Ülkeler Farklı Mücadele Aynı: İnsanca Doğal Yaşam Hakkı!

Doğal yaşamı acımasızca yok eden siyanürlü altın ve diğer maden girişimlerine karşı dünyanın dört bir yanında insanların kararlı direnişi sürüyor. İşte son örnekler, Tunceli Ovacık, Kazdağları ve Romanya. Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nde bir firmanın siyanürl...

Ülkeler Farklı Mücadele Aynı: İnsanca Doğal Yaşam Hakkı! (4 Kasım 2013)

Doğal yaşamı acımasızca yok eden siyanürlü altın ve diğer maden girişimlerine karşı dünyanın dört bir yanında insanların kararlı direnişi sürüyor. İşte son örnekler, Tunceli Ovacık, Kazdağları ve Romanya.

Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nde bir firmanın siyanürlü altın arama ruhsatı alması üzerine ilçede kadın ve çocuklarında katıldığı protesto yürüyüşü düzenlendi. Beyaz kefen giyenler, yere yatarak ölü taklidi yaptı.

Ovacık İlçesi’nin Cevizli Köyü’nde bir firmanın altın arama ve çıkarma ruhsatı alıp, çalışmalara başlayacağı yönündeki haberler üzerine, bugün ilçede protesto yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşe Tunceli Belediye Başkanı BDP’li Edibe Şahin, ilçe belediye başkanları İstanbul’dan gelen çevreciler, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Yürüyüşün ön saflarında bulunanlar beyaz kefen giyerken, ‘Madencilik projeleri iptal edilsin’, ‘Dersim’de kültürel ve ekolojik kırıma hayır’ yazılı pankart taşındı.

DHA’dan Ferit Demir’ın haberine göre, Hükümet Konağı önünde toplanan protestocular arasındaki beyaz kefenli giyen grup burada yere uzanıp ölü taklidi yaparak, “Siyanürle maden araması yapılırsa bu topraklarda biz ölü sayılırız” dedi.

Yaklaşık 10 dakikalık ölü taklidi eyleminin ardından protestocular adına Erkan Kıl, konuştu. Kıl, özel şirketlerin yaşamsal alanları ranta çevirme hesaplarıyla vadilere, sulara, topraklara saldırdığını ileri sürerek, şöyle dedi:

“Maden, baraj ve HES firmalarının temsilcileri defalarca bu topraklardan kovulmalarına, protesto edilmelerine rağmen hala doğaya saldırmakta ısrar ediyorlar. Başta maden, baraj ve HES’ler ile suların ticarileştirilmesi hedefiyle topraklarımıza ve sularımıza el koyma, bizleri yurtsuzlaştırma, doğal yaşam alanlarımız ile vadilerimiz ve derelerimizin katledilmesine yönelik olduğunu biliyoruz. Bizler, suyuna, toprağına, doğal yaşam alanlarına, tarihi-sosyal ve kültürel değerlerine sahip çıkan Dersim halkı olarak, akıl, bilim ve izandan yoksun bu projenin uygulayıcıları ve sahipleri olanları bir kez daha uyarıyoruz. Sizlerin, yaşam alanlarımızı yok edecek bu ve benzeri projelerinize Dersim’de yaşamak hakkı tanımayacağız.”

“Şartlar ne olursa olsun doğamıza sahip çıkacağız”

İstanbul’dan gelen çevre aktivisti Hasan Şen, Dersim doğasına son nefeslerine kadar sahip çıkacaklarını belirterek, “Biz şartlar ne olursa olsun doğamıza sahip çıkacağız. Dersim’de bir yandan HES ile bir yandan siyanürle altın aramalarına karşı mücadele ediyoruz. Biz bu toprakları sonuna kadar korumak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Topraklar ve nehirlerin olduğu her yerde sermaye bizleri zehirlemek için her türlü oyunu oynar buna halk olarak asla izin vermeyeceğiz” dedi.

Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin ise, “Bizim inancımızda yani Kızılbaş Alevi inancında doğadan rızalık alarak yaşayan insanlarız, bu bizim inancımızın gereğidir. Biz yaşadığımız çevreye ve doğaya bir bütün, uyum sağlamış ve toprağımızı doğamızı kutsal sayan bir halkız. Bu topraklar, bu muhteşem doğa bize atalarımızdan biraz kaldı, biz de gelecek kuşaklara miras bırakacağız. Bunun için bu doğanın tahrip edilmesine ya da barajlarla boğulmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Çevre aktivisti avukat Barış Yıldırım, altın madeni araması yapacak olan şirketin birçok kirli oyun oynadığını ileri sürerek, “Cevizlidere’ye verilen ÇED raporu hukuka aykırıdır. Altın madeni araması yapılacak alan binlerce metrekareden oluşuyor. ÇED olumlu raporu almak için alan küçük gösterilmiş eğer maden araması yapılacak alan 25 bin hektarın altında ise ÇED olumlu raporu aranmıyor. Maden şirketi bu alanı bilinçli olarak 24 bin hektar göstererek ÇED olumlu raporu almıştır. Bu ÇED olumlu raporu derhal iptal edilmeli valilik ve Çevre Orman Bakanlığı duruma derhal el koymalı. Biz hakkımızı hukuk yolarında arayacağız ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.

KAZDAĞLARI’NDAKİ ORMANLARIN YOK EDİLMESİNİ PROTESTO İÇİN AÇLIK GERVİ YAPIYOR

Çanakkale Bayramiç ilçesinin Kazdağları eteklerindeki Kurşunlu Köyü Killik Tepe mevkiinde süren feldspat madeni çalışmaları nedeni ile ormanların yok edilmesini protesto eden 60 yaşındaki Bülent Behçet Özüren dokuz gündür açlık grevinde.

25 Ekim tarihinde başladığı açlık grevine devam eden Kurşunlu köyünden Özüren, maden çalışmaları nedeni ile ağaçların kesildiğini, heyelan bölgesi olan Kurşunlu Köyü’nün tehdit altında olduğunu, maden çalışmaları nedeni ile köy halkının sağlığının olumsuz etkileneceğini belirtiyor.

Köy halkı ise iş makinelerinin çalıştığı alanda kurduğu çadırlarda nöbet tutuyor. Skepsis antik kentine komşu Killiktepe mevkine açılacak maden ocağı için yapılan yol açma çalışmalarında 760 ağaç Orman İşletme Müdürlüğü tarafından mühürlendi; ancak bölge halkının aktardığına göre kesilen ağaç sayısı 3000’in üstünde.

‘Yetkililer sesimizi duysun yoksa kendimi yakacağım’

60 yaşındaki kalp hastası Bülent Behçet Özüren, ayrıca “Anayasa’nın bizlere hak tanıdığı sağlıklı, temiz bir çevrede huzurlu yaşama hakkımızı geri istiyoruz. Bu hakkımızı geri kazanabilmek adına başlattığım Açlık Grevi’ndeyim. Köyümüzün tam ortasında maden ocağı kurularak, parçalanan kayaların gürültüsü ve havaya dağılan bembeyaz toz bulutunun içinde bizleri yaşamaya mahkum eden ve ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) gerekli değildir diyerek, ‘çevrede etkilenecek varlık yoktur’ diye karar verip 3000 ağacın kesilmesini emreden, bizim adımıza bizi temsil eden yöneticilerimizden birisi bizi muhatap alıp derdimize çare bulmak amacıyla köyümüze gelmesini bekliyorum. Gelmezler ise; 7 Kasım tarihinde maden ocağına izin verilen alanda kendimi yakarak sesimizi duyurmaya çalışacağım” diyor.        

ROMANYA DA SİYANÜRLÜ ALTIN ARAMAYA KARŞI DİRENİYOR

Romanya’da Eylül ayıyla beraber başlayan altın ve kaya gazı madeni projelerine karşı yükselen direniş hareketi, mücadeleyi sürdürüyor.

Hareket, 15 yıldır Romanya halkının mücadele ettiği Kanadalı altın arama şirketine, Roşia Montană kasabasını ve ülkenin batısında bulunan dağlık bölgede yaşayanları altın aramak üzere tahliye etme yetkisi veren yasayla beraber ivme kazandı. Göstericiler, altın ve kaya tuzu arama ve çıkarma işlemleri sırasında kullanılacağı bilinen 200 bin ton siyanürün hem bölgede hem de Tuna Nehri ve Karadeniz’de çevresel bir felakete sebep olacağını öne sürüyor.

