Merdivenler Gibi Evler de Boyanabilir!

Brezilya’da merdiven boyamanın bir adım ötesine geçtiler. Gecekondu mahallelerindeki evleri boyadılar. İstanbul Fındıklı’da gökkuşağı renklerine boyanan merdivenlerin Beyoğlu belediyesi tarafından griye boyanmasına tepki olarak başlayan ve sosyal medyada geniş yankı bularak k...

Merdivenler Gibi Evler de Boyanabilir! (20 Ekim 2013)

Brezilya’da merdiven boyamanın bir adım ötesine geçtiler. Gecekondu mahallelerindeki evleri boyadılar.

İstanbul Fındıklı’da gökkuşağı renklerine boyanan merdivenlerin Beyoğlu belediyesi tarafından griye boyanmasına tepki olarak başlayan ve sosyal medyada geniş yankı bularak kısa sürede tüm Türkiye’ye hatta dünyaya yayılan merdiven boyama eyleminin bir adım ötesi Brezilya’da gerçekleştirildi. Sadece merdivenler değil gecekondu bölgelerindeki evler de rengarenk boyandı.

Brezilya’da yoksulların yaşadığı gecekondu mahalleleri olan favelaların boğucu ve estetikten uzak görünüşünü dönüştürmek, içinde yaşayan insanların hayatını renklendirmek için uğraşan bir vakıf var: Firmeza Vakfı. Vakfın başlattığı Favela Painting (Favela Boyama) projesini yürüten Hollandalı iki sanatçı Jeroen Koolhaas ve Dre Urhahn favelaların gri sıva ve tuğlalardan oluşan atmosferini rengârenk sanat eserleriyle canlandırıyor. Sanatçıların boyadığı mahalleler uzaktan bakıldığında da, içinde yaşarken de birer tabloyu andırıyor.

SUÇ ORANI DÜŞTÜ
Her şey 2006 yılında Hollandalı ikilinin Brezilya’da toplumun dahil olacağı bir sanat projesi üzerine kafa yormasıyla başladı. Favelaları mahalleliyle birlikte boyamaya karar veren ikili başlangıç noktası olarak Rio de Janeiro’nun suç oranı en yüksek favelası olan Vila Cruzeiro’yu seçti. Boyama sürecinde ikiliye mahallenin gençleri de eşlik etti. Boyama tamamlandığında mahallelinin mutluluk oranı yükselmiş, gençler arasındaki suç oranı az da olsa düşmüştü.

Birlikte çalışmaya 2005 yılında başlayan Dre Urhahn ve Rem Koolhaas’ın oğlu Jeroen Koolhaas, “favela” olarak anılan Brazilya’nın gecekondu mahallelerinin yamaçlarına -hiç değilse- renk ve bu mahallelerin “soluk benizli” sakinlerine de biraz neşe götürmeyi başardı. Ve tabi, sadece “burjuva oyuncağı” olmadığı bugünlerde sık sık hatırlanması gereken, hatta Aydın Çubukçu’nun bilim ile birlikte dünyayı anlamanın ve yorumlamanın araçları olarak tanımladığı sanatı da…

Onlar, bunları amaçlamışlar mıydı bilinmez, ama favelalarda ikamet edenler ve ziyaretçiler tarafından daima görülebilir olan Rio de Janeiro’nun merkezini ya da favelaların yamaçlarını boyama, oralarda çarpıcı sanatsal çalışmalarda bulunma fikirlerinin olduğu aşikâr.

İkilinin, 2006 yılında geliştirmeye başladığı “gecekondulara sanat götürme” fikrine ilk olarak, Río de Janeiro’nun büyük gecekondu bölgelerinden biri olan Vila Cruzeiro kapılarını açtı. Bu renkli fikir
mahallenin gençlerinin yardımlarıyla hayata geçirildi: 150m²’lik bir yüzeye 2007 yılında uçurtma uçuran bir çocuğun imece usulüyle resmedilmesinin ardından, 2008’de ise yer aldığı yamacı, yağmurun neden olduğu çamur baskınlarından korumak gibi bir yanal amacı da olan devasa beton strüktür üzerindeki 2000 m²’lik alana, geleneksel Japon sanatından esinlenerek resim yaptılar.

Projenin ilk iki fazı sayılan Vila Cruzeiro’daki bu iki kocaman iki duvar resminden sonra, üçüncü faz başladı: “O morro.” Sanatçılar projenin üçüncü fazı için Portekizce’de “la colina” olarak da geçen, fakat çoğunlukta fakir mahalleleri tanımlayan “favela” ile eşanlamlı olarak kullanılan “O morro” ismini seçtiler.

“O Morro” 2010’un ilk zamanlarında Rio de Janerio’nun kalbinde yer alan Santa Marta’da başladı.  Dre Urhahn ve Rem Koolhaas, esnek bir konseptle meydanı çevreleyen yamaçtaki evleri ve samba okulunu da içine alacak biçimde kolayca yayılabilen renk huzmelerinin sokağın bir kısmının üzerinde dolaştığı bir tasarım oluşturdular. Bu arada projede istihdam edilen bölge halkına, boya türlerinden güvenlik önlemlerine kadar her şeyi öğrettiler.

Çalışma tamamlandığında ise ortaya 34 evden oluşan yeni bir sanat eseri çıktı!

İZBE MAHALLEDEN ÇEKİM MERKEZİNE
Koolhaas ve Urhahn’a göre favelaların renklerle donatılması toplumsal hiyerarşinin dibinde yer alan insanların hayatına neşe ve gurur katıyor. Toplumun dışladığı ve ötekileştirdiği mahalleler bir anda sanatsal bir manifestoya dönüşüyor, kentin ortasında olmasına rağmen kentin geri kalanıyla etkileşimi olmayan mahalleler turistlerin uğrak noktası haline geliyor. Mahalleli, yaşadığı yerden ve kendi kimliklerinden gurur duymaya başlıyor.

GERÇEK DÖNÜŞÜM
İlk başta Hollanda Kültür Bakanlığı’nın maddi katkısıyla başlayan Firmeza Vakfı’nın favela projeleri artık tamamen bağışlarla yürüyor. Koca mahalleleri boyamak için gereken litrelerce boya da gönüllülerin bağışlarıyla alınıyor. Çünkü Brezilya’daki ilk uygulamaların ardından proje dünya çapında ses getirdi. Önce Latin Amerika’da ardından dünyanın farklı bölgelerindeki gecekondu mahalleleri benzer şekillerde güzelleştirildi, dönüştürüldü. Bu projenin önemli etkilerinden biri de, dünyada çoğu devletin soylulaştırmaya indirgediği “kentsel dönüşüm”ün ne kadar farklı şekillerde uygulanabileceğini ispat etmesiydi.

Meraklılar, proje ile ilgili ayrıntılı bilgileri resmi web sitesinden öğrenebilirler: http://www.favelapainting.com/

mimarizm.com /  Filiz Yavuz

birgun.net / Onur Erem