“Gelen, gideni aratmasın!” [Türkiye’de ve dünyada 2016 yılının genel değerlendirmesi]

KAMİL ERYAZAR Küresel terör korkusu, ekonomik kriz, siyasal kutuplaşma ve bölünmeler nedeniyle son yıllarda  tüm dünyada yılbaşı kutlamaları çok sönük geçiyor. Geçen yılsonu yayınlanan “Kötü bir yıl, buruk bi...

“Gelen, gideni aratmasın!” [Türkiye’de ve dünyada 2016 yılının genel değerlendirmesi] (29 Aralık 2016)

KAMİL ERYAZAR

Küresel terör korkusu, ekonomik kriz, siyasal kutuplaşma ve bölünmeler nedeniyle son yıllarda  tüm dünyada yılbaşı kutlamaları çok sönük geçiyor.

Geçen yılsonu yayınlanan “Kötü bir yıl, buruk bir yılbaşı, 2016 ve gelecek kaygısı" başlıklı makalemde, tarihe hatırlanılmak istenilmeyen kayıp bir yıl olarak geçen 2015’in Türkiye ve dünya açısından genel değerlendirmesini yapmış ve daha fazla üzmeden, zarar ziyan vermeden “bitse de kurtulsak!” demiştim.

Oysa ne yazık ki, ‘gelen gideni arattı’! 2016 daha da berbat bir yıl oldu…

Türkiye’de ve dünyada insanlığın en önemli toplumsal sorunu haline gelen kitlesel terör saldırılarının artarak sürdüğü korku dolu bir yıldı. Terör saldırılarına bir de ‘darbe girişimi’ eklendi. Yüzlerce insan yaşamını yitirdi, binlercesi de yaralandı ve sakat kaldı.

Terör saldırılarından dünyada en çok etkilenen ülkelerin arasında Türkiye ilk sıralarda yer alıyor. 15 Temmuz gecesi yaşanılan darbe girişimi ve yıl boyunca süren kitlesel katliamlar 2016 yılına da damgasını vurdu.

2016’da tıpkı 2015 gibi daha yılın ilk günlerinde kötü başlamıştı. 12 Ocak’ta İstanbul Sultanahmet’te düzenlenen bombalı saldırıda 10 kişi hayatını kaybetti. Ardından Şubat ve Mart aylarında Ankara’da düzenlenen bombalı saldırılarda da 67 kişi öldürüldü. 19 Mart’ta İstanbul’da İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıda ise 5 can kaybı yaşandı.

Mart’ın son günü ve Mayıs ayı başında Diyarbakır ve Gaziantep’te düzenlenen terör saldırılarında 11 polis şehit oldu. 12 Mayıs’ta Diyarbakır’ın Tanışık köyünde meydana gelen patlamada 16 kişi hayatını kaybetti. Yine Mayıs ayı içerisinde Çukurca ve Tendürek Dağı’nda 14 şehit verdik.

7 Haziran’da İstanbul Vezneciler’de düzenlenen bombalı saldırıda 11 polis şehit oldu. 28 Haziran’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3 canlı bombanın patlaması sonucu 44 kişi yaşamını yitirdi.

Ve 15 Temmuz… Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasi tarihi ve siyasal yaşamına ‘kara gece’ olarak geçen hain darbe girişimi: 240 şehit.

20 Ağustos’ta Gaziantep’teki bir düğüne düzenlenen bombalı saldırıda da 57 kişi hayatını kaybetti.

Temmuz, Ağustos ve Ekim aylarında Hakkari ve Şırnak’taki saldırılarda 29 kişi şehit oldu.

Kasım ve Aralık aylarında Suriye’de Fırat Kalkanı Harekatı’na katılan 38 askerimiz şehit oldu. 10 Aralık’ta İstanbul Beşiktaş’ta düzenlenen 2 bombalı saldırıda 44 kişi şehit oldu. 17 Aralık’ta Kayseri’de hafta sonu çarşı iznine çıkan askerleri taşıyan otobüse düzenlenen bombalı saldırıda da 14 askerimiz şehit oldu.

19 Aralık’ta ise Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Andrey Karlov, Ankara’da bir çevik kuvvet polisi tarafından öldürüldü.

Terör saldırıları küresel bir tehdit haline geldi

2016’da terör saldırıları sadece Türkiye’yi değil diğer ülkeleri de vurdu. 22 Mart’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’de havalimanına düzenlenen saldırıda 34 kişi, 14 Temmuz’da ise Fransa’nın güneyindeki Nice’de, kent merkezinde bir kamyonun Ulusal Gün kutlaması yapan kalabalığın içine dalması sonucu 84 kişi yaşamını yitirdi. Son olarak da 19 Aralık günü Almanya’nın başkenti Berlin’deki Noel pazarına dalan yine bir kamyon 12 kişinin ölümüne neden oldu.

İç savaşın devam ettiği Suriye, Irak ve Afganistan ile Afrika ülkelerindeki terör saldırılarında da yüzlerce yaşamını yitirdi.

Bu korkunç terör saldırılarının yanı sıra, Türkiye ve dünyada kazalar ve doğal yıkımlar da eksik olmadı. 5 Haziran’da Osmaniye’de ilkokul öğrencilerini taşıyan minibüsünün su kanalına uçması sonucu 14 kişi hayatını kaybetti. 29 Kasım’da da Adana’nın Aladağ ilçesindeki bir özel öğrenci yurdunda çıkan yangında 12 kişi yaşamını yitirdi.

17 Kasım’da Siirt’teki bakır madeninde meydana gelen göçükte 16 işçi toprak altında can verdi. Ne yazık ki her yıl olduğu gibi trafik kazlarında da onlarca insanımızı kaybettik.

Ağustos ayında İtalya’da meydana gelen depremde 250 kişi öldü. 29 Kasım’da, Kolombiya’da düşen ve Brezilya birinci lig futbol takımı Chapecoense Real'in futbolcularını ve çok sayıda gazeteciyi taşıyan uçakta 76 kişi öldü. 25 Aralık’ta da, içinde Kızıl Ordu Korosu üyelerinin de bulunduğu Rus uçağı Karadeniz'e düştü, uçaktaki 93 kişiden kurtulan olmadı.

Güneydoğu’da yaşamak daha da zor!

Geçen yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bazı il ve ilçelerde uygulanmaya başlayan sokağa çıkma yasakları bu yılın sonuna doğru kaldırıldı. Yaşanan şiddetli çatışmalar sonucu evlerini, işlerini terk edip göç etmek zorunda kalanların bazıları yeniden ilçelerine dönmeye başladılar. Ancak hiç bir şey eskisi gibi değildi. Ağır kış koşulları ile birlikte bölgede yaşam daha da zorlaşmış durumda…

Suriye’de 6 yıldır bitmeyen iç savaş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük göç dalgası

Suriye’de 2011 yılında başlayan ve halen devam eden iç savaş, en az 350 bin cana mal olurken, başta Türkiye olmak üzere bölgedeki ülkelerin yanı sıra tüm dünyayı da etkiledi. Irak ve Suriye’deki yönetim boşluğundan yararlanarak güçlenen radikal dinci terör örgütleri tüm dünyayı tehdit eder hale geldiler.

BM verilerine göre, son 6 yılda Suriye’deki iç savaş nedeniyle ülkesinden kaçan Suriyelilerin sayısı, 9 milyona yaklaştı. Bunların 3 milyonu aşkın bölümü de Türkiye’de bulunuyor.

Türkiye’deki zorlu yaşam koşulları ve belirsiz gelecek nedeniyle, bu insanların büyük çoğunluğu da umut yolculuğunun ölüm yolculuğuna dönüşeceğini bile bile Avrupa’da yaşam hayaliyle, insan kaçakçılarının insafsızlığına yenik düşerek, basit botlarla Ege ve Akdeniz’e açılmaya başladılar. Binlerce insan gecenin karanlığında bu denizlerin soğuk sularında kayboldu, boğuldu.

Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan siyasi krizler ve çatışmalar nedeniyle 40 milyon kişi başka bir ülkeye kaçmak zorunda kaldı. Bu İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük kürsel göç anlamına geliyor. New York, Londra ve Pekin kentlerinin nüfuslarının toplamından daha fazla olan zorunlu iç göç mağdurlarının üçte birine yakını (12 milyon insan) geçen yıl yerlerinden edildi. Cenevre'deki Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC), her gün ortalama 35 bin insanın evini bırakıp kaçmak zorunda kaldığını kaydetti.

Ekonomide alarm zilleri çalıyor

Rus savaş uçağının düşürülmesinin ardından iki ülke arasında başlayan gerilim sonucu Rus turistlerin gelmemesi ile başlayan turizm krizi, terör saldırıları nedeniyle diğer ülkelere de yansıyınca ciddi bir ekonomik soruna dönüşmeye başladı.

TL’nin diğer ülke para birimleri karşısındaki hızlı değer yitirişi ve alım gücündeki azalmaya bağlı olarak oluşan talep daralması ülke ekonomisini zora soktu.

TÜİK verilerine göre, Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,8 küçüldü. Ekonomi böylece 2009'un üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez daraldı. Yılın ilk dokuz ayında büyüme yüzde 2,2 olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı ise 5 milyar dolara yaklaştı.

Türkiye genelinde işsizlik oranı Temmuz’da yüzde 10,7'ye yükseldi. İşsizlik böylece Şubat’tan beri 5 ayın en yüksek düzeyine ulaştı. İşsiz sayısı Temmuz’da geçen yılın aynı dönemine göre 354 bin kişi artarak 3 milyon 324 bin kişi oldu. Artık Türkiye’de her 5 kişiden 1’i işsiz.

Gazetecilik, yazarlık gittikçe daha da zorlaşıyor

2016, düşünce ve basın özgürlüğü açısından da şanssız bir yıldı. Uluslararası gazetecilik kuruluşları, Türkiye’nin notunu sürekli düşürüyorlar.

Türkiye’de periyodik olarak siyasal-toplumsal krizlerde ve bombalı kitlesel terör saldırılarının hemen sonrasında ilgili haberlere “yayın yasağı” geliyor. Ayrıca internet servis sağlayıcıları da hızı ‘ulaşılamayacak’ seviyeye düşürerek sosyal medya sitelerine erişimi engelleyebiliyor. Dolayısıyla Türkiye, dünyada VPN kullanımında geçen yıl ikinci sıradayken bu yıl Endonezya’yı geçerek ilk sıraya yükseldi.

Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, OHAL kapsamında KHK’ler ile çok sayıda basılı yayın ve haber ajansı kapatılırken, internetteki bazı haber sitelerine de erişim engellendi. Çok sayıda gazeteci, yazar ve akademisyen de tutuklandı.

Yine seçim var!

Geçen yıl Türkiye tarihinde ilk kez 5 ay arayla 7 Haziran ve 1 Kasım’da genel seçimler yapılmıştı. 2017’de bu kez de Anayasa Değişikliği Referandumu için seçmenlere yine sandık yolu görünüyor!

TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmekte olan ve ‘Başkanlık Sistemi’ olarak adlandırılan Anayasa Değişikliği Teklifi, görüşmeler tamamlanıp Genel Kurul’da oylandıktan sonra büyük olasılıkla Mart ayı sonunda halkoyuna sunulacak.

Umutsuz yaşanmaz!

Yılbaşına ve yeni yıla sayılı saatler kala kimsede heyecan coşku falan yok, çünkü hiç kimse de eski keyifler yok.

Yıllar yorgun, biz yorgun…

Umudumuz? Var! Çünkü umutsuz yaşanmaz! Her şeye karşın yeni bir yıl yepyeni umutlar demektir. En azından gelen gideni aratmasın. Öyle bir ruh haline geldik ki artık ona bile razıyız.

2017, her şeyin gönlünüzce olacağı, yüzünüzden gülümseme, gözlerinizden yaşama sevinci pırıltısının hiç eksik olmayacağı güzel bir yıl olsun.

Mutlu yıllar!