İsveçli bir firma çalışanlarına çip takmaya başladı!

KAMİL ERYAZAR İsveçli yüksek teknoloji ofis grubu Epicenter, 400 çalışanının deri altına çip yerleştirdi. İnsanları robotlaştırmak için internet, akıllı telefonlar, sosyal medya ve giyilebilir teknoloji ürünleri yetmedi sıra vücuda &cced...

İsveçli bir firma çalışanlarına çip takmaya başladı! (6 Nisan 2017)

KAMİL ERYAZAR

İsveçli yüksek teknoloji ofis grubu Epicenter, 400 çalışanının deri altına çip yerleştirdi.

İnsanları robotlaştırmak için internet, akıllı telefonlar, sosyal medya ve giyilebilir teknoloji ürünleri yetmedi sıra vücuda çip takmaya geldi!

2009 yılında Intel'in 2020 yılına kadar insan beynine çip yerleştirilmeye başlanacağını ve bilgisayarların artık klavye ve fare olmadan yönetilebileceğine ilişkin açıklamaları gündeme damgasını vurmuştu. Intel'in, aradan geçen 8 yıllık sürede hedefine ne kadar yaklaştığı hakkında henüz net bir bilgi yok.

Geçen yıl Silikon Vadisi girişimcilerinden Bryan Johnson da, insan beynine çip yerleştirerek kapasitesini artırıp gelecekte makinelerin yapması beklenen şeyleri insanların çok daha kolay bir şekilde yapmasını amaçladığını açıklamıştı.

Bu amaç doğrultusunda biyomedikal mühendisi Theodore Berger ile iş birliği yapan Johnson, Kernel adını verdiği bir şirket kurmuştu. (Kernel, işletim sistemlerinde yazılımın donanımla iletişimini sağlayan ana çekirdek yazılıma verilen ad)

Kernel’in amacı kafatasına yerleştireceği bir çiple beyindeki sinyalleri düzenleyip yönetmek. Öncelikli hedeflerden bazıları, hafızayı güçlendirmek, Alzheimer ve bunama gibi hastalıkların önüne geçmeyi sağlamak. Projenin nihai amacı ise insan beyninin genel kapasitesini artırarak insanları bilgisayarlar gibi gereksinime göre programlanabilen beyinlere kavuşturmak.

Johnson, yapay zekanın bu kadar hızlı geliştiği bir dönemde insan zekasının sınırlarını zorlamanın öncelikli hedef olması gerektiğini düşünüyor.

KOD’LANMIŞ ‘ÇİP’Lİ PERSONEL ve ÖZEL YAŞAMIN SONU

Son olarak da Epicenter adlı İsveçli bir firma, çalışanlarının kimliklerini tanımlamak için dijital kimlik kartı yerine derilerinin altına çip takmaya başladı. Toplamda 400 kişiye takılan çiplerle hem zamandan tasarruf edileceği hem de daha güvenli bir çalışma ortamı oluşturacağı düşünülüyor.

Radyo frekanslarını kullanarak cihazlar ile iletişime geçen çipin yerleştirildiği çalışanlar, elleri ile şifre girmeden kapıları açabiliyor ve şirket içerisinde tüm cihazları kullanabiliyor.

Pirinç tanesi büyüklüğündeki çip hakkında konuşan şirketin CEO’su Patrick Mesterton, çipin yaklaşık 12 mm boyutunda ve oldukça işlevsel olduğunu söylüyor.

Çalışanlarının çiple kapıları dahi açabileceklerini söyleyen Mesterton, şunları da ekliyor: "Çip büyük bir pirinç tanesi boyunda. Yaklaşık 12 milimetrelik mikro çip bir şırınga yardımıyla derinizin altına yerleştirilerek bir RFID kodu yolluyor. Bu kod çevrenizdeki teknolojilerle iletişime geçebilmenizi sağlıyor. Çipinizi kullanarak kapıları açabiliyorsunuz, yazıcıların güvenlik şifresini kırabiliyor, hatta cep telefonlarıyla iletişime geçip, iş kartınızı ve tüm irtibat bilgilerinizi bir başka telefona aktarabiliyorsunuz."

Karolinska Enstitüsü'nde çalışan mikrobiyolog Ben Libberton ise, deri altına yerleştirilen çip ile kişilik haklarının kolayca ihlal edilebileceğini ve başta sağlık olmak üzere birçok gizli bilgiye ulaşılabileceğini ifade ediyor.

MATRİX VE TRUMAN SHOW FİLMLERİ GERÇEK OLUYOR!

Vücudun hemen her yerini kaplamak üzere geliştirilen giyilebilir teknoloji ürünlerinin yanı sıra son olarak bu “çipleme” uygulaması, insanlığın sosyal, kültürel ve fiziki yaşamını da değiştirecek ve insanları iyice ‘robotlaştıracak’.

Hayvanlara bile yapılması kabul edilemez olan “damgalama” şimdi insanlara uygulanıyor! Herhangi bir suç olasılığı ya da hükmü nedeniyle şartlı tahliye edilenlere uygulanan elektronik kelepçe yönteminin benzeri şimdi çalışanlara dayatılıyor. Üstelik de bu insanlık dışı uygulama ‘yararlı bir teknolojik gelişme’ diye tanıtılıyor.

Bu ‘akıllı teknoloji’ ürünleri, toplumsal kimliğin ve kültürün merkezi haline gelmeye başlayınca, yaşam biçimleri ve alışkanlıkları da değişecek. Dünya ve yaşam artık ‘kod’lardan oluşacak. İnsan hayatındaki her şey kod’lanarak yazılacak. İnsanların araçları kontrol etmeleri gerekirken, araçlar insanları kontrol etmeye ve yönlendirmeye başlayacak. Böylece insanlar, geliştirdikleri teknolojinin esiri olacaklar gibi görünüyor.

Giyilebilir teknoloji ürünleri ve ‘çiplenmiş insanlar’la birlikte dünya dev bir dijital açıkhava gözetimevine dönüşecek. Özel yaşamın gizliliği ise, insanlık tarihinde özlenen bir nostalji olarak yer almaya başlayacak.

Kullanıcı hakkında birçok veriyi kayıt altına alan giyilebilir mini bilgisayarların (wearable computing) kullanımı yaygınlaştıkça, özel hayatın gizliliği de ortadan kalkacak. Saldırı ve tehditlerle karşılaşılması kaçınılmaz olacak.

Sonuç olarak, dijital teknoloji uygulamalarının bu son evresinde, insan hak ve özgürlüklerinin bir kez daha gözden geçirilmesi gerekiyor.