan kitlelerin AKP’yi seçmeye devam ettiğini kaydetti.

Son yerel seçimlerde kesinleşmeye sonuçlara göre CHP yüzde 25,7, MHP yüzde 17,6 ve BDP yüzde 4,4 oy aldı.

Oy Oranları Ekonomik Büyüme Rakamları İle Paralellik Gösteriyor

AKP’nin yerel seçimden zaferle çıkmasının büyüme rakamlarıyla gösterdiği paralellik dikkatlerden kaçmadı.

Ne kadar büyüme, o kadar oy! Ekonomik büyüme rakamı ile oy oranı arasındaki ilginç paralellik dün bir kez daha kanıtlandı.

TÜİK dün Türkiye’nin 2013 büyüme rakamını yüzde 4 olarak açıkladı. Ak Parti oyu da 45.6 olarak netleşti. Büyüme rakamı ile oy oranı yine paralellik gösterdi. Nasıl mı? Şöyle:

Vatan Gazetesi’nin haberine göre Ak Parti, 2002’de yüzde 34.4’le iktidara geldi. 2004’te büyüme 5.9, oy oranı 6.9 puan arttı. 2007’de büyüme 6, oy oranı yine 6 puan artışla 46.6 oldu. 2009’da kriz vardı; Türkiye küçüldü, Ak Parti de 38.8’e indi. Sonra rekor büyüme, rekor oy getirdi. Ve dün: 2013 büyümesi yüzde 4’te kaldı, Ak Parti’nin oyu 2011’e göre 4 puan düşüşle 45.6 oldu.

‘Gezi Direnişi’nden Önce ve Sonra…

Seçim sonuçlarını doğru tahmin eden araştırma şirketlerinden Konda, AKP’nin ‘Gezi Parkı’ olaylarından önceki ve sonraki oy oranlarını değerlendirdi.

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, ‘AK Parti’nin oyu Gezi’den önce, açılımla beraber Nisan ayında maksimuma ulaşmıştı, yüzde 53’lere. Sonra Gezi’den sonra git gel yaşadı, Ekim’de toparlıyor gibiydi fakat 17 Aralık’tan sonra dünkü yüzde 46’ya kadar gerilemiş oldu. Sonuçta, anketlerde de alabileceği görülebilen bir oy oranından geriledi.

2’nci etkisi o tarihe kadar AK Parti seçmeni partisinin ülkenin sorunlarını çözeceğinden, seçimi kazanacağından, kim başbakan olsun dendiği zaman kendi lideri olacağından emindi, yüzde 95’ler mertebesinde.

Bu oranlar CHP’ye oy vereceğini söyleyen insanlarda yüzde 55-60 civarındaydı. AK Parti de bu şimdi geriliyor, şu anda hoşnutsuzluk hiç yok değil, yüzlere 4’te 3’lere düşmüş durumda.

17 Aralık’ın etkisi hiç olmadı değil, oldu ama burada daha radikal ya da kamuoyunun beklediği kadar büyük değişiklik olmamasının sebepleri, kutuplaşma, kimlik siyaseti üzerinden oy verme davranışının dün akşam itibariyle belirlenmiş olması, siyasi rekabet eksikliği…

Coğrafya olarak bütün ülkeye yayılmış, eğitim ortalaması olarak, Türk-Kürt dağılımı neyse, AK Parti’nin içinde Türk Kürt dağılımı üç aşağı beş yukarı öyle.

Türkiye’de dindarlık seviyesi veya gelir dağılımı hangi dilimlerden oluşuyorsa AK Parti o dilimlerde de paralel. O anlamda kitle partisi. Ama sosyolojik, ama kültürel ama demografik kümelerin hepsinde coğrafya olarak AK Parti var.

Sorun diğerlerinde çünkü diğerleri ya coğrafya olarak veya kültürel kimlik olarak veya sosyolojik olarak bir yerlere sıkışmış durumda.

BDP sadece Kürt sorunu üzerinden seçmenden ve bölgeden oy alıyor. MHP geleneksel hayat tarzına sahip, muhafazakâr ama muhafazakârlığının referansını dinden değil geleneklerden, kırda yaşayanlardan, ağırlıklı olarak lise mezunlarından oy alıyor.

CHP ise yüksek eğitimlilerden, yüksek gelirlilerden, Alevilerden ve kıyılardan…

Bu seçimin AK Parti’den sonra kazananı BDP’dir. Oy oranı bir tarafa ama kazandığı il başkanlıkları ve oyunun dağılımına baktığınız zaman 2 şey öne çıkıyor: Seçimler boyunca da yerel yönetimlere dair, 3 partiden farklı, yani AVM’ler, kuleler, çılgın projeler peşinde olmayan, insan odaklı yönetim yapacağım ben diyen bir tek BDP. O BDP 20-21 ilde yaygın olarak yerel yönetimleri kazanmış durumda’ dedi.

Sosyal Medya’nın Seçime Etkisi

Yerel seçimlerden önceki bir hafta ve 30 Mart Pazar günü Twitter’a siyaset damgasını vurdu desek yerinde olur. Twiter’a erişimin engellenmesi ve TV programlarında seçim ve siyaset programlarının artmasıyla, Twitter gündemi de bu eksene doğru bir kayma gerçekleşti.

 

30 Mart seçim günü ve onu takip eden günün sabahına kadar olan Twitter datasına baktığımızda konuşmaların %64′nün seçimle ilgili olduğunu görüyoruz. Bu mesajların içeriğine baktığımızda genel olarak ajanslardan gelen farklı sonuçlar, seçim sayım sürecinde yaşanan usulsüzlükler ve Ankara gibi sonuçların birbirine çok yakın olduğu illerdeki çekişmelerin tartışıldığını görüyoruz.

TV’de ise kanallar arasında seçim sonuçlarını en hızlı ve doğru şekilde verme yarışı yaşandı. FOX TV’yle Fatih Portakal seçim günü için özel bir hashtag (#foxsecim2014) kullanarak sosyal medyada rakiplerine fark attı ve 30.000 mesajla en çok konuşulan ekran yüzü oldu. CNN Türk’de ise Cüneyt Özdemir’le beraber seçim sonuçlarını takip eden Enver Aysever ekranda okuduğu tweet’ler ve eleştirel yorumlarıyla kullanıcıların hakkında en çok mesaj attığı bir diğer kişiydi. Ancak hem seçim öncesi hem de seçim günü ölçümlemelerimizde hızla yükselen kanal Artı1 TV olurken, Mirgün Cabas ve Can Dündar kanalın en çok öne çıkan yüzleriydi.

Kaynaklar: İpsos, Konda, Somera, CNNTürk, Radikal, DHA, Wall Street Journal Türkiye, Vatan gazetesi