Demirel’in Siyaset Antolojisi Nasıl Okunmalı?

KAMİL ERYAZAR Söylenildiği gibi gerçek bir demokrasi sevdalısı değildi ancak despot da değildi. Kendine özgü üslubu ve gülümseyen-gülümseten renkli bir kişiliği vardı. Türk siyasal tarihinin 40 yılı aşkın bir döneminde aktif rol o...

Demirel’in Siyaset Antolojisi Nasıl Okunmalı? (18 Haziran 2015)

KAMİL ERYAZAR

Söylenildiği gibi gerçek bir demokrasi sevdalısı değildi ancak despot da değildi. Kendine özgü üslubu ve gülümseyen-gülümseten renkli bir kişiliği vardı.

Türk siyasal tarihinin 40 yılı aşkın bir döneminde aktif rol oynamış, 6 kere gitmiş, 7 kere gelmiş ve siyaset sahnesinde uzun süre kalabilmiş politikacılardan Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ardından çok şey yazılıp çiziliyor.

Demirel denilince elbette ilk akla gelen, kendine özgü üslubu ve mesaj verme biçimiyle oluşturduğu ilginç literatürdü.

‘Şapkasıyla’ özdeşleşen Süleyman Demirel ayrıca Türk siyasal yaşamında en çok lakaba sahip lider unvanına da sahipti: Çoban Sülü, Baba, Barajlar Kralı, Su Müdürü, Bir Bilen,

Türk siyasetinde Ecevit, Türkeş, Erbakan kuşağının son temsilcisiydi. Demirel ile birlikte Türk siyasal tarihinde de bir dönem böylece kapanmış oldu.

Siyasetten hiç kop(a)mamıştı. Örneğin, Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdiğinde, artık Güniz Sokak’taki evinin bahçesinde çiçekleriyle, tavuklarıyla ilgileneceği söylemlerine çok kızmış, “Güniz Sokak'ta Nazmiye ile tavuk besleyecek değiliz” demişti.

 

 

(function(d, s, id) { var js, fjs = d.getElementsByTagName(s)[0]; if (d.getElementById(id)) return; js = d.createElement(s); js.id = id; js.src = “//connect.facebook.net/tr_TR/sdk.js#xfbml=1&version=v2.3”; fjs.parentNode.insertBefore(js, fjs);}(document, ‘script’, ‘facebook-jssdk’));

Süleyman Demirel ile 1988 yılında Ankara’da, 12 Eylül Darbesi ve Türk Siyasal Yaşamı üzerine yüz yüze bir röportaj yapmıştım. Fotoğraf o günden bir anı olarak kaldı.

Posted by Kamil Eryazar on 17 Haziran 2015 Çarşamba

 

Belki ‘gelen gideni arattığı’ için belleklerdeki olumsuz olayların unutulmasının etkisiyle, belki ‘laik yanıyla’, belki de yaşama veda eden birinin arkasından kötü konuşulmaması gerektiği öğretisiyle, genelde medyaya özlenen anılar ve övgü dolu sözler yansıyor.

12 Eylül yasakları kalkıp da yeniden siyaset sahnesine döndüğünde ve sonrasındaki Cumhurbaşkanlığı sürecinde demokrasi ve özgürlükler açısından daha ‘olgunlaşmıştı'! Ancak aktif siyasal yaşamı süresince ortaya koyduğu antidemokratik tavır ve kararları unutulmayacak ve hep tartışılacaktır.

“Süleyman Hep Başbakan”

Belki de Demirel’in Türk siyasal yaşamındaki yerini en iyi Fikret Kızılok’un eleştirel mizah yüklü bu trajik şarkısı anlatıyor:

İşte iyisiyle kötüsüyle, Demirel’in siyasal yaşamındaki bazıları güldüren, bazıları düşündüren, bazıları da eleştirilen unutulmaz ünlü sözleri:

● “Şapkayı gaptırmam.”

●  “Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz ‘iyidir’ derim. İki kelimeyle anlatın derseniz ‘iyi değildir’ derim.”

●  “Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir.”

●  “GAP'ı kimseye gap diye gaptırmam.”

●  “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.”

●  “Siyaset bir meslek değildir, bir ilim de değildir. Nedir derseniz; siyasettir derim.”

●  “Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o… çocuğu muyuz?”

●  “Genelevleri kapatalım da millet bizi mi ….?”

● "Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz." (Yüzlerce demokrat, yurtsever, solcu insanın öldürüldüğü günlerde)

● "Devlet, politikası gereği adam öldürebilir."

● "Münferit bir olay. Ağır tahrik var.”(Sivas Katliamı sonrasında)

●  “Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın” (Çorum katliamı sırasında)

● "Yollar yürümekle aşınmaz" (Emekçilerin, gençlerin eylemleri sonrası)

●  “Parayı verdimse ben verdim, ne olmuş?” (İlksan yolsuzluğu ortaya çıktığında)

● "Elektriğin komünisti mi olur?" 

●  “Türkiye'de ABD üssü yoktur. Ortak savunma amacıyla kurulmuş tesisler vardır.”

● "Bunların sonu da Allende gibi olacak" (Zamanın Başbakanı Bülent Ecevit için)

● "Binaenaleyh Türkiye'nin altı çürüktür, Türkiye'nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz." (17 Ağustos 1999 depremi sonrası)

● "Demokrasilerde çareler tükenmez"

 ● "Va mı bunun başka izah tarzı"

Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş. Haziran 1977 seçimleri sonrası

● "Memlekette benzin vardı da biz mi içtik?"

● "Açım diyene geber diyemezsiniz."

● "Çay'a yapılan zam değildir. Kalite ayarlaması yapıldı. Çayın kalitesi yükseltildi." 

● "Dün dündür, bugün bugündür".

● "DYP'yi ben kurdurdum."

●  “Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulmaz."

● "Mizah bir yumruktur, ne zaman kime vuracağı belli olmaz."

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında, Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit Çanakkale’deki Zincirbozan askeri tesislerinde zorunlu ikamete tabi tutulmuşlardı 

● "Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk."

 ●  “Bulun 226’yı düşürün hükümeti.”

 “Olaylar fevkalade” (13 Mart 1995 Gazi Olayları sırasında basına yaptığı açıklama)

 “Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir.”  (Susurluk skandalı sonrası)

● "Memlekette gaz vardır." (Gaz sıkıntısı için hükümet ne gibi önlemler alıyor diye soran gazeteciye)

● "MİT gizli saklı işler yapan bir teşkilat değildir."