Gezi Parkı Çocukları

KAMİL ERYAZAR Geçen yıl Mayıs ayı sonunda ağaçların sökülmek istenmesinin ardından başlayan direnişte, yemekhanelerinden kütüphanelerine, revirlerinden atölyelerine, müzesinden bostanına kadar yaklaşık bir ay süresince çağdaş bir yaşam ve toplum-kültür-sanat yerleşkesine ...

Gezi Parkı Çocukları (23 Nisan 2014)

KAMİL ERYAZAR

Geçen yıl Mayıs ayı sonunda ağaçların sökülmek istenmesinin ardından başlayan direnişte, yemekhanelerinden kütüphanelerine, revirlerinden atölyelerine, müzesinden bostanına kadar yaklaşık bir ay süresince çağdaş bir yaşam ve toplum-kültür-sanat yerleşkesine dönüşen Gezi Parkı’nın en önemli konukları çocuklardı.

Özellikle Taksim ve çevresinde yaşayan sokak çocukları zaten öncesinde kendilerine ev sahipliği yapan Gezi Parkı’nın bu muhteşem dönüşümünden sonra kendilerini bambaşka ortamın içerisinde buldular.

Rüyalarında bile görmedikleri, tanımadıkları bilmedikleri bir yaşamla tanıştılar.

Hayatlarında ilk kez dışlanmıyorlardı. Herkes kendilerine sevgiyle yaklaşıyordu. Sıraya girip yemeklerini alıyorlar, üç öğün karınlarını doyuruyorlardı.

Ellerine kalem boya alıp resim yaptılar. Şarkılar türküler söylediler. Yeni arkadaşlar edinip oyunlar oynadılar. Revirde muayene oldular, yaraları sarıldı. Yeni arkadaşlarının getirdiği giysileri giydiler.

Tuttukları takımların taraftarları ile birlikte sloganlar attılar. Temizlikten dağıtıma güvenliğe kadar pek çok konuda çalıştılar. Abilerine ablalarına yardımcı oldular.

Binlerce kişinin bulunduğu, yüzlerce çadırın ve çantaların, cüzdanların, cep telefonlarının ortalarda olduğu yerleşkede bir tek hırsızlık olayı bile olmadı. Hiç kavga çıkmadı.

Bu yeni hayatı öylesine benimsediler ki, kendilerini sorumlu hissedip, tüm engellemelere karşın çoğu zaman barikatların önlerine bile gittiler. Minik ellerine geçirdikleri eldivenlerle gaz kapsüllerini geri yolluyorlardı.

Ancak endişelilerdi. Sık sık “abi bu direniş ne zaman biter”, “abla hiç bitmeyecek değil mi?” diye soruyorlardı.

Bir akşam Taksim’den Zincirlikuyu’ya Beşiktaş’a kadar yayılan gaz bulutları ve basınçlı sularla ‘rüyaları’ sona erdi.

Gezim Çocuk Atölyesi

Gezi Parkı Yerleşkesi’nde sanatçı Demet Evgar ve Ressam Bahar Uyandıran tarafından ‘Gezim Çocuk’ adıyla eğitici-öğretici ve eğlendirici güzel bir atölye oluşturuldu. Burada her kesimden çocuklar bir araya geldiler.

İlk günden itibaren büyük kağıtlar üzerine çocuklar bir resmi hep ortaklaşa yaptılar. Sosyal statü olarak hiçbir zaman yan yana gelemeyecek iki çocuğun ‘sarıyı uzatsana, şuradan maviyi uzatsana’ deyip aynı resmi birlikte yapmaları görülmeye değerdi doğrusu.

Eline bir kere bile boya kalemi almamış sokak çocukları belki de hiçbir araya gelemeyecekleri, kolejde okuyan başka çocuklarla burada yan yana resimler yaptılar.

Yapılan resimler ağaçlara gerilen iplere asılarak sergilendi.

9 yaşındaki minik çapulcu kız direnişin fenomenleri arasında yer aldı

31 Mayıs 2013’te Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçların gece yarısı sökülmesiyle başlayan ve kısa sürede Türkiye geneline yayılan eylemlerle ilgili bugüne kadar sosyal medyada binlerce fotoğraf ve video paylaşıldı.

Ama bunların arasında bir tanesi vardı ki bambaşkaydı! TV 10 muhabirinin röportaj yaptığı 9 yaşındaki kızın sevimliliği ve konuşmaları, izleyenleri hem çok şaşırtmış hem de hayran bırakmıştı. Hani derler ya ‘büyümüş de küçülmüş’! Aynen öyle! İşte ‘Gezi Klasikleri’ arasına giren o unutulmaz röportaj:

 

Karakaşlı kara gözlü çocuk ekmek almaya giderken sonsuzluğa uçtu

Berkin Elvan henüz 15 yaşında hayatının baharındaydı. Gezi olayları sırasında evden ekmek almaya çıkmıştı. Başına isabet eden gaz kapsülü hayatını kararttı. 269 gün dayanabildi ve 11 Mart 2014 sabahında hayat veda etti.

Karakaşlı kara gözlü çocuk ekmek almaya giderken sonsuzluğa uçtu… Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz canlar 8 oldu.

Karikatür: Taner Özek