Depresyondayım! Peki Çözüm Antidepresan mı Psikoterapi mi?

Bugün evden çıkmadım, Telefona bakmadım, Çok yedim, çok ağladım, Arandım bir sigara daha. Saçlarımı taradım, Dudağımı boyadım, Giydim giydim çıkardım; Beğenmedim, güzel olmadım. Depresyondayım, Unutuldum, Aldatıldım. Sevgilimden ayrıldım, Çok yalnızım. Göksel’in bu...

Depresyondayım! Peki Çözüm Antidepresan mı Psikoterapi mi? (18 Eylül 2013)

Bugün evden çıkmadım,
Telefona bakmadım,
Çok yedim, çok ağladım,
Arandım bir sigara daha.
Saçlarımı taradım,
Dudağımı boyadım,
Giydim giydim çıkardım;
Beğenmedim, güzel olmadım.

Depresyondayım,
Unutuldum,
Aldatıldım.
Sevgilimden ayrıldım,
Çok yalnızım.

Göksel’in bu şarkısını anımsayanlar vardır. Zorlu yaşam koşulları, özellikle büyük kentlerde giderek yalnızlaşan ’içe dönük’ insanları depresyona sürüklüyor.  Çözüm antidepresanlarda aranıyor. .. Peki depresyon tedavisinde doğru yöntem nedir?

Depresyonun ilaçla mı yoksa psikoterapi ile mi tedavi edilmesi gerektiği, uzmanlar arasında tartışmalara yol açıyor. Ancak ABD’li araştırmacılar, beyin taraması ile buna karar verilebileceğini öne sürüyor. Bu konuda, Deutsche Welle’de Brigitte Osterath ve Başak Demir ortak imzasıyla bir araştırma dosyası yayınlandı.

Emory Üniversitesi’ndeki araştırmacı doktorlar, beynin insular korteks olarak adlandırılan bölgesinde yapılan bir taramanın depresyondaki bir hastaya psikoterapi mi yoksa antidepresanların mı iyi geleceğini saptamada belirleyici olacağını ileri sürüyor. Kulağın hemen üstünde bulunan bu bölge, duygu yöneten bölgelerden biri olarak biliniyor.

Araştırmacıların verilerine göre, insular korteksi aşırı düzeyde glikoz tüketenlerde psikoterapinin daha çok faydası oluyor. Beynin bu bölgesinin daha pasif olduğu ve bu nedenle daha az glikoz tüketen depresyon hastalarında ise antidepresanların daha etkili olduğunu öne sürüyorlar. Araştırmayı yürüten ekipten Doktor Helen Mayberg “Eğer elde ettiğimiz sonuçlar başka testlerle de doğrulanırsa, o zaman depresyonda bir tedavi yöntemi seçmek adına ilk objektif tespit olacak” diye konuşuyor.

Araştırmaya eleştirel yaklaşım

Ancak Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniği’nden Doktor Wolfgang Maier bu araştırmaya dair şunları kaydediyor: “İlginç bir yaklaşım veya tez olarak görülebilir ancak bu araştırmayı, henüz şüphe götürmez kanıtlara dayanan bir araştırma gibi ciddiye almamak gerekir. Zira bu, çok ufak çaplı bir araştırma.”

Araştırmacılar 67 hasta üzerinde inceleme yaptı. Ancak elde edilen sonuçlar, bu hastalardan sadece 38’inin verilerine dayanıyor. Zira diğerleri net sonuçlar aktaramadığı için araştırma dışı bırakıldı.

Emory Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, birisi antidepresanlarla diğeri de psikoterapi ile tedavi edilen, iki tür depresyon olduğu olasılığından yola çıkıyor. Ancak Alman Doktor Maier, bu araştırmayı tehlikeli buluyor. Maier, “Klinik anlayışta en iyi tedavi yöntemi, hem ilaç hem de psikoterapinin uygulandığı kombinasyon tedavisidir. Çünkü bu kombinasyon tedavisi, her iki yöntemin de münferit olarak uygulanmasından çok daha etkili sonuçlar veriyor” diye konuşuyor.

En iyi depresyon tedavi yöntemi

ABD’li araştırmacılara göre, hâlihazırda depresyondaki bir hastaya hangi tedavi yönteminin daha iyi geleceğini önceden saptama imkânı bulunmuyor. Genelde doktorlar bir yöntem uyguluyor, eğer bu işe yaramazsa bir başka yöntemi deniyor. Emory Üniversitesi araştırmacılarının “JAMA Psychiatri” adlı sağlık dergisinde yayımlanan makalesinde, depresyon hastalarının yüzde 40’ından da azında, ilk uygulanan tedavi yönteminin başarılı olduğunu ileri sürülüyor.

Alman Depresyonla Mücadele Kılavuzu ise ağır depresyonların hem ilaç hem de psikoterapi ile tedavi edilmesini, hafif depresyonlarda ise antidepresanların kullanılmamasını öneriyor. Doktor Wolfgang Maier, kılavuzda muhtemelen hastanın hangi doktora başvurduğunun yüzde yüz göz önünde bulundurmadığını belirtiyor. Zira Maier’e göre, genelde hasta, psikoterapiste başvurursa psikoterapi, aile hekimine başvurursa antidepresan alıyor. Ancak bazen hasta psikiyatriste gidiyorsa her iki tedaviden de faydalanabiliyor. Maier, hastanelerin ancak çok iyi yönetilen psikiyatri kliniklerinde her iki metodun da uygulandığını vurguluyor.

‘Fazla miktarda antidepresan reçetesi’

Almanya’da antidepresan kullananların sayısı, bundan 10 yıl öncesine oranla dört kat arttı. Uzmanlar bu eğilimin, yıllık ortalama yüzde 10 oranında artmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. O nedenle birçok hastanın gereksiz yere ilaç kullandığına dair eleştirel sesler yükselmeye başladı. Alman Psikoterapistler Birliği Başkanı Dieter Best de bu eleştiriye katılanlardan. Best, “Aile hekimleri kesin teşhis koymadan özellikle yaşlı kadınlara bu ilaçlardan yazıyor” diye konuşuyor. Best, hâlihazırda Almanya’da 80 yaş üzeri her dört kadından birinin antidepresan aldığını belirtiyor. Ancak Best’e göre, bu kadınların sorunu sosyal ilişkilerin eksikliği ve yalnızlık. Best o nedenle aile hekimlerinin hastalarına ve hasta yakınlarına daha fazla vakit ayırıp sağlam temellere dayanan bir teşhis koymalarını tavsiye ediyor. Best “Keyfi olamayan herkes depresyonda değildir” diye konuşuyor.

Doktorların bu kadar fazla miktarda antidepresan reçetesi yazmasının ardında, ilaç firmalarının ticari çıkarlarının bulunduğu gibi tezler de ortaya atılıyor. Ancak Bonn Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniğinden Doktor Wolfgang Maier, buna karşı çıkıyor. Maier, “Saçmalık. Neden haddinden fazla ilaç tedavisi uygulansın ki, ben de buna karşın haddinden fazla psikoterapi uygulandığını iddia edebilirim ama ikisi de yanlış olur. Bence çok az antidepresan reçetesi yazılıyor. Antidepresanlar depresyona karşı etkili ilaçlardır. Hiçbir yerde psikoterapinin daha iyi bir tedavi yöntemi olduğu belgelenmemiştir. Aksine ağır depresyonlar mutlaka antidepresanla tedavi edilmelidir. Aksi takdirde hastanın intihara kalkışması riski doğar” diye konuşuyor.

Deutsche Welle Türkçe