Online İtibar Yönetimi, Toplumsal ve Ekolojik Sorumluluk

Yazan: Kamil Eryazar Toplumsal ve Ekolojik Sorumluluk Dünya ekonomik, siyasal, ekolojik ve jeopolitik krizlerle birlikte, özellikle dijital iletişim teknolojisinde baş döndürücü gelişim ve değişimlerin yaşanacağı yeni bir döneme girdi. “Anında kişisel doyum” pazarlama ar...

Online İtibar Yönetimi, Toplumsal ve Ekolojik Sorumluluk (30 Kasım 2012)

Yazan: Kamil Eryazar

Toplumsal ve Ekolojik Sorumluluk

Dünya ekonomik, siyasal, ekolojik ve jeopolitik krizlerle birlikte, özellikle dijital iletişim teknolojisinde baş döndürücü gelişim ve değişimlerin yaşanacağı yeni bir döneme girdi.

“Anında kişisel doyum” pazarlama arenasında tek başına yükselen bir eğilim değil. Bununla birlikte, toplumsal konularla ilintili tüketim duyarlılıkları da önem kazanıyor. Çevre kirliliği, küresel ısınma, dolayısıyla doğanın korunması, insan hakları ve etik ticaret gibi birtakım toplumsal sorumluluk unsurları, satın alma kararlarını gittikçe daha da etkilemeye başlıyor.

Etik üretim ve ticaretin yanı sıra, “etik tüketim” anlayışı da gelişiyor. Geri dönüşümlü ürünler, organik yiyecekler, ‘fair trade’ ve yerel üretimle kalmayıp çeşitlendikçe tüketim alışkanlıklarının topluma etkileri de daha çok sorgulanıyor.

Markalar, ürün içerikleri ve ambalajlarında, Ar-Ge, üretim, dağıtım süreçlerinde bu konularda duyarlı olmalıdırlar. Daha sonra vaatlerine bu faktörleri de ekleyerek, tüketicilerin toplumsal duyarlılıklarına da seslenirlerse, toplumsal değerlerine kazanç katabilirler.

Gelişen toplumsal trendler açısından, ürün ya da hizmetin, doğrudan olamasa bile en azından dolaylı yoldan “sağlığa bir yararı” olmalı ve “sağlıklı bir yaşam” vaat etmeli. Hiç değilse, sağlığa hiçbir zararı olmamalı.

İnternette Online İtibar Yönetimi

İnternet pazarlama için pek çok olanak ve yararlar sağlıyor. Ancak markanız açısından kontrol edemediğiniz ve yönetemediğiniz zaman da son derece riskli, tehlikeli bir ortama dönüşebiliyor.

Her an, her dakika içerik, bilgi, dedikodu, spam üretiliyor ve yayılıyor. Üstelik bu yayılış o kadar hızlı ve kontrolsüz bir şekilde oluyor ki, internet kullanıcıları, sosyal ağların üyeleri sorgulamaya bile fırsat bulamıyorlar. Genellikle de akıl süzgecinden geçirme, akıl gözüyle görme, doğrulama gereğini bile duymuyorlar. Çünkü internet “kolay bilgi” ile birlikte kitleleri düşünce tembelliğine yöneltmiştir. Bir de dijital medya kullanıcılarında nedense her önüne geleni “forward’lama”, paylaşma alışkanlığı yerleşmiştir.

İnternet aynı zamanda sanal ‘avatar’ ve ‘nick’lerle birlikte, gerçek kişiliklerden kaçarak, gevşeme ve rahatlığın adresi olmuştur! Hatta çoğunluğuna göre de bu dipsiz kuyu, sınırsız sorumsuz özgürlükler cennetidir! Dolayısıyla, genelde her şeyi hafife alan, alaycı bir sanal söylemin egemen olduğu görülmektedir.

İnternette her şey günübirlik yaşanıyor. Ama markalar, kişiler, kurum ve kuruluşlar hakkında üretilen olumsuz söylemler, arama motorları kayıtlarına girerek, sistemin çöp kutusunda neredeyse silinemeyen bir ‘sabıka kaydı’ gibi kalıcı olabiliyor. (Allah affeder, Google unutmaz!) Temizlemek, düzeltmek uzun zaman alabiliyor. Kimi zaman da bu olanak bulunamadan, geri dönülemez kötü sonuçlara varabiliyor.

Bir sabah işyerinize geldiğinizde, siz akşam yatağınızda mışıl mışıl uyurken, internette markanız hakkında gece boyunca fırtınalar kopartıldığı, “siber statünüzün” zedelendiği kötü bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.

Sosyal medyanın çeşitlilik kazanmasıyla birlikte, markalar açısından, bu kaygan ortamda üretilen sınırsız içeriğin takibi de gün geçtikçe zorlaşıyor. Ama ne yapıp edip, bunu başarmak gerekiyor.

Markanın büyüklüğüne ve stratejik özelliklerine göre profesyonel bir internet takip, dijital PR ajansı ile çalışılabileceği gibi, en azından ücretsiz ‘Google Alerts’ gibi araçlardan yararlanarak, günlük olarak takip etmek ve her an dinamik bir güçle dijital kriz yönetimine hazır olmak gerekiyor. Profesyonel şirketlerden düzenli ‘monitoring’ hizmeti de alabilirsiniz. Böylece internet ve sosyal medyada markanız hakkında olumlu-olumsuz konuşulan her şeyden anında haberdar olma olanağını da yakalayabilirsiniz.

Doğru Fiyatlandırma Stratejisi

Önümüzdeki dönemde pazarlama yöneticilerini en çok uğraştıracak konulardan bir tanesi de “fiyatlandırma”. İnternet üzerinde hızla yaygınlaşan e-ticaret, sosyal alışveriş, günlük fırsat ve indirim siteleri ile birlikte inanılmaz bir fiyat karmaşası yaşanıyor.

Doğru bir fiyatlandırma stratejisi oluşturularak, böylesi fiyat karmaşalarının önlenmesi gerekiyor.

Ürün ya da hizmetin piyasada satış noktalarındaki reel fiyatlarıyla, e-ticaret ve indirim sitelerindeki fiyatları arasında büyük çelişkilerin olmaması gerekiyor. Bu tarz ikilemlerin, tüketicinin gözünde marka imajını zedeleyeceği unutulmamalıdır.

Mobil pazarlama ve aplikasyonlar

Mobil platformların kullanımının, akıllı telefon çeşitlerinin iOS, Android ve Microsoft uygulamalarının yaygınlaşması ve fiyatlarının ucuzlamasıyla birlikte daha da artacağı öngörülmektedir.

Hatta belki de, masaüstü ya da dizüstü bilgisayarla yapılan internet erişimini bile geçerek, pazarlama açısından stratejik bir öneme sahip olacağı söylenebilir.

Cep telefonlarını akıllandıran iOS, Android ve Microsoft işletim sistemleri, 3G ve 4G uygulamaları ile birlikte tablet bilgisayarlara da girmiştir.

Özellikle lokasyon bazlı mobil uygulamalarla tüketicilere 7/24 her an, her yerde ulaşılabilir. Bu ortamdaki etkinliği arttırmak için mobil aplikasyonlardan da yararlanılabilir.

Satış ve servis ağları için Foursquare check-in uygulamalarından yararlanılmalıdır. Ürün ambalajı ve kurumsal basılı malzemelerde QR kodu kullanılarak, akıllı telefon ve tabletlere web adreslerine yönlendirme olanağı sağlanıp, 360 derecelik bir dijital pazarlama deneyimi sunulmalıdır.