27 Ağustos’ta Romanya hükümeti, altın madeni şirketine Roşia Montană bölgesinde geniş yetkiler tanıyan bir yasaya onay verdi. Söz konusu bölgenin halkı evlerinden ayrılmaya zorlandı ve bölgeyi terk etmeyenleri ise yeni yasayla birlikte kamulaştırma ve bölgeye yerleşmekte olan firma adına çalışan güvenlik güçleri bekliyor. Yasa şu anda parlamentoda beklemede.

Romanya Parlamentosu, Rosia Montana Dağları’ndaki altın madeninin işletmeye açılmasına ilişkin tartışmalı oylamayı halkın yoğun tepkisi üzerine ekim ayına erteledi. Başbakan Victor Ponta, daha önce Kanadalı ‘Gabriel Resources’ adlı şirketin madeni işletmesi için gerekli izni vereceğini duyurmuştu. Ancak onbinlerce kişinin katıldığı protestolar hükümete geri adım attırdı.

Hükümet yetkilileri, bölgeden elde edilecek kaya gazının, ülkenin Rusya’nın doğal gazına olan bağımlılığını azaltacağını öne sürse de; Romanya’nın yer altı kaynaklarının önemli bir kısmının özel şirketlere ait olduğu ve düşük fiyatlara Avrupa Birliği üyelerine satıldığını bilen eylemciler, bu açıklamalarla tatmin olmuyor.

“Siyanürü değil doğayı sev”

Yerelde “Endüstriyel sabotaj” sloganı yükselirken Romanya’nın geri kalanı da kitlesel eylemlerle projeye karşı çıkıyor. 1 Eylül’de Romanya’nın 25 kentinde binlerce kişinin katıldığı kitlesel protesto gösterileri oldu. Eylemler günlerce sürdü. 8 Eylül’de 8 bini Bükreş’te olmak üzere 15 bin kişi altın madenlerini protesto etmek için “Siyanürü değil doğayı sev” sloganıyla sokaktaydı. 20 Avrupa ve Kuzey Amerika kentinde de dayanışma eylemleri gerçekleştirildi.

Gezi Parkı direnişinden ilham aldıklarını söyleyen aktivistler, Bükreş’te forumlar düzenledi. Romanya’nın meydanlarına çadırlar kurulurken, bir sonraki günün eylem planları bu forumlarda topluca kararlaştırılıyordu. Pek çok Romanyalı, ilk kez bir politik gösteriye katıldığını dile getirirken, ülkedeki yorumcular 20 yıldır sadece kendi işleriyle ilgilenen ve pek de ses çıkarmayan kitlelerin sokağa çıktığını ve mücadele etmeye başladığını söylüyorlar.

“Bu daha başlangıç”

Eylemlere katılanlar, Romanya basınının ülkenin her tarafına yayılan devasa gösterileri tamamen görmezden gelmesinden şikâyetçi. Büyük gazeteler, eylemler sürmesine rağmen “Roşia Montană problemi çözüldü” diye başlıklar atıyor. 7 Eylül’de binlerce eylemci, Romanya devlet televizyonu TVR’nin önünde de bir eylem gerçekleştirdi. Aktivistler, medyanın ve şirket menfaatlerine göre yasa çıkartan hükümetin “uluslararası büyük şirketlere satılmış” olduğunu düşünüyorlar. Eylemlerin asıl görünür hâle geldiği yer ise sosyal medya ve internetteki bağımsız gazetecilerin haberleri oluyor.

Romanya’da uluslararası şirketlere ve yozlaşmış hükümete karşı mücadele sürüyor. Ülkenin başkanı Busescu, hükümetin Roşia Montană hakkında çıkardığı yasanın anayasaya aykırı olduğunu söyledi ve yasanın geri çekilmesi gerektiğini dile getirdi. Ancak Roşia Montană projesi durdurulsa dahi hükümete, medyaya ve kapitalizme karşı öfkeli olan Romanyalılar geri çekilmeyi düşünmüyor.

“Bu daha başlangıç” sloganı, Romanya için de güncel bir slogan, eylemlere katılan pek çok kişi asıl zaferin kazanmış oldukları dayanışma ve birlik deneyimi olduğunu dile getiriyor